Hikmet Aksoy

Eski tenekelere şampiyonluk turşusu…

Hikmet Aksoy

"Koltuk Hastalığı" ülkemizde giderek müzmin bir hal/durum almaya başladı. Bulaşıcı bir özelliği de var üstelik… Yakınından-uzağından geçseniz de içinizde doğan hafif bir ilgi zamanla sizi bu anaforun içine çeker. Artık çıkış yoktur sizin için oradan.
Ülkemizde ne kadar siyasi parti, spor kulübü, dernek, odalar, borsalar ve daha nice kurum ve kuruluş varsa şöyle bir bakınız iç dünyalarına… Çoğunluğunda "suyun başını tutma" heyecanından kaynaklanan "koltuk kapma hastalığı…"
Hadi, ülkemizde siyaset son yıllarda bu mecraya çekildi, oradan çıkamıyor, bunu anlıyorum. Peki, saydığım bunca kuruluşların kimilerinde neler oluyor ki aynı araz/hastalık buralarda da var?
Ben söyleyeyim: Siyaset bu kuruluşlara da bulaştı. En çok da spor kulüplerine… Buralarda yaşanacak başarı, ileride bir patent olarak yakalara takılıp siyaset, ticaret ve diğer alanlarda "şirinlik muskası" olarak gösterilecek…
Trabzonspor'da olduğu gibi… Siyasetçilerin kulüp yönetimine sızma çabası son yıllarda hayli yoğunlaştı. Bordo-mavili camia -zaman zaman- siyasete yakın duran/bulaşan üyeleri nedeniyle hayli zarar gördü/görüyor da...
Trabzonspor ve Trabzon Spor Tarihi'ne bir bakalım. Siyaset spor kulüplerinin kapısından içeri sızmaması için şimdiye değin -yöneticiler siyasi de olsalar- çok büyük özen göstermişler, kulüpleri "siyaset üstü" görüp öyle yönetmişler. Karşılığını da birlik/beraberlik içinde huzurlu bir yönetim devresini şampiyonluklar/başarılar yaşayarak görmüşler. Amaç, zaten bu değil mi? Kulübü başarıya taşımak, sportif ruhu canlı tutmak, toplumu sıcak bağlarla birbiriyle bir arada tutmak…
Hayal mi görüyorum yoksa? Günümüz spor dünyasında Trabzonspor gibi "kaynayan kazan" durumunu yaşayan kulüp var mı? Yönetim kendi iç dünyasında bütünleşememenin tüm sancılarını yaşıyor. Taraftarın bir bölümü bu yakışık olmayan durumu görüp üzülüyor, yönetime demokratik uyarılar yapıyor. Ama nafile… Camiadaki huzursuzluk hiç de arzulanmadığı halde mahkemeye taşınıyor.
"Git artık!.." çağrısı yapılan yönetim "Hayır, gitmiyorum, gitmeyeceğim" sert tepkisiyle ayakta durma çabasını sürdürüyor. Ve gelinen anlamsız nokta…
İnanınız Trabzon'da sporun tarihi bu denli saygın ve köklü olmasa Trabzonspor bunca huzursuzluğu kaldıramaz, söner giderdi. Ama bu böyledir diye de kulübe zarar veren davranışlardan uzak durmak elbette yönetim ve ona gönül veren taraftarın bilincine yerleşmeli…
"- İnadım inat…" anlayışının ortaya koyduğu zarar somut şekilde görülüyor. Ötesini anlatmaya gerek var mı?
X X X
Trabzonspor'u ayakta tutan "Trabzonluluk ruhu"nun giderek -ama bilerek, ama bilmeyerek- söndürülme noktasına doğru itildiğini görerek bu olumsuzluğun giderilmesini isteyen/haykıran çok kişi var. Trabzonspor'a siz kendi evlatlarınızı "üvey" görüp uzak tutarsanız çok daha milyon Dolarlık transferler yapar, eloğlunun elinden çıkarmak istediği "eski tenekelere şampiyonluk turşuları kurarsınız."

Yazarın Diğer Yazıları