Hikmet Aksoy

Yastıkaltı ekonomisi...

Hikmet Aksoy

Ekonominin kendine özgü kuralları gibi deyimleri de var. Bunlar günlük yaşamın içinde her zaman bizimle yaşarlar. Örneğin, enflasyon, zam, kambiyo, borsa, lot, likitide, kur, efektif, Dolar, Avro vb...

Döviz de var bu arada... Ki bu sözcük kimilerine göre çok önem taşır.

Ekonomide sular azıcık ısındı mı, hemen herkesin kulağı kirişte olur, döviz kurlarına gözler çevrilir.

Pür dikkat gelişmeler izlenir.

Az-çok herkes kendi dünyasının "kar-zarar çetelesi" ni aklınca tutar.

Ülkemizde döviz alış-verişi eskiden yetkili bankalar üzerinden yapılırdı. Efektif alımı ve satımı için izin almak gerekiyordu.

Özal döneminde döviz büroları geldi dünyamıza...

Herkes artık istediği kadar döviz alabiliyor, alıp saklayabiliyor. Cüzdanına koyup yurt dışına çıkarabiliyor. Yeni bir dönem başladı Özal'la...

Türk Lirasının varlığı daha bir ağırlık kazandı böylece... Başka bir ifadeyle dünya finans dünyasında soluklanmaya başladı paramız.

İyi oldu... En azından finans dünyasında kendimize yer bulduk.

Ne olduğumuzu anladık.

***

Ekonomi dünyasının bilinen cephesinden başka bir de görünmeyen dünyası var. Bu dünya her zaman vardı, bugün de var.

Bir aysberg gibi tıpkı...

Aysbergin görünmeyen kısmı, görünen kısmının teminatı oldu her zaman...

 Bugün de...

Görünmeyen kısımına  yastıkaltı adı veriliyor.

Ekonomik sıkıntılarda ilkin yastıkaltındaki tasarruflar akla geliyor her zaman.

***

1960 darbesi olduğunda DP'nin mirası ekonomik kriz oldu. İş başına gelen MBK,  çıkış yolu olarak yurttaşların birikimleri olan bilezik, altın, kolye, yüzük gibi ziynet eşyalarının Maliye'ye hediye edilmesinde/bağışlanmasında buldu.

Karşılıksız bir sevgi bağışı yarışı yaşandı o zamanlar"

Kolda, gerdanlarda, parmakta, cüzdanda ne varsa verildi arkasına bakılmadan..

Yaşanan,  hürriyet havasının yarattığı bir çoşkunun sonucuydu bu...

Ama, sonuç?..

***

Günümüzde de yastıkaltı yatırımlar, zaman zaman gündeme geliyor. İnşaat sektörünün özellikle ilgi yaratıp kat/daire hesaplarında yarattığı cazip fiyatlar kırsal kesimden yurttaşların  yastıkaltı varlıklarını bu yoldan yatırıma dönüştürüyor.

Herkesin bir ekonomi görüşü var, ne diyebiliriz ki? Parası olan düdüğü istediği gibi öttürebiliyor.

Kimi daire/konut alıyor.

Kimi de döviz...

Ama şunu bilmemiz gerekir, "yastıkaltı" varlıkların üretime değil de; böylesi konut ve benzeri gayrımenkule yatırılmasının doğruluğu-yanlışlığı ekonomistlerce tartışılmalıydı önceden.

Nice zamandır, köyden-kente yönelik bir nüfus akının yarattığı sorunları görememenin sıkıntılarını yaşamıyor muyuz şimdi. Toplumsal maddi değer olarak yastıkaltı varlıkların birikimden çıkarılıp piyasaya sürülmesiyle yaşanacak ekonomik ferahlığın nereye kadar olacağı konusunda ön yargısı/görüşü  olan ekonomistler nerede?

Ülkemizde maalesef bilim adamlarından çok siyasetçiler konuşuyor.

Yazarın Diğer Yazıları