Emine Aktaş

Hatıralarımızdasın

Emine Aktaş

Günler öncesinden yaşadığımız bayram heyecanımız hala yüreğimizin bir köşesinde. Üzeri tozlanmış, unutulabilmenin verdiği endişeyle biraz kırgın, biraz hissizleşmiş. Biliyoruz ki neşemize neşe katacak olan, büyük bir hasretle özlemini çektiğimiz sevdiklerimizin gelişiyle, birlik ve beraberliğin en tatlı halini, yaptığımız tatlılarla birlikte yaşarken kırgın ve sessiz hale bürünen bayramlarımız canlanacaktır.

 

Bayramdan günler öncesinden başlardı mahalle arkadaşlarıyla bayram günü giyeceğimiz kıyafetin, yapacağımız saç şeklimizin muhabbeti. Günler öncesinden başlardı şeker toplamak için hangi mahalleden başlayacağımızın muhabbeti. Mahalle aralarına kurulan bayram pazarına gitmek için annemizin eteklerine yapıştığımız günler dün gibi aklımızda. Beğendiğimiz kıyafeti daha uygun fiyata almak için bayramdan önceki son günün sıkı fiyat pazarlığı gözlerimizin önünde.

 

Bayramların simgesi olan ve bayram gecesi yapılan tatlılardan, annelerimizin o tatlı telaşı halinde annemize sorular sorup annemizi meşgul edişlerimizin arasında telaşlı ama sevgi dolu, huzur kokan sesiyle "Çekil ayak altından!" deyişini anımsadık birden. Yapılacak olan baklavanın malzemesinden kaçırdığımız ve hala tadı damağımızda olan şekerli ceviz parçacıklarını özledik. Annelerimiz bu telaşı yaşarken bayram sabahına hazırlığımızı ihmal etmeyişimiz aklımıza geldi birden. Erkenden uyanmak için duşumuzu almış, yataklarımıza geçmiş ve en önemlisi aldığımız yeni kıyafetlerimizi giyince mutluluğumuza kimsenin "Ad" koyamayacağı, bayram giysilerimizi kimimizin dolaba asmış olduğunu, kimimizin yanımızdan ayırmadan yatağımızın yanına bırakmış olduğunu ve kimimizin sanki daha güvende olacakmışçasına yastığının altına koyduğumuzu hatırladık. Sabah erken uyanmak için heyecandan bir türlü gelmeyen uykumuzun gelmesi yada sırf uyuyoruz havasını vermek için gözlerimizi sıkı sıkıya kapatmanın mutluluğunu yaşarken o heyecanla sabahın erken saatinde uyanmış olduğumuzu hatırladık.

 

Uyandığımızda babalarımızın, ağabeylerimizin bayram namazına gitmiş gelmek üzere olduklarını hatırladık. Annelerimizin evi ufaktan ufaktan toplamış olduğunu anımsadık. Öyle bir heyecan yaşıyoruz ki her zamanki evimizin daha bir huzurla dolduğunu hatırladık. Her zamanki kahvaltılıkların daha bir envaiçeşitlere bürünmüş olduğunu anımsadık.

 

Baba ve ağabeylerimizin namazdan gelene kadar yeni almış olduğumuz kıyafetlerimizi büyük bir heyecanla giymeyi ve aynanın karşısına geçip yakışmış olduğuna çok emin bir şekilde kapıdan gelen babamızın elini öpüp ağabeylerimize sarıldığımız günler aklımızda yer edindi birden. Ailecek kahvaltı yapıp konu komşuya, akrabaya gidişimiz. Her gittiğimiz evde büyüklerimizin elini öpüp, şekerlerimizi çantalarımıza atışımız, şeker toplamak için ev ev dolaşmaya çıkışımızı ve yolların çocukların kuş cıvıltısını anımsatan seslerinin coşkusuyla dolduğunu, yoldaki çocukların birbirinden habersiz ama aynı heyecanı aynı duyguyu yaşadıkları için yeryüzünün bir günlüğüne bile olsa en güzel gününü yaşadığını hatırladık.

 

Vaktin ne çabuk geçmiş olduğunu tahmin etmezken, daha gezebilecek, şeker toplayabilecek, çocukluğun o tükenmek bilmeyen enerjisinin, bayramın getirdiği neşeyle saatin ilerleyişini hmeyişimizi hatırladık. Topladığımız şekerleri evdekilere göstermek şekerleri saymak için eve gitmenin yolunu tuttuğumuzu, eve giderken kapıda her zaman bizi tüm sevgisiyle karşılayan annemizin yine kendi sevgisinden, şefkatinden, merhametinden hiçbir şey kaybetmeyerek aksine bir başka sevgiyle karşılayışını hatırladık. Eve geçtiğimizde, toplamış olduğumuz şekerlerin verdiği heyecanla dışarıdan geldiğimizi unutarak ellerimizi yıkamadan boşaltmış olduğumuz şekerleri saymaya başladığımızı 1,2,3,4 ….. 77,78,79 …. derken normalde o kadar gezemeyeceğimizi bildiğimiz halde bayramın verdiği heyecanla ne kadar gezmiş olduğumuzu düşünerek uykuya dalmış olduğumuzu hatırladık.

 

O günlerin ne güzel günler olduğunu o günleri hep yaşayacakmışız gibi her gelen bayramı aynı heyecan ile bekleyişimizi umut ederek bekliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları