Dr. Muhammet Veysel Zortul

Merhaba

Dr. Muhammet Veysel Zortul

Öncelikle selam eder, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden hasretle öperim. Nasılsınız, iyi misiniz? Yav benimki de soru işte! Van'da yaşayıp da iyi olmamak mümkün müdür hiç??? Havalar nasıl iyi midir? Yazlar sıcak ve kurak kışlar son derece soğuk ve karlı mı yine? Yoksa Vangölünde…

İşte sevgili okurlar tam böyle bir girişle ilk yazımı kaleme alıyordum ki editörümüz 'Kendinden bir parça bahset, adettendir' deyince emir demiri keser fetvasınca (sözü gereğince)  konuyu değiştirip aşağıdaki satırları yazmaya mecbur kaldım. Yoksa kendimi anlatmaktan hiç hazzetmem bilesiniz.

Bendeniz Van'ın Erciş ilçesinde doğmuşum. Bundan sonrasını hatırlıyorum. İlkokulu Erciş'te, ortaokul ve liseyi Van Atatürk Lisesi'nde tamamladım. KTÜ Tarih Öğretmenliğini kazanınca çok sevdiğim Van'dan ayrılmak zorunda kaldım. Dört yıl Karadeniz'de kaldıktan sonra hasretiyle tutuştuğum, Türkiye'nin bir numaralı şehri güzel Van'a dönecektim ama babam tutturmaz mı 'Akademik kariyer yap!' diye. Ne işe yarayacaksa? Lakin Babaya 'öf!' bile denilmez ya; Çaresiz İstanbul'un yolunu tuttum. Niye İstanbul? Bir gece rüyamda İstanbul'a gittiğimi gördüm. Din hocamız 'Rüya ile amel edilmez.' Derdi ama ben 'Amel etsem ne olur?' Diye merak edip İstanbul'un yolunu tuttum. İyi mi oldu kötü mü bilmiyorum ama İstanbul Üniversitesi'nde önce Ortaçağ tarihi üzerine yüksek lisans, sonra yakınçağ üzerine doktora tezimi tamamladım. Bu çalışmaların hemen akabinde kitap çalışmalarına başladım ve önce bir akademik çalışma olan "Son Serasker" kitabımı yayınladım. Baktım ki akademik kitabı pek okuyan yok hemen "Sürgün Aşk" romanımı yayınladım. Konu aşk olunca kitap öyle ilgi gördü ki ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. Yine de söyleyeyim: İnanın şimdi bir dışarı çıkıp şöyle gönül rahatlığıyla bir gezemiyorum. İmza isteyenler, fotoğraf çektirmeye çalışanlar, film teklifleri ve daha neler neler ki her şeyi buraya derc etmekten imtina ediyorum. Şimdilerde ise 'Van Atatürk Lisesi' ve 'II. Abdülhamit Devrini' konu alan "Kabadayı" adlı romanımı yazmaktayım. 'Hem II. Abdülhamit hem de Van Atatürk Lisesi, ne alaka?' diye aklınıza geliyor olabilir. Evet, ben de farkındayım ki; biraz garip bir kitap oldu. Yakınlarda kaybettiğimiz efsane müdürümüz Servet Aydınoğlu'na ithaf edilecek kitabımız bir aksilik olmazsa birkaç ay içinde raflardaki yerini alacak. Umarım çok satmaz da ben de biraz rahat ederim.

 Şu ilave ile bitireyim. Lise yıllarımdan itibaren yazın hayatına ilgili olduğumdan çeşitli dergilerde ve gazetelerde birçok makale ve şiir kaleme aldım. Ama inanın hep memleketimin saygın, özgür ve tarafsız gazetesinde yazmak gönlümün bir köşesinde hep vardı. Yıllarca bekledim ama bir çağıran da olmadı. Tam ümidimi kaybetmek üzereydim ki bir rüya gördüm… Şaka! Şaka! Bir süre önce tanıştığımız İkram Bey'e bu arzumu iletim.  Teklifimi değerlendirdikten bir süre sonra köşe yazarlığı serüvenim bu yazımla başlamış oldu. İnanın siz Vanlı kardeşlerimle her hafta bir araya gelecek olmanın inanılmaz heyecanını yaşıyorum.

Allaha emanet olun. Görüşmek üzere. Vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları