Hikmet Aksoy

Atatürk'ü sevememenin şaşkınlığı...

Hikmet Aksoy

Eskilerin hazinesi, anıları olduğu için hep maziden/geçmişten örnekler vererek konuşur/yazarlar.

Ama çok ders vardır bu anılarda.

Bizimkisi de öyle... 

İkinci Büyük Savaşın yarattığı ekonomik sıkıntıları; gaz, tuz, bez, ekmek yokluğunu,  dini konuları, ezanın Türkçe okunuşunu siyasal propaganda için diline dolayan DP  hatipleri  iktidarın  CHP'den alınışında büyük rol oynamıştı.

14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan milletvekili seçiminde DP kahir çoğunlukla iktidar olmuş, ülke ufuklarında demokrasi umudu yükselmeye başlamıştı.

DP'nin ilk icraatı, dini alanda ezanın Türkçe okunuşu olurken, dini çevrelere de böylece bir yakınlık mesajı vermiş oldu.

Ama arkası -maalesef- hiç de olumlu gelişmedi. 

Yurdun çeşitli yörelerinde ticani denilen gruplar Atatürk Heykel ve büstlerine saldırıp yakıp, kırdılar/döktüler. Bu olumsuz gelişme üzerine yasal anlamda önlemler alınıp ve düzenlemeler yapılırken, ticani grupları da  mahkeme edildiler.

Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'e neden böyle çevrelerden saldırı yapıldığı sorusunun yanıtı ise; Osmanlı döneminden gelen kimi aşırı muhafazakar, gerici grupların fırsat gözetlemeleri olduğunu söylemek gerekir.

Atatürk döneminde Doğudaki isyanların/kalkışmaların, Menemen olayının özünde böyle sapkınlıkların bulunduğunu tarih yazar.

Amaç, dini esaslara dayalı bir devlet kurmak, milletin Atatürk'e olan samimi, yürekten sevgisini eskitmek/tüketmek...

Atatürk'ün kişiliğini karalayıp, gözden/gönüllerden düşürmek..

                                                     ***

Atatürk'e duyulan sevgi ve saygının temelinde bir ulusun sevgi bütünlüğü olduğunu görmeyen, bilmek istemeyen, karanlık dünyanın kimliksiz kişileri kapıldıkları aşağılık duygusunun ezikliğini yaşarlar hep.

İsterler ki, Atatürk'ten söz edilmesin...

İsterler ki, O'nun bir ulusu, bir ülkeyi; Batı'nın emperyalist/sömürücülerinin kabaran iştahlarını nasıl kursaklarında bıraktığını kimse bilmesin...

İsterler ki, halifelik kurumu tekrar geri gelsin...

İsterler ki, Cumhuriyet'in gelişiyle kazanılan tüm yenilikler terk edilsin, Arapça yazılsın, söylensin...

İsterler ki, Osmanlı'nın tekkeleri, zaviyeleri açılsın...

"Kabul olmayacak duaya amin" söylemek  böylelerinin isteği olsa gerek...

                                                             ***

Geçen gün TV'nin birinde kendilerine tarihçi! sıfatını yakıştıran üç haddini bilmez kurguladıkları programda Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e akıllarınca dil uzatıp aşağılamak gayreti gösterdiler.

Bre gafiller, Atatürk kim, sizler kim?

Siz, Atatürk'ü ağzınıza alacak....

O'nun kişiliğini aşağılayacaksınız... Bayağı cesaret değil, şaşkınlık içerisindesiniz!      

Kendinize gelin!..

                                                               ***

Şaşılan şey, bu ülkede Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'ün kimliğine/kişiliğine yönelik böylesi saldırılar olduğunda; eskiden kınama mesajları, bildiriler yayınlanırdı. 

Yazarın Diğer Yazıları