Dr. Muhammet Veysel Zortul

Ne Zaman Ölsek?

Dr. Muhammet Veysel Zortul

Soğuk bir sözcüktür ölüm. Kimse mecbur kalmadıkça telaffuz dahi etmek istemez. Ancak hayat ne kadar gerçekse ölüm de o kadar gerçektir dostlarım. Zaten ölüm olduğu için hayat vardır. Ölümün olmadığı yerde hayattan bahsedilemez.

Bazı zamanlar, nasıl tatillerin bir mevsimi nasıl aşkın bir mevsimi varsa ölümün de bir mevsimi olsaydı diye düşünürüm. Kendi adıma söyleyeyim; kışın ölmek istemem mesela. Yanlış anlamayın; kendimden ziyade cenazeye gelecekleri düşünürüm ve içlerinden birinin:“Rahmetli de ölecek günü bulmuş.” demesinden korkarım.

Allah’tan gelen her şey güzeldir dostlarım, ölüm bile. Fakat bir seçim şansım olsaydı ilkbaharda ölmek isterdim ben. Düşünsenize; şöyle sabaha doğru hafiften bir yağmur yağmış, hava ne soğuk ne de sıcak, insanlar enerjik... Sonracığıma mezarlıkta güller açmış, çimenler yeşermiş ve tüm tabiat bir güzel uyanmış. Onca uyanığın arasında bir ölüm, göze batmasa gerek…

**

İnsanlar Neden Mutsuzlar?

Bir genelleme yapmak istemem dostlarım fakat etrafımdaki insanların çoğunun mutsuz olduklarını gözlemliyorum. Bu mutsuzluk çocuklara dahi sirayet etmiş, onlar da hiç mutlu değiller. İyi de neden?

   Bir kere şükür yönümüz zayıf dostlarım. Hep daha fazlasını istiyoruz. Mesela bir yerde çalışıyoruz; o işin tadını çıkarmak dururken müdür olayım,  genel müdür olayım, bir üste çıkayım diye hesaplara başlıyoruz hemen. E, insanoğlu bu; istek ve arzuları bitmiyor ki…

Eğer siz de mutsuzlar taifesinden iseniz şöyle yapabilirsiniz dostlarım; geçmiş zaten geçmiş, gelecek ise daha gelmemiş. O halde anın tadını çıkarmaya bakın. Hangi mesleği yapıyorsanız onu en güzel şekilde yapmaya gayret edin. İyi bir eş iyi bir baba iyi bir anne ve iyi bir vatandaş olmaya çalışın. İstek ve arzularınızı minimize ettikçe mutluluğunuzun arttığını göreceksiniz. Deneyin isterseniz…

**

Hayat Ne Zaman Çekilmez Olur?

Bazen yaşadığımız hastalıklar, fakirlikler, yokluklar ve bunlar gibi daha bir sürü şey hayatımızı çekilmez hale getirebilir. Ancak bazen de her şeyin rayında gitmesi hayatımızı çekilmez hale getirir, getirebilir.

 İnsanoğlunun yaşadığı sürece bir sürü hedefleri olur. Hep bir şeyleri başarmak ister insan. Fakat bir düşünsenize her şeyimiz tamam olmuşher şey tıkırında. Böyle bir durumda insan önce heyecanını sonra da yaşama sevincini kaybeder.

Gelinen nokta, bir tür hastalıktır artık. Günümüzde bu hastalık daha çok ünlülerde görülüyorsa da siz de kendinize dikkat edin sevgili dostlarım, ne olur ne olmaz…

**

En Güçlü İnsan Kimdir?

Güçlü insan denince ilk akla gelen Zaloğlu Rüstem oluyor. Firdevsi’ninŞehnamesi’ne göre, daha anne karnındayken bile o rahme sığmayan ve ancak karın yarılarak çıkarılabilen biridir Zaloğlu Rüstem.

Yine Osmanlı Padişahlarından IV. Murat, güç ve kuvvetiyle nam salmıştır. Tarihçiler onun attığı okun, silahla atılan mermiyi geçtiğini iddia ederler.

Bu örnekler çoğaltılabilir lakin en güçlü insan denince benim aklıma seven insanlar geliyor. Çünkü seven insan asla pes etmez, engel tanımaz, korkmaz ve sevdiği için her şeyi göze alır.

Örneğin vatanı uğruna ölenlere bakalım. Onlargüç ve kuvvetten ziyade sevgileriyle ön plana çıkarlar. Ancak seven insan, sevdiği uğruna ölebilir…

**

Bilmekle Anlamak Aynı Şey midir?

Bilmek ve anlamak yakın sözcükler olsa da farklıdır dostlarım. Dilerseniz bir örnekle açıklayalım. Havanın soğuk olduğu bir sabah, arabamızla gidiyoruz. Işıklara gelince durduk. Gözümüze bir çocuk ilişti.Yalın ayak, elbiseleri yırtık, üşüyor ve titreyen elleriyle mendil satmaya çalışıyor.

O yavrucağın orada olmaması gerektiğini elbette biliriz fakat anlar mıyız?.. Maalesef anlamayız dostlarım. Anlasaydık; o çocuklar oralarda olmazlardı zaten…

Yazarın Diğer Yazıları