Hikmet Aksoy

Ak Protesto....

Hikmet Aksoy

1953 yılından bu yana basının içindeyim. Gazete okurluğum ise, 1950 yılında başlar. Diyeceğim o ki; yaygın basın dünyasındaki gelişmeleri yakından izledim. "Tek Parti" diye adlandırılan dönemin son yıllarında DP siyasal alana çıkınca; gazetecilerin bir bölümü bu partinin yanında yer aldı. Ünlü gazeteci Zekeriya Sertel bu grubuna dahildi. Sertel'in TAN gazetesi  1945 yılında bir grup tarafından tahrip edildi. Bu olay, Zekeriya ve eşi Sabiha Sertel'lerin gazetecilik yaşamlarının sonu oldu.

Tan gazetesini basıp tahrip edenler ise -nedense- bulunamadı.

DP, muhalefette iken  "Basın Hürriyeti" konusundaki vaadlerini iktidar olunca yerine getirmekte gecikmedi.

Başbakan Menderes'in ifadesiyle Türkiye; "nurlu ufuklar"a doğru yelken açıyordu.

Ne zaman ki ABD; 1957 yılında yardım musluklarını kesince yurtta ekonomik sıkıntılar başladı. DP yöneticileri durumun kötüye gitmekte olduğunu görünce 1958 yılında yapılması gereken genel seçimleri 1957 yılında yapma kararı aldı.

Sonuç; seçimde DP kan kaybetti, ama iktidarda kaldı, muhalefet güçlendi.

1957'den 1960 Darbesine değin geçen süreç "iktidar-muhalefet sert çekişmesi" şeklinde geçti.

Bu dönemde muhalefet yapan gazeteler/gazeteciler sık sık nezarete alındı, hapse atıldı. Gazeteler/dergiler kapatıldı. Gazete sahipleri, gazeteciler o günün koşullarında azımsanamayacak para cezasına çarptırıldılar.

Karikatürist/ressam Ratip Tahir Burak'ın ve Halim Büyükbulut'un; Gazeteciler, Ahmet Emin Yalman'ın, Naim Tirali'nin, mahkum olup hapse atılmalarını  bilirim.

VATAN gazetesi kapatılınca yazı işleri müdürü Naim Tirali, mahkumiyetini çekmek için Giresun'a vapurla gelirken birlikte seyahat etmiştik. Rahmetli Tirali,  yolculuğumuz sırasında duruma ilişkin bir soruma "Bu da geçer," demişti.

Tabii ki; zaman hiç durmaz geçer, salise salise akıp gider.

O döneme ilişkin anımsadığım bir başka olay da Ankara'da çıkan ve muhalefet yapan "Yeni Gün" gazetesinin bir gün birinci sayfasının  tümüyle tekziple dolu çıkışıydı. Aradan yarım yüzyıl geçtikten sonra "Yeni Gün"ün genel yayın yönetmeni sayın Altan Öymen'e olayı bir toplantıda anımsattığımda DP'nin giderayak basın üzerinde büyük baskı kurduğunu ifade etmişti.

Bir de; 27 Mayıs Darbesi arefesinde ilan edilen sıkıyönetim; olaylar için sık sık  "yayın yasağı" koyar, bu yasakları polisler  tam gazetenin basılacağı saate getirirdi. Yapılacak iş; yayın yasağına ilişkin haber, baskı kalıbından silinir ve bu nedenle gazetelerin birinci sayfalarının bir bölümü  basılmamış/beyaz çıkardı.

***

Zaman akıp geçti/gitti...

Günümüzde  de basın/medya üzerine baskı olduğu yazılıp/çiziliyor.

Daha önce ve dün;  basın konusunda yaşanan gelişmelerin nereye varacağı sorusu ülkede nicedir gündem olmaya devam ediyor.

İlginç olan, SÖZCÜ gazetesinin karşı karşıya kaldığı durumu protesto için 20 sayfa boş/bembeyaz çıkışı oldu.

Bir tür ak protesto...

Yazarın Diğer Yazıları