Emine Aktaş

İlmek ilmek seni yaşamak

Emine Aktaş

Yüreğimin en derin yerinden yazıyorum. Hissedebilmen için yazdıklarımı, her bir harfini hissedercesine yazıyorum. Yazarken her bir kelimeyi düşünmeye bile fırsat olmadan dökülüşleri, cümle olmaya hazırlanırken her bir kelimem, yazmak için cümlelerim bir an önce kalemimin ucundan dökülmenin sabırsızlığını yaşıyor. Bir an önce söylemek istiyorum kağıda seni sevdiğimi, seni özlediğimi, duygularımı hsin diye duygudaş olsun istiyorum benle.

Yazmaya çalışırken, kelimelerimin bir an önce satırdaki yerlerine oturma telaşı içerisinde yazıyorum seni. Hissedercesine seni, kalemimden tane tane dökülüşünle çiziyorum seni, karalıyorum seni.

Duygularım yaşarken sensizliği kalemim şahit yazdıklarıma. Yokluğunda kalemim sen oldun döküldün sayfaya, yokluğunda kağıdım sen oldun döktüm duygularımı sana. İşledim yüreğini ince ince.

Yolda giderken ansızın karşıma çıkacaksın hissini yaşadığımda ilk kalemime anlattım seni. Kalemim tercüman oldu bana, duygularıma. Müziği dinlediğimde oradaki ritmim oldun, nağmem oldun dillendirdim seni. Okurken bir kitabı kitabın başkahramanı yaptım seni ve seni okudum ben saatlerce soluksuz, heyecanla. Romanda seni yaşarcasına okudum. Romanın sonunun gelmesini istemeyerek ama sana kavuşma ihtimalimin romanın sonunda olduğuna inanmışçasına okudum seni, romanı.

İçime doğdu sokağın başından her an sen çıkacakmışsın hissi ve seni bekleyişim saatler sürdü. Her gelenin senmişçesine heyecanlanışım ve heyecanımın boşa çıkışı.

Öyle bir nakşettim ki seni içime, duygularıma, yüreğime. Söküp atmak istesem seni nefessiz kalırım.

Seni yediğim ekmekte, içtiğim su da, soluduğum hava da arar buldum kendimi.

Son zamanlarda yokluğunun verdiği yutkunamamanın hissini yaşadım en derinden, en içten.

Her yeni doğan günümde olmasan da henüz eskitmesem de yeni bir günümü ve bu günüm tüm haşmetiyle tüm gizemiyle de çalsa kapımı, beş dakika önceki duygularımın aynısını yaşamasam da her geçen dakika, verilmeyecek son nefes gibi de olsa solmuş bir gül yaprağı gibi hayatımdan dökülüp gitse de geçmişe, kısacık zaman zarfında yaşadığım mutluluğu, kurutup özenle koydum sen kokan kitabımın arasına.

Yorumlar 1
Sensiz olmaz 06 Haziran 2022 23:00

Sarılmak çok başka bir şey değil mi? Mesela ben sarılmaya aşığımdır. Mutlu oldukça insanlara sarılmayı çok severim. Sarıldıkça dahada mutlu olurum. Ama sana sarılmak,ne bileyim böyle cennet gibi bir şey. Sanki bana her an sarılsan hiç bıkmayacakmışım gibi geliyor. Sana sarılınca kendimi aylar sonra evime dönmüş gibi hissediyorum. Dedim ya işte cennet gibi. Bana öyle güzel sarılıyorsun ki dizlerim titriyor,binlerce kez daha bağlanıyorum sana. Hep sarılsan hiç bırakmasan olur mu? Hiç bırakmasak olur mu? Bence olur. Bence çokta güzel olur. Her istediğimde sana sarılabilsem,kokunu içime çekebilsem. Beni nefessiz bırakacak kadar sıkı sıkı sarılsan bana. İçine sokarcasına sarılsan. Sonrada “ben sana sarılmaya,seni öpmeye doyamıyorum ya” desen. Ben de seni tekrar tekrar sevsem. çok mutlu olsak. Olmaz mı

Yazarın Diğer Yazıları