Hikmet Aksoy

1918'in karanlığında Trabzonlular…

Hikmet Aksoy

Rica etsem, 1918'e kendinizi ışınlar mısınız?  "Ya, ben ne bileyim o günleri…" diyorsanız, size yardımcı olabilirim. Lütfen gözlerinizi kapatır mısınız? Görmüyorsunuz… Karanlık bir dünya değil mi?

1918 Osmanlı için böyle bir yıl oldu. Koca bir imparatorluk Birinci Büyük Savaş'tan  yenilmiş olarak çıkınca koca ülke Batılılar (İngiltere, Fransa, İtalya, ABD) tarafından "paylaşım masası"na yatırıldı. Maşa olarak da Yunan palikaryasını kullandılar. Önce İzmir'e Yunan'ı çıkardılar. İtalyanlar Antalya, Fransızlar Gaziantep, Adana, İngilizler Güneydoğuya, Boğazlara, İstanbul'a  asker çıkardılar.

Bunlar bizim bildiğimiz şeyler diyorsanız lütfen, bundan sonrası için dikkat kesilir misiniz? Birinci Büyük Savaş'ta savaştığımız Çarlık Rusya 16 Nisan 1916'da Trabzon'u, ardından Harşıt Irmağına değin olan alanı işgal ettiler. Yöre halkı için 1918 yılı Nisan ayına değin geçen ortalama iki yıllık süreç "Muhacirlik Yılları" oldu. Doğu Karadenizliler Ordu, Samsun, Amasya, Adapazarı, İstanbul yörelerine acılar, ölümler, açlıklar yaşayarak göç ettiler. İki yıl süren işgalden sonra 1918 yılı Şubat ayında Çarlık Rusya'da  "Bolşevik İhtilâli" olunca bu güzel toprakları Silahlı kuvvetlerimiz yine vatan yaptı bize…( Bu  uzun ve de acı bir öykü…)

Demem o ki; 1918'in Şubat, Mart aylarında tekrar evlerine/yurtlarına dönen Trabzonlular, Rizeliler yanmış, yıkılmış, viran olmuş bir manzarayla karşılaştılar. Yaşam devam ediyordu. Elde/cepte para yok, serender, çeten yok ki ekmek yapılacak mısır da olsun. İşte o dönemin sıkıntılarında bile Osmanlı yönetimi yöre halkına yardım elini uzatıp ekmek yapacak hububat yardımı yapmaktan geri kalmadı.

Ama bitmedi ki… Evlerine/hanelerine Şubat/Mart  1918'de  dönen yöre halkı için yeniden karanlık ufuklar  belirir 30 Ekim 1918'de…  "Mondros Mütarekesi"ni imzalayan Osmanlı yönetimi ordularının silah bırakmasını kabul eder. İşte böyle bir fırsatı gözleyen/gözetleyen Trabzonlu yerli Rumlar, şimdiye değin gizli tuttukları emelleri olan Rum Pontus Devleti'ni kurmak için "Paylaşım Devletleri" nezdinde girişimde bulunurlar.

Eyvah!..  Eyvah ki, ne eyvah!..  Şimdi tekrar göç mü, muhaceret mi olacaktı?

 Hayır, olmadı… Böyle bir olumsuzluğu tekrar yaşamamak için Trabzonlu aydınlar 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesinden sonra  "ulusal uyanış"  ve "ulusal savunma" konusunda atacakları adımlar için hemen faaliyete geçtiler. Dikkatinizi - izninizle-  çekmek isterim. Payitaht/başkent İstanbul'da  -o an için-  bu konuda hiçbir hareketlik yoktur. Trabzonlular her hangi bir Pontus ya da işgal emrivakisine karşı duracak ve bu konuda halkı bilinçlendirip sesini dünyaya duyuracak İSTİKBAL gazetesini çıkarma kararını alırlar. Alırlar ama Trabzon'da tüm matbaaların sahibi yerli Rumlar…  Başka çare yok, zorunlu olarak İstikbal gazetesi Rum Yorgi Mihailidi'nin  matbaasında basılacak. Tarih, 10 Aralık 1918... İstikbal gazetesi Trabzon halkına ilk merhabasını der. Aynı matbaada basılan Epuhi  gazetesi ise Pontos propagandası yaptığından bu karşı tutuma gerektiği zaman yanıt vermek için ölçülü bir yayın yapılır. Yapılır ama, 15 Mayıs 1919 (İzmir'e Yunan'ın asker çıkardığı gün)  matbaanın Rum mürettipleri bayram yapınca İstikbal gazetesi aynı gün basılmaz, iki gün gecikmeli olarak çıkar. Bu olumsuzluğu aşmak için "İstikbalciler" daha sonraları kendi matbaalarını İstikbal adıyla kuracaklardır.

Peki, o dönemin alaca karanlığında böylesine anlamlı ve de kutsal girişimi kimler yapmıştı? Onu da bilmek durumundayız. DP Trabzon milletvekilliği yapmış olan Mustafa Reşit Tarakçıoğlu anılarında İstikbal gazetesinin kuruluşunu özetle anlatıyor:

"30 Ekim 1918 günü akşamı zifiri karanlık ve yağmurlu bir gecede Hacıkasım Mahallesi'nde bir evde toplanmıştık. Toplantıda  Barutçuoğlu Hacı Ahmet, oğlu Faik, Damadı Zeynel Abidin,  Hafız Mahmud, Halim, Sultani Müdürü Rıfkı, öğretmen Mahmud Murad, Murad Hulusi ve Hacı Ali Hafızoğulları vardı.

Dokuz yürekli insan… Gönlü ülke, insan ve egemenlik sevdasıyla dolu yiğit dokuz Karadenizli… Daha sonra neler mi oldu?. İstikbal gazetesi yanında halkın birlik/beraberlik içinde aynı düşünce etrafında birleştiğini göstermek için 10 Şubat 1919'da  "Trabzon Muhafaz-ı Hukuk-i Milliye Cemiyeti" kuruldu.

Yine dikkatlerinize sunarım, İstanbul hükümeti nezdinde  bu tarihte olacak bir işgale karşı hiçbir hareketlilik yoktur. (Yeri geldiğinde Erzurum Kongresi ve Trabzonluların rolü üzerine de yazacağım, kısmet olursa…)

Yazarın Diğer Yazıları