Hikmet Aksoy

30 Ağustos Zaferi'ni düşünmek...

Hikmet Aksoy

Ekonominin temel kurallarını  harfiyen bilmek gerekir. Bu bilinçle hem aile, hem de ülke ekonomisi güç kazanır, ülkece kalkınmanın yolu tutulur.

Mutluluk paydası toplumsal anlamda büyür.

Bu bir genel kuraldır, ama her zaman mı?

***

Bizimkisi "küçük ekonomi" dünyası... Yeter ki ekmeksiz,susuz/tuzsuz/aşsız kalınmasın.

Yani, bir başka ifadeyle "Kıt kanaat ekonomisi..."

Aile ekonomisinin temeli "azdan az, çoktan çok"tur durumuna ve zamana göre.

Böyle bir anlayışla ne zorluklar aşılmadı ki?

Neler yapılmadı, başarılmadı ki?

Bu anlayışla, "bağımsızlık" uğruna savaştık zaferle çıktık Kurtuluş Savaşı'ndan...

Hem de nasıl bir kanaatkarlıkla...

Bir savaş düşününüz, ama tüm ulusça verilen bir savaş...

Tüm bireyler, kadını/erkeği, çoluğu/çocuğu, yaşlısı genci herkes...

Topyekün verilen bir savaşta...

Ya da "Ya İstiklal, ya ölüm!" anlayışını tüm ulusça sahiplenip, canını dişine takarak verilen bir savaş...

Böyle bir savaş sonucunun "mutlak zafer" olması için birliktelikten doğan bir inanç bütünlüğü...

Ne ekonomi vardır ortada, ne de kuralları...

Varsa, yoksa "bağımsızlık..."

Ulusun bir bütünlük oluşturup "varını yokunu" ortaya koyarak "var olmanın devamlılığı" için son bir iman bütünlüğüyle düşmana saldırmak ve onu yok etmekten başka çıkar yol yoktur görünürde.

Ekonomi ve kuralları, ulusun tüm dirliği ve de gönül birliğiyle aşılmış, yürekler çelikleşmiştir hep birlikte.

***

İngilizlerin "Büyük taarruz" öncesi Yunan'a kurdurduğu savunma hattı için "Türkler bu savunma hattını 6 ayda aşşınlar,  kendilerini altı saatte geçmiş sayabilirler" şımarık ve de boş özgüveni;  Türk Komutanların dahiyane savaş tekniği önünde iflas  ederken; Anadolu'yu işgale gelen Yunan ve onun destekçileri; Mehmetçik'in sert tokatıyla

şaşkına döndüler.

Perişan ve rezil oldular.

İşte Türk bu!..

"Yoktan, yeniden var olmak" mucizesinin gerçekleştirildiği zafer günlerinin yıldönümündeyiz bugün.

Mutluyuz... Gururluyuz...

***

"Silah gücü"yle donattıkları şımarık Yunan askerini Anadolu'ya salanlar -Türk Ulusunun bittiğini sanıp-  ona son darbeyi vurarak tarihten silmenin hayalini yaşarken, Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa ve silah arkadaşlarının komutasındaki kahraman Mehmetçiklerimizin "iman gücü" ve "bağımsızlık tutkusu" dünyaya bir kez daha şu gerçeği ilan ediyordu:

"Türkler öldürülebilir, ama esir edilemezler!.."

"30 Ağustos Zaferi"mizi yaratanları, bizlere bağımsızlığımızı armağan eden Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kez daha sevgi, saygı ve Yüce Rabb'tan Rahmet dilekleriyle anmak kutsal bir borçtur hepimize...

Yazarın Diğer Yazıları