Emine Aktaş

Hayat

Emine Aktaş

Oysa ne güzel demişti Cahit SITKI TARANCI; '35 yaş, yolun yarısı eder' diye.

Kimimiz bu hayatta yaşadığımız müddetçe her şeyi çok ciddiye alıyoruz. Kimimiz hayatın vasat halini yaşarken, kimimiz boş vermişliğin kıyısındayız hayatın.

Bize sunulacak en güzel şeyin 'HAYAT' olduğunu bilmeliyiz. Bu dünyaya anlam verilmiş yaptıklarımızla ve yapmayı planladıklarımızladır. Kimse sevdiklerini bırakıp gitmek istemez. Oysa bilmeliyiz istediğimiz kadar yaşayamayacağımızı. Muhakkak sonumuzun geleceğini bilerek doğumumuz ve ölümümüz arasındaki belki yarısı olan 35 ' i belki 65 - 70 ' i bulacak olan ömrü, sevdiklerimizin bizi güzel bir şekilde yad edecek olmasıyla aslında bize bahşedilen ömrü, 150 - 200 yaş olacak şekilde yaşarız.

Nasıl mı olacak bu?

Kervan geçmez denilen yerde açacağımız bir su kuyusu, yapacağımız bir çeşme belki günler belki yıllar sonra oradan geçen bir faninin en susamış anına denk gelecek ve Allah'a duasında adımız geçecek. 'Rabbim' diyecek , 'Kulunun günahlarını bağışla, merhametinle kuşat, zor anında yanında ol' diyecek. Adımız semada anılacak, yaşamımızda yaptığımız çeşme adımızla anılacak.

Bir köy okuluna bağışlayacağımız kitaplığımızla nice güzel, yüreği temiz, hayalleri yere göğe sığmayan çocuklar yararlanacak ve onlardan sonra yine çocuklar yararlanacak. Bilemeyiz bağışladığımız kitaplardan yararlanacak çocuklar geleceğe doktor, avukat, öğretmen vb. nice güzel insan bırakacak 40 yıl yaşadığımızı tahmin ederek ama 150 - 200 yıl yaşayacağımızı bilmeyerek.

Ülkenin en kalabalık belki en işlek caddesinden geçerken iğne atsan yere düşmez dedirtecek halde olan bir zamanda, herkesin herkese çarptığı ama kimsenin kimseden bihaber olduğu bir anda en kenarda kalabalığın içerisindeki yalnızlığa sitem edercesine bıkkınlık içinde olan 23 ' ündeki gencecik, pırıl pırıl gözlerle anlamsız insan kalabalığına bakan kızın omzuna sıcak ve bir o kadar da sohbet dolu dokunuşumuz ve onunla; ' Bir kahvenin 40 yıl hatırı var. 'lafının üzerine' Bir çift lafın geleceğe; her ilkbaharda yeniden, rengarenk düşüncelerle umut aşılayıp tertemiz düşünceler bırakabilecek bir genç kız bırakma ümidiyle bir çift lafın belini kıracağız. ' ve bu ümitle hayatımızı manevi anlamda 200 yıl uzatabileceğiz, adımızı nesilden nesile taşıyacağız.

Hayatın bize sunulmuş, sunulacak ve sunulabilecek en güzel armağan olduğunu bilerek, bunun bilincinde olarak anlamlandırmalıyız yarısı 35 olan yaşımızı. Hayatın tüm karamsarlığı arasındaki ufacık umuttan; 'seven, sevebilen, umutlu, heyecanlı, kardeşçe yaşayabilecek duygulara sahip ' bir nesil bırakabiliriz bize bahşedilen bu ömürde.  Su gibi akıp giden bu hayatımız da, su misali tertemiz nesil yetiştirebileceğimizi bilmeliyiz.

Rakamların önemli olmadığını bilmeliyiz. Bilmeliyiz ki önemli olan çok yaşamak değildir, önemli olan güzel yaşamaktır, güzel anılar bırakmaktır. Anlamlı mesajlar, örnek olacak davranışlar, güzel eserler inşa etmektir.

 Bu hayatın anlamını sadece değerlendirebilenlerin hissedeceğini bilmeliyiz. Bu hayatın bizim bu dünyaya gelişimizle başlamadığını ve yine bizim bu dünyadan gidişimizle son bulmayacağını bilmeliyiz, bu bilinçte olmalıyız.

Bizden sonrakilerin bizden esinlenerek yaşamaya çalışacaklarını, bizi kendilerine bir rehber edinmeye çalışacaklarını bilmeliyiz ve ona göre bu hayata; her ilkbaharda yeniden, taptaze renklerle, içimizi yumuşatacak kokuyla, yüreğimizi ferahlatacak güzellikte çiçekleri andıracak nesiller bırakabilmek ümidiyle yaşamalıyız.

VESSELAM…

Yazarın Diğer Yazıları