Hikmet Aksoy

Van'da üç gün... (1)

Hikmet Aksoy

Osmanlı dönemine damga vuranlardan Halil Rıfat Paşa'mızın bir sözü var, hepimiz biliriz: "Gidemediğin yer senin değildir."

 

Ama böylesine önemli, dikkate alınması gereken bu öğüdü; kulaklarımıza  küpe yapacak yerde hiç önemsemedik.

 

Hemen belirteyim, bu kabahat senin, benim, bizim değil; yönetenlerin.

 

 

Terazinin iki kefesi vardır, bilirsiniz. Birine konulan değer; diğerine konulanla ölçülür, tartılır.

 

Sosyal, ekonomik' kültürel, eğitim, sanayi, ulaşım vb. alanlardaki hizmetlerin dengeli dağıtımı öteden beri devleti yönetenlerin adaletine kalmış... Kimi yöneticilerin insafına kalmış bir "adil olma(!)" durumu yaşandı bu ülkede... Adil olmak, insaf ölçeğine vurulduğu zaman terazini ibresinin şaşmaması, adaletin tecelli etmesi, meydana çıkması gerekir her zaman.

 

Doğru olan, olması gereken, gerçekleşmesi arzulanan budur zaten.

 

 

Demokrasi denemelerinde en ücradaki yurttaşın ayağına değin gidip oy dilenenlerin; yönetime geldiklerinde büyük bir unutkanlık yaşamalarının yarattığı sorunları yaşayarak bugünlere geldik. Oy için Halil Rıfat Paşa'nın öğüdünü önemseyen, en ücra noktadaki yurttaşa saygı(!) duyan siyasetçi, sandıktan çıktıktan sonrasında "unutma hastalığı"na yakalandı nedense.

 

 

Önce gittiği yerler, sonradan gidemediği yurdun kasabaları, köyleri oldu.

 

Gitmediği için de; buradaki yurttaşları dertleriyle başbaşa yaşamaya terk etti.

 

Gidemediği için de; yurttaş unutulduğu kanısına kapıldığı gibi, yurt da o derece unutuluyor.

 

 

***

 

Van ilimizin Doğu'nun kilit kenti olduğunu belirtmiştim. Devletin elinin buraya,  -deprem felaketi yaşamış bu kentte- daha çok hizmet getirmesi beklentisi var.

 

 "Uluslararası Altın Kentler Derneği"nin Van'da düzenlediği ve iki gün süren  "Kent ekonomisi ve Yerel Kalkınma Zirvesi" paneli; bu beklentilerin neler olduğu konusuna açıklık getirmiş bulunuyor. Panelde konuşan Başbakan eski Yardımcısı, Van Milletvekili Beşir Atalay ve yine bu kentin sevgi odağındaki insan Prof. Dr. Mithat Melen'nin ikili sohbetlerinde tanık olduğum kadarıyla Doğu'nun bu kilit kentinin turizmden yeterli payı alabilmesinin ilin yaralarının/sorunlarının çözüme kavuşturulmasında büyük payı olacak.

 

 

Özellikle de İran'la olan ilişkilerin daha da yoğunlaşmasıyla...

 

Karadeniz kıyı kentlerinin Katar ve Suudi turistlerle dolup taşarken; İranlı turistlerin de Van sokaklarına renk kattığını; bir nebze olsun ticarete canlılık getirdiğini görmek olumlu bir gelişme sayılabilir. Ancak, bu konuda zorlayıcı kurallardan kurtulup, kolaylık getirici önlemleri uygulamada görmek gerekiyor. Kara ve havayolu ulaşımının daha hızlılık kazanmasının zorunluğu yanında, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin -mesafe yakınlığı da dikkate alınarak- özel kimi gümrük uygulamalarıyla kolaylaştırılması sanırım Van'a başka bir ticari canlılık getirecek.

 

 Van'ın sorunlarına yarın da devam edeceğim.

 

Yazarın Diğer Yazıları