Hikmet Aksoy

Yerel basın, sorunları ve Hükümet...

Hikmet Aksoy

Temel'i tanırsınız... Hani, şu dillere destan, hoşgörülü, nüktedan, sevecen ve de dik duran, dosdoğru Karadenizli Temel'i... İnsan bu ya, O da bir gün hastalanmış... O doktor, bu doktor... Fayda yok. Tanılar birbirini tutmuyor. Her hekim ayrı ayrı hastalıktan söz ediyor

Son çare, İstanbul'dan çeşitli dallarda uzman doktorlar Trabzon'a davet edilmiş.

Herbiri ayrı ayrı dalda uzman ya, doktorlar toplanmışlar hasta Temel'in başına...

Temel, kendinden habersiz, ama bitkisel hayatta değil.

Takatten düşmüş, mecalsiz upuzun yatıyor hasta yatağında.

Doktorların herbiri kendi alanına giren konularda muayenelerini yapmışlar, sonra da tanı/teşhis konusunda birbirlerinin görüşünü sorup konuşuyorlar.

Bir tür konsültasyon... Kolay mı ortak noktada buluşmak?

Kulak Burun Boğaz Uzmanı:

- Valla, demiş. Bunun kulakları çok zayıf...

Dahiliyeci:

-Bana sorarsanız, Temel'in midesi boş kalmış... Küçülmüş ve midesi yapışmış, demiş.

Gözcü de kendi tanısını söylemiş:

- Valla, bana sorarsanız, pek de doğru-dürüst muayene edemedim ama, Temel ne uzağı görüyor, ne de yakını...

Cildiyeci, uzun uzun inceleme yaptıktan sonra tanısını söylemiş:

- Bakımsızlıktan derisi kurumuş...

Asabiyeci ise daha farklı muayene yapmış. Eline aldığı toplu iğneyi Temel'e batırmış, herhangi bir refleks görmeyince;

- Yaşıyor ama, nereye kadar bilemem, demiş.

Her uzman doktor, kendi açısından bulgularını birbirlerine uzun uzun anlatıp tedavi için görüş birliğine varmak isterlerken; yatağında boylu-boyunca uzanıp yatar olan Temel, başını doktorlardan yana çevirip hafif yollu seslenmiş:

- Ula tokturlar, çabuk olın, ben gideyrım... Yoksam, muayene parasi alamayacasunuz.

***

Anadolu basınının/yerel gazetelerin yaşam savaşı da tıpkı Karadenizli Temel gibi... Bir değin, bin ah dinle durumu.

Tipo tekniğinin kullanıldığı dönemin çileli gazetecilik uğraşında ofsete geçmenin özlemini yaşayan arkadaşlarımız şimdi hergün zam gören ithal malzeme kullanmanın sıkıntısını yaşıyorlar.

Yerel basın; teknik anlamda çağı yakaladı, ama uygulamanın pahalılığı nedeniyle çoğu gazeteler, sahiplerinin maddi fedakarlıklarıyla ayakta duruyor, yayınlarını sürdürüyor. Sonuçta basın iş kolunda çalışan emekçiler de bundan olumsuzluk payını ziyadesiyle alıyor.

Peki çözüm?

Yaygın değil, yerel basının sorunları Ankara'da toplanacak ulusal bir kongrede hükümet'in de katılacağı ortamda tartışılıp görüşülmeli.

Çünkü, demokrasinin kılcal damarı olarak gördüğümüz yerel basın devamlı kan kaybediyor.

***

Bir önlem olarak; Ramazan ve Kurban Bayram günleri BAYRAM gazetesi yayımlama geleneğinin Gazeteciler Cemiyeti bulunan illerde YASAL KURALLAR KONULARAK UYGULAMAYA KONULMASInın gereğine inanıyoruz. Böylece hem çalışan gazeteciler bayram günlerinde dinlenirken, eş/dostla da buluşma olanağına kavuşacaklar...

Ayrıca, Gazeteci Cemiyetleri BAYRAM gazetesine alacakları kutlama mesajları bedelleriyle daha etkin gazetecilik faaliyetinde bulunacak, üyelerine de gerektiğinde sosyal olanaklar sağlayabilecekler.

Hükümet'in, yerel basının bu acil ve mutlaka çözüm bulunması gereken sağlıksız durumunu değerlendirmeye almasını diliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları