Hikmet Aksoy

'Milli irade bir kişinin iradesinden doğmaz...'

Hikmet Aksoy

Her insan  nihayetinde fanidir, gelip-geçicidir bu dünyadan... Bunun bilincinde olan her   insan,  dünyaya bakışının ve algısının  farklılığı ile de her zaman, her yerde akıl hazinesini kullanarak kendine farklı bir yaşam tarzı seçmeye çalışır.

Kalıcılığı arar kendine... Örnek olmayı da...

Öyle insanlar da vardır ki; yaşamlarını topluma adarlar. Böyleleri toplum için atan bir kalp ve beyin sahibi olarak "örnek kişi" olarak yaşarlar aramızda...

İnsan sevgisi onların hazinesidir her zaman...

Para/pul, servet, menkul, gayrımenkul hiç bir şeydir  böyleleri için...

Bu insanlar; daha fedakar, yardımsever, özverili, dürüst, çalışkan ve yurtseverdirler diğer insanlar yanında...

Kişisel değil; daha  çok toplumsal düşünür, yaşarlar.

xxx

 Gazi Mustafa Kemal Atatürk, rahat yaşayan, rahatını düşünen bir insan değildi. Kimileri gibi yan gelip yatmış olsaydı, bu güzel ülkenin/toprakların sahibi bizler olmayacaktık.

Cumhuriyet'i kuranlar böyle bir bilinçte  olmasalardı, "özyurdunda parya" olacaktık belki de...

Bu anlamda Atatürk  ve silah arkadaşlarıyla o dönemin isimleri bilinmeyen dedelerimize minnet borcumuz olduğunun bilincinde  olanlara ne mutlu...

xxx

 İnsanoğlu, yaşamını monotonlaştırdığı, basite indirgediği zaman, kendi-kendinin kurdu olup kendi benliğini/kişiliğini kemirdiğinin farkına varamıyor.

Dahası insan olmanın erdeminden uzaklaşıp/çıkıp başka bir dünyada yaşıyor oluyor farkında olmadan...

Kimileri -ki çoğunluk- sanıyorlar  ki; yiyerek, içerek yaşamı devam ettirir, yaşar gideriz böylece... Öyle olsaydı, insanlık gelişir miydi? Bunca milletler; üniversiteler/akademiler, okullar yaptırıp insanlar bilgiyle donanımlı olsun isterler miydi?

Ye, iç, yat-kalk!.. Oh,  ne güzel!..

Böylesi bir kısır döngüyü asırlar öncesinde yaşayan insan toplulukları bilgi edinme, bilgili olma yarışına kalkıp, bugünlere ulaştılar. Şimdi o toplumlar akılla-bilimle ürettiklerini; bilmeyenlere, üretemeyenlere satarak üstünlüklerini sürdürüyorlar.

xxx

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, düşmanı denize döküp, yurttan attıktan sonra en öncelikli hedef olarak eğitim/öğretimi seçmişti. O günlerde; bırakınız  öğrencileri barındıracak okul binalarını, onları eğitecek, öğretecek öğretmen kadroları bile hemen hemen hiç yoktu.

Kurtuluş Savaşı vermiş/kazanmış bir ülke ve toplam...

Cumhuriyet ilan edilecek, ona hayat suyu olacak devrimler yapılacak ve "muasır milletler seviyesi"ne ulaşmış bir toplum yaratılacak...

Böyle kutsal bir ülküye ulaşmak, öyle sıradan bir kişinin işi olamazdı elbet... Atatürk, 7 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir Zağnos Paşa Camiindeki veciz  hutbesinde (*) daha o tarihte demokrasiye yürekten inanmış kimliğiyle şöyle demişti:

 "........... Ben  yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak, söylemek istiyorum.

Milli emeller, milli irade bir şahsın düşüncesinden değil, bütün milletin fertlerinin, emellerinin birleşmesinden ibarettir."

Cumhuriyetimizin Kurucusu Atatürk 94 yıl önce demokrasi yolunu bize göstermişken, bizler bugün ne yapıyoruz?

Bir düşünelim lütfen...

------------------------

(*) Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Balıkesir Zağnos Paşa Camiindeki hutbesinin tamamı için Facebook hesabıma lütfen bakınız.

Yazarın Diğer Yazıları