Hasan Akçap

Eğitim Ordusu

Hasan Akçap

Yine uzun ve sıcak bir yaz geçirdik. Yine post-modern bir darbe yaşadık. Direkt ülkemizin ekonomisine yönelen bu hain darbe girişimi çocuklarımızın geleceğini hedef aldı. Bu post-modern darbe belli ki post-demokrasi dönemine geçen bir ülke tarafından gerçekleştiriliyor. Öyle ya darbelerin artık askeri olma zorunluluğu yok. Sadece ülkemizin değil tüm dünyanın başına bela olan bu emperyalist güç, bir yandan ürettiği silahları satın almamız, diğer yandan ülkemize sürdüğü ajanları kurtarmak için ülkemize ekonomi silahı ile saldırıyor. Dış güçlerin ülkemiz üzerindeki emelleri hiç bitmeyecek.

Ancak Türk halkı tüm bu yaşananların farkında ve yine tek yürek olmuş durumda.

MİLLİ EĞİTİM ORDUSU GÖREV BAŞINA

Başı sıkışan insanlar "Ordu Göreve" diye haykırmak ister. Biz de Ordu göreve diye haykırıyoruz. Ama hangi ordu? Bizim sessiz ve güçlü bir odumuz var. İşte onu göreve çağırmalıyız bu defa.

Böyle bir ortamda yapılabilecek en doğru tavır ne olmalıdır? İyi düşünmeli, telaş etmemeli, uzun vadeli düşünmeliyiz. Öncelikle hayıflanmayı bir kenara bırakalım. Evet, döviz yükseldi, yine yüksek enflasyonlu dönemlere geri döneceğiz. Kazandığımız paraların değeri düşecek, hepimiz fakirleşeceğiz. Yoksulluğa alışkın bir ülkenin insanları olarak, çocuklarımızın geleceğini çalan bu zalimlerden intikam alacağımız günler elbet gelecektir.

Bu sıkıntılardan kurtulmak için üreteceğimiz yüzeysel çözümler bize kalıcı bir refah sağlayamaz. Ülke olarak en köklü çözümleri üretmeli, en kalıcı dönüşümleri gerçekleştirmeliyiz.

Öncelikle tarihimizin ve yaşadığımız coğrafyanın öneminin farkında olmalı, çevremizde olup biten olaylara kayıtsız kalmamalı, konjonktürü iyi takip etmeliyiz.

Esasen bu süreçte gerçekleşen tüm bu olayların en fazla farkında olması gereken kişiler öğretmenlerimizdir. Göz nurumuz çocuklarımızı, biricik evlatlarımızı, ülkemizin geleceği olan gençlerimizi milli ve manevi değerlerle yoğuran eğitimcilerimiz.

Yaşanan süreçte öğretmenlerimize büyük bir görev ve sorumluluk düşmektedir. Kaybedecek tek bir dakikamız bile yoktur. Üzerinde yaşadığımız coğrafyada bir ülkenin ihtiyacı olabilecek her şeye sahibiz. Gerek yer altı ve yer üstü kaynaklarımız, gerek coğrafyamız, gerek sanayi alt yapımız. Ülkemizde ihtiyaç duyduğumuz her şeyi üretmeyi hatta ihraç etmeyi sağlayacak imkânlara sahibiz. Üretmediğimiz takdirde ithal etmek zorunda kalırız. Üretmediğimiz takdirde dışa bağımlı olmak zorunda kalırız. Ve işte hep birlikte gördük ki üretmediğimiz takdirde yok olmaya mahkûm oluruz. Sahip olduğumuz değerlerin farkına varıp çalışmazsak bu değerlerin elimizden uçup gitmesine seyirci kalabiliriz.

EĞİTİMLE MÜMKÜN

Ülkemize vurulan her darbe bizi kendimize daha fazla getiriyor. Kendimize gelmeli, kendi gerçeklerimizle yüzleşmeli, düştüğümüz yerden güçlenerek kalkmayı bilmeliyiz.

Yeni bir eğitim yılı başlıyor. Yaklaşık bir milyon öğretmen, dev bir eğitim ordusu, yirmi milyon öğrenciye eğitim vermek üzere işbaşı yapacak. Okullar, derslikler hazırlanacak, çocuklarımız sıralarına dönecek.

Okullarımızda tüm öğretmenlerimiz çocuklarımıza, gençlerimize yeni bir bakış açısı sunmalıdır. Hür ve bağımsız bir millet olabilmek için yerli imkânları işletmenin, dışa bağımlı olmanın varlığımıza yönelik bir tehdit olduğunu öğrencilerine anlatmalıdır. Bilimin her alanında, teknolojide, sanatta, edebiyatta, sporda ileri gidebilecek; tekstil, elektronik, tıbbi ürünler ve dışardan ithal edilen daha birçok ürünü üretebilecek potansiyele sahibiz. Nüfusumuz genç ve dinamik. Derhal sahip olduğumuz değerleri işleyip dışa bağımlı olmaktan kurtulmalıyız. Hür ve bağımsız bir toplum olmak için öncelikle bu zihniyet devrimini gerçekleştirmeliyiz. Evet, bunu gerçekleştirebilecek kişiler öğretmenlerimiz ve eğitim yöneticilerimizdir.

Hiç şüphesiz eğitim bir ülkenin en önemli müessesesidir. Dünyanın en ileri ülkeleri eğitime en fazla önem veren ülkelerdir. Şunu unutmamalıyız ki öğretmenlerini saygın ve itibarlı kılmayan toplumların ileri gitmesi mümkün değildir.

Öğretmen her şeyimizdir, okul her şeyimizdir. Artık televizyonlarımızın alt köşesindeki piyasa verilerini takip etmeyi bırakıp ülkemizin gerçek gündemine dönelim. Gündemimizdeki en önemli başlık daima eğitim olsun. Manşetlerde daima eğitim olsun. Başarmak ancak eğitimle mümkündür. Okuyan, araştıran, çalışan ve üreten bir toplum olalım. Sahip olduğumuz değerlerin, Allah'ın bize lütfettiği bu güzel ülkenin değerini bilmezsek onu kaybedebiliriz.

O halde yüzlerce yıl canımızla, kanımızla verdiğimiz mücadeleyi, bu kez malımızı da katarak sürdürelim.

O halde bize yöneltilen darbelerin çok yönlü olduğunun farkına varıp bu darbelere karşı koyabilmeyi başaralım.

O halde kendi kendine yetebilen, hür ve bağımsız bir ülke olmayı başaralım.

Yazarın Diğer Yazıları