Hasan Akçap

Okul öncesi deyip geçmeyin

Hasan Akçap

Bir grup mini miniyi okul heyecanı sardı bu aralar. Anneler, babalar çocuklardan daha fazla heyecanlı, daha fazla tedirgin. Öyle ki gelin sizin ufaklığı falanca üniversiteye yerleştirelim deseniz hayır demeyecekler nerdeyse. Ee kolay mı. Sen büyüt bu yaşa getir. Alsınlar okula koysunlar.

 

Okul öncesinden bahsediyoruz tabi. Tüm okulların en önemlisi. Tüm eğitimlerin en önemlisi. Çocuk ilk 24 ay annesiyle birlikte yaşamalı. Anne sütü, anne sıcaklığı, anne kokusu her şeyden önemlidir. Hayatla barışık, pozitif düşünebilen, sağlıklı kararlar alabilen bireyler 24 aylık bu temel kazanımı almış bireylerdir. Çocukları bundan mahrum etmemek gerek, mahrum olanlara da kol kanat germek gerek.

 

36 aydan itibaren çocuğun sosyalleşme evresi başlıyor. Günümüzde özel ve resmi anaokulları, okul öncesi sınıfları var artık. Çocuğun anneden ayrılması, akranlarıyla zaman geçirmesi ve ayaklarının üzerinde durması gerekir. Aslına bakarsanız bu süreç hiç de kolay bir süreç değildir. Çocuk ile anne arasında çok güçlü bir bağ vardır. Annenin çocuğuna olan bağı daha da güçlüdür. İşte bu yüzdendir ki anneyi çocuktan ayırmak oldukça zordur. Bir yanı artık gitsin der, bir yanı onu bir türlü bırakmaz. Çocuğunu ilk kez okula gönderen anne ve babaların bilinç altı karma karışıktır. Bilinç altında çocuklarına ihanet ettikleri, onu kendilerinden uzaklaştırmak istedikleri düşüncesine kapılırlar. Gönderecekleri okul ne kadar iyi olursa olsun bu okula ve öğretmene karşı alttan alttan olumsuz duygular beslerler. Ne zamana kadar? Ta ki çocuk okula adapte olup eve geldiğinde anne ve babasına mutluluğunu gösterene kadar.

 

Anaokuluna ilk kez başlayan çocukların anne ve babaların iyi bir okul ve öğretmen seçimi yapmaları büyük önem taşımaktadır. İçleri rahatlayıp yeterli güveni htikten sonra çocuklarını okula teslim etme konusunda tereddüt yaşamamalıdırlar. Zor da olsa çocuklarıyla aralarındaki bağı çözmelidirler. Teslim ederken göz teması kurmamalıdırlar. Tavırları net ve kati olmalıdır. Ne kadar kararlı olurlarsa çocuğun okula adaptasyonu o kadar hızlı olur. Bazı çocuklar yeterli sosyal bir ortamda büyüdüklerinden okula uyumda hiç zorluk yaşamazlar. Bazıları birkaç gün, bazıları bir iki hafta içinde okula alışırlar. İlk başlangıçta hiç zorluk yaşamamasına rağmen ileriki günlerde okul sendromu yaşayanlar da olabilir. Bu tür durumlarda aile okula ve öğretmene tam olarak güveniyorsa kararlı bir şekilde uyum sürecine devam edilmelidir. İlk haftalarda çocukların hastalanma, birbirlerinden mikrop kapma olasılığı vardır. Öğretmenle iyi bir diyalog ve uyumlu bir işbirliği içinde olmak önemlidir.

 

Çocuk ilk altı yaşında hayatla ilgili büyük tecrübeler edinir. Yağmurun yağışı, güneşin doğuşu, gecenin çöküşünü görür. Hayatla ilgili farklı deneyimler ve duygular yaşar. Hayatında ilk kez okul ve öğretmen mevhumu ile tanışır. Hayatının nerdeyse 20 yılını alacak okul hayatına ilk başlangıç işte bu nedenle çok önemlidir.

 

DÜNYANIN EN ZOR İŞİ

Okul öncesi öğretmen ve yöneticilerin işleri de çok zordur. Onları anlamak ve empati kurmak gerekir. Düşünsenize anne ve babalar sahip oldukları en değerli varlığı size emanet ediyorlar. Ev, araba, mücevher, mal, mülk, her şey bir tarafa gözlerinden sakındıkları çocukları bir tarafa. Dünyanın en zor işidir belki de okul öncesi öğretmenlik. Çocuğu anne ve babasının ellerinden alacaksınız, onu gün boyu güvenli bir ortamda tutacaksınız, mutlu edeceksiniz ve üstüne bir de eğitim vereceksiniz. Evet dünyanın en zor işi. Anne ve babaların beklentileri daima çok yüksektir. Çocuk temiz bir ortamda mı? Güvenli bir ortamda mı? Karnı tok mu? Kıyafetleri temiz mi? Tuvalet ihtiyacını karşılayabildi mi? Diğer çocuklarla iletişim kurabildi mi? Eve mutlu döndü mü? Öğretmeni ona iyi davrandı mı? Sorular sorular, sorular. Bu beklentilerin tümünün öğretmen tarafından karşılanması beklenir. Üstelik akşam geç saatte öğretmeni telefonla arayıp bir şeyler de sormak, onun dinlenmeden ertesi gün aynı performansla görevini yapmasını istemek bizden hiç uzak olmayan yaklaşım biçimleridir.

 

İlk 6 yaş gelişimsel davranış sorunlarının ve bağışıklığı tamamlayıcı hastalıkların olduğu bir dönemdir. Çocuğun güzel kişilik özelliklerine sahip olması için okul ve öğretmenle uyumlu ve yapıcı bir diyalog içinde olmak gerekir. "Benim çocuğum yalan söylemez" diye lafa girdiğiniz takdirde çocuğunuzun eğitim vitrinine kocaman bir taş fırlatmış olursunuz. Daima olumlu ve olumsuz dönütlere açık olmak, çocuğun, eksikliklerini, hatalarını görmek gerekir. Bunları görmediğiniz takdirde gelişimine katkı sağlamanız mümkün olmaz.

 

24-60 ay arası dönemde çocukları değerlendirirken mutlaka çok yönlü değerlendirmek gerekir. Gelişimsel alanlar: Dil gelişimi, öz bakım gelişimi, bilişsel alan, sosyal ve duygusal alan, psikomotor denilen küçük ve büyük kas gelişim alanları bir bütün olarak değerlendirilmelidir.

 

Çocuklara oyuncak ve eğitim materyali seçimi konusunda mutlaka öğretmen veya çocuk gelişim uzmanlarından bilgi almak gerekir. Çocukları "çocuktur, büyür gider!" anlayışı son derece yanlış bir anlayıştır. Çocuk sahibi olmak kolay, önemli olan çocuğun her adımını takip etmek, gelişim evrelerinin farkında olmak, iyi bir eğitim süreci ile onu hayata hazırlamaktır. Şöyle geriye dönüp bir baktığımızda dünyanın ne kadar çok değiştiğini, şimdiki çocukların ne kadar farklı olduklarını görebiliriz. Artık çocuklar çok zeki. Onları her yönden doyurmak gerekiyor. Zamanlarını dolu dolu ve kaliteli geçirmek gerekiyor. Aksi takdirde onlar kendi zamanlarını yanlış şekilde doldururlar. Okul öncesi deyip geçmeyin, insan eğitmek, insanı terbiye etmek dünyanın en zor işi. Buna hazır olun.

Yazarın Diğer Yazıları