Hasan Akçap

Özel okulların özelliği

Hasan Akçap

Dünya geliştikçe, imkânlar arttıkça ulaşılmaz gibi görünen birçok alana daha fazla insanın ulaşabildiğini görmek memnuniyet vericidir. Uçağa binmek, tatile gitmek, çocuğunu özel okula göndermek bir dönem düşük ve orta gelir grubu insanlar için belki de hayaldi.

 

Ülkemizde artık çok donanımlı ve çok iyi yönetilen resmi okulların sayısı hiç de azımsanamaz. Ancak özel okulların yeri başkadır. Fiziki koşulları ve sunduğu eğitim kalitesi iyi olduğu sürece varlığını sürdürebilen özel okulları kurmak ayrı, işletmek ayrı bir emek ister. Maliyetini tamamen kendisi üstlenerek özel okul inşa eden ve işletmeyi başaran kurucular heykeli dikilecek insanlardır aslında. Standartlar Yönergesi adı verilen bir kılavuzda okulun bahçesinden tutun da öğrencilerin dersliklerde ihtiyaç duydukları oksijen miktarına kadar her şey detaylı bir şekilde anlatılır bu kılavuzda. Koridorlar, kapılar, tuvaletler, kullanılan araç ve gereçler aklınıza gelen her konu bir bir anlatılmıştır ve özel okul kurucusu bunlara harfiyen uymak zorundadır. Ciddi bir sermaye gerektirir. Bu sermayeyi ortaya koyup bir okul inşa ettikten sonra sağlık, güvenlik, yapı ve eğitim alanında denetleme yetkisi olan birçok devlet kurumundan onay alınması gerekir. Bunlar başarılıp özel okul onayı alındıktan sonra her şey bitmez; yönetim kadrosu, eğitimci kadrosu, yemek, temizlik, muhasebe, servis gibi insan kaynağına ihtiyaç duyan birçok birim vardır. Bunlarda tamam olduktan sonra okulun tanıtımı ve öğrenci bulma telaşı başlar. Rakip kurumlar da devrede olduğundan okulu devam ettirmek için gerekli ekonomik kaynağı sağlamak hiç de kolay değildir. Yeterli öğrenci bulunduktan sonra kaliteli bir eğitim hizmeti sunmak şarttır; eğitim faaliyetleri, farklı ve çeşitli etkinlikler, projeler, organizasyonlar gibi birçok iş vardır yapılacak. Yüksek beklentilerle çocuğunu özel okula kaydettiren veliler çocuklarının güvenli ve temiz bir ortamda, karnı tok ve mutlu olmalarını istedikleri gibi dünya standartlarında eğitim almalarını da arzularlar. En küçük bir sorun olduğunda okul idaresine kapıyı vurmadan girip işaret parmağını sallayarak konuşan velilere çokça rastlanır.

 

ALTIN YUMURTLAYAN TAVUK

Özel okul deyince toplum nezdinde her ne kadar akla belirli zümre veya sınıflar gelse de bu imaj yavaş yavaş değişmeye başlamıştır. Eskiden sadece zenginler çocuklarını özel okula gönderebilirlerdi. Şimdilerde orta gelir grubu velilerin çocuklarının sayısı oldukça arttı. Gelir durumu düşük olmasına rağmen başarısı yüksek olan öğrencilerin de burslu olarak bu okullarda okuduklarını görmekteyiz.

 

Gelişmiş ülkelerde özel okulların resmi okullara oranı 15 civarındayken bu oran ülkemizde hükümet tarafından son yıllarda verilen teşviklerle 7, 8'lere kadar çıkmış, özel okullarda okuyan öğrenci sayısı bir buçuk milyona yaklaşmıştır. Ancak kapasite olmasına rağmen özel okullarda ciddi kontenjan boşluğu bulunmaktadır. Özel okullar düşünülenin aksine devlete külfet olan değil, büyük katkıları olan kurumlardır. Devlet okullarına atanamayan binlerce öğretmen ve ara hizmet çalışanı bu kurumlarda iş bulma imkânına sahip olmakta, söz konusu çalışanların maaş, sigorta ve diğer özlük hakları devletin değil özel okulların sırtına yüklenmektedir. Devlet büyük sermayeler harcayarak fiziki koşulları oldukça iyi olan okullar kurma zahmetine katlanmadan eğitim portföyüne otomatikman kaliteli eğitim kurumlarını dahil edebilmektedir. Özel okullara giden öğrenciler devlet okulların yükünü azaltmaktadır. Tüm bunlara ilave olarak özel okullar devlete vergi ödeyen işletmelerdir. Sizin anlayacağınız özel okullar devlet için altın yumurtlayan tavuktan farksızdır. Olaya bu açıdan bakıldığında bir ülkede özel okulların maddi ve manevi olarak teşvik edilmesinin son derece doğru bir yaklaşım olduğunu vurgulamak gerekiyor.

 

İNSAN HERYERDE İNSAN

İster özel ister devlet okulunda olsun insan her yerde insandır. Asıl olan insani değerleri koruyabilmek ve yüceltmektir. Milli ve manevi değerlere bağlı, toplumuna ve tüm insanlığa, tüm canlılara sevgi ve saygı duyan, hizmet etmekten imtina etmeyen bireyleri her yerde yetiştirebiliriz. Maddi durumu iyi olan velilerimiz çocuklarını "diğer akranlarından üstün" gibi bir yargıyla yetiştirmemeli ve onlara tüm insanların eşit olduğu bilincini aşılamalıdırlar. Hiç şüphesiz insanı üstün yapan değerler ırk, soy, mezhep, ekonomik durum gibi nitelikler değil, insani erdemlerdir.

 

Ülkemizde tüm alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da özel sektörü desteklemek doğru bir yaklaşımdır. Devletin tüm sektörleri, tüm kurumları tekeline alıp yönetmesi mümkün olmadığına göre gerek istihdam gerek kaliteli hizmet gerekse ülkeye kattığı ekonomik katkılardan dolayı belirli bir oranda özel sektörün desteklenmesi kaçınılmazdır. Yeter ki sosyal, hukuki ve insani konularda dengeyi iyi koruyabilelim. Gönül ister ki tüm devlet okulları özel okullar kadar hatta daha kaliteli imkânlar sunabilsin. Ancak özel okullara ve diğer özel sektör kurumlarına daima hayat hakkı tanımak ve her alanda kalitenin önünü açmak ilerlemenin gereğidir.

Yazarın Diğer Yazıları