Komşumuzu tanımıyoruz!
İkram Kali
İnsan komşusunu tanıdıkça yakınlaşır, yakınlaştıkça anlaşır ve kaynaşır.
Ülkeler arasındaki komşuluk ilişkileri de böyledir.
Komşu ülkenin kurallarını, toplumsal yapısını, kültürel değerlerini, dini, etnik yapısını, sosyal yaşamını, ekonomik durumunu bildiğiniz ölçüde sosyal ve ekonomik ilişkileriniz güçlenerek gelişir.
1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Anlaşması ile belirlenen ve 380 yıldır değişmeyen, Türk-İran sınırı iki ülkenin coğrafi kaderidir. Çizilen bu sınır aynı zamanda günümüzün Ortadoğu coğrafyasında sömürgeci devletlerin belirlemediği nadir sınırlardan biridir. Böylesi bir sınır komşuluğumuz varken ne Türkiye İran'ı yok sayabilir ne de İran Türkiye'yi. Dolaysıyla birlikte yaşamaya mecburuz.
Türkiye'nin İran'la kapı komşusu olan kentlerinden biri Van'dır. Komşuluk ilişkilerimiz Türkülere, manilere, anılara konu olmuştur.
Mesela, 16 Ocak 1979 günü, Tahran'daki Niavaran Sarayı'ndan ailece İran dışına çıkan son Şah Muhammed Rıza Pehlevi'nin güzelliğiyle ünlü eşi, Kraliçe Farah Diba'ya hayranlık duyan Vanlılar kızlarına, mağazalara, sitelere adını vererek sevgilerini göstermişlerdir. Farah Diba'nın resimlerinin yer aldığı porselen çay tabakları, porselen çay demlikleri evlerin vitrinlerinde hala hatıra olarak saklanır.
Komşumuz İran ile dün de bugün de gidiş-geliş ve ticaret yapıyoruz. İranlılarla kız alıp kız veriyoruz, karşılıklı sosyal etkileşim yaşıyoruz. İki ülke arasında zaman zaman bölgesel sorunlardan kaynaklanan siyasi iniş çıkışlar yaşansa da Türkiye-İran ilişkileri devam etmiştir.
İran'ın Avrupa'ya geçiş kapısı olan Van'a son yıllarda yoğun İranlı turist geliyor. Ancak hatırı sayılır harcama yaparak kentimizin ekonomisine katkı sunan İranlı komşularımızı yeterince tanımıyoruz, anlamıyoruz. Tanımamakta da ısrar ediyoruz.
İran'ın Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Yezidi, Zerduş inancına sahip binlerce yıldır bir arada yaşayan Fars, Türkmen, Türk, Buluci, Kürt, Ermeni gibi onlarca kavimden oluştuğunu bilmiyoruz. Van'a gelen İranlı turistlerin tamamını Şii, Müslüman kabul etmekle kalmıyor, bizim isteğimiz gibi davranmalarını, bizim istediğimiz gibi eğlenmelerini, bizim istediğimiz gibi giyinmelerini bekliyoruz. Bizim çizdiğimiz sınırlar içinde hareket etmelerini istiyoruz. Sonrada daha çok İranlı turistin kentimize gelmesini istiyoruz.
Turizm kavramını da, İranlı turistlerin Van'ı niçin tercih ettiklerini de, beklentilerini de, memnuniyetlerini de, şikayetlerini de anlamak istemiyoruz.
Dağınıklık, amatörlük, çelişki var.
Bu konuda Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı'nın (DAKA) takdire değer kurumsal çabaları, araştırmaları, yayınları, Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün çalışmaları var. Ancak hedef kitlesi İranlı turist olan turizm politikası geliştirmiş değiliz. İranlı gelsin bol para harcasın, biz kazanalım saplantısından çıkamıyoruz.
Nevruz geliyor.
Nevruz İran devleti ve milleti için milli ve dini özellikler taşır.
İran'da yaşayan her milletin kendine özgü gelenek ve görenekleri vardır. Merasimler ve gelenek- görenek, adetler çeşitli dini ve etnik grupların arasında bazı ufak tefek farklılıklar gösterse de Nevruz bayramı ortak bir ritüel olarak kutlanır.
Her yıl 16 Mart'ta başlayan ve 13 gün süren Nevruz Bayramı tatilinde binlerce İranlı Van'a akın ediyor. Bu dönem Van için ekonomik kazancın yüksek olduğu dönemdir.İranlı turistler bu yılda gelecekler.
15- 29 Mart tarihlerinde İranlı turistlere yönelik alışveriş festivali (Shopping Fest) gerçekleştirilecek. 5. kez yapılacak festivalin tanıtımı önceki gün gerçekleştirildi. Etkinliklerin programı kamuoyu ile paylaşıldı. Bugün başlayıp 29 Mart Cumartesi günü son bulacak festivalde bol bol çocukların yüz boyamaları, şişme oyun parkı gibi sıradan etkinliklere yer verilmiş. Bu etkinliklerin İranlı turistlerin ilgisini çekeceğine inanmıyorum. Daha yaratıcı ve nitelikli programlarla misafirlerimizi ağırlamak gerekirdi.
Başka kentlerde genelde ölü sezonda ekonomiye hareketlilik kazandırmak ve sezon sonu ürünlerin satışını teşvik etmek için düzenlenen indirim festivalinin Van'da yanlış anlaşıldığını görüyoruz. Esnaf bu yoğun dönemde neden indirim yapsın ki ! Ayrıca sözde yapılan indirimlere de kimse inanmıyor. İndirim var diye İranlı kentimize gelmiyor, indirim nedeniyle ekonomi falan canlanmıyor. Zira İranlı turist zaten geliyor, zaten yüklü alış veriş yapıyor.
"İranlı turistlerin gelişini teşvik eden hiçbir etken yoktur. İranlılar doğal olarak Van'a geliyorlar. Kent olarak bizim yapmamız gereken başka şeyler var. İranlı turistleri memnun, mutlu ederek yılın 12 ayında kentimizi tercih etmelerini sağlayacak daha cazip etkinlikler yapmalıyız… " Bunları ben değil, Vanlı turizmciler söylüyor.
Tekrar ediyorum.
Komşumuzu anlamıyoruz, tanımıyoruz.
Tanısaydık ekonomimize katkı sağlayan İranlı turistleri gerçekten memnun ve mutlu edecek, ses getirecek etkinlikler düzenlerdik. İranlıları tanısaydık yakından görmek istedikleri ünlü Türk ve İranlı sanatçıları Van'a getirir, ilgilerini çekecek, katılımlarını sağlayacak ortak Van-İran Kültür ve Sanat Festivali organize ederdik.
Turizm; gezip görme, eğlence, dinlenmedir.
Shopping Fest ile kendimizi ve İranlıları kandırmaktan vazgeçelim.
Biz yaptık oldu anlayışını bırakalım lütfen.