Dr. Muhammet Veysel Zortul

Dünyada Van ahirette iman

Dr. Muhammet Veysel Zortul

Cennet cennet dedikleri

Birkaç köşkle birkaç huri

İsteyene ver onları

Bana seni gerek seni…

  Böyle damdan düşer gibi Yunus'un mısralarıyla yazıma başlamama pek bir anlam veremeyen sevgili okuyucularım. Merak buyurmayınız. Şimdi tafsilatına geçiyorum.

Efendim; geçenlerde yolum bir zamanların tulumbacılar kahvehanesi olmakla nam salmış Beyoğlu'ndaki Firuzağa Kahvehanesine düşmüştü ki sizden iyi olmasın birkaç dostla oturup uzun uzadıya hasbihal ettik. Laf dönüp dolaşıp ahiret hayatına gelince içimizden biri, yüce kitabımızın cennet mevzuuna niçin yeterince yer ayırmadığını sordu. Doğrusu bunun böyle olup olmadığını ben şahsen bilmiyorum ve ulemanın alanına giren bu konuda da ahkâm kesmek istemem. Ancak o dakikada aklıma Ahmet Haşim'in 'Bize Göre' kitabındaki bir cümle gelmişti. Haşim; bir yazar ya da şair için güneşli bir havanın hiç de eğlenceli olmayacağını söylüyordu. Ona göre, güneş her şeyi ayan beyan ortaya çıkardığından hayale kapıları kapatıyordu. Belki Kur'an-ı Kerim de tafsilata girmeyerek cenneti hepimizin hayaline havale ediyor. Belki de cennet, idrakleri aciz bırakacak kadar güzel bir yerdir. Hani 'Anlatılmaz, yaşanır' denir ya. İşte öyle bir yerdir.

Herkes bu konu üzerinde bir şeyler söylerken ben de Yunus'un 'Cennet cennet dedikleri…' dizelerini hatırlatıp cennetin müminler için bir ödül olduğunu ancak bir gaye olmadığını naçizane ifade etmeye çalıştım. Gerçek müminlerin, cennete girmek için değil sırf Allah rızası için ibadet ettiklerini ve gayeleri bu olduğu için de cenneti pek merak etmediklerini söyledim. Yine de dostumuz, ısrarla cennetin nasıl bir yer olduğunu çok merak ettiğini söyleyince gayri ihtiyari

'Her halde Van gibi bir yerdir!' dedim. Daha önce Van'a hiç yolu düşmemiş bu dostumun şaşkın bakışları arasında da şöyle devam ettim:

"Her halde cennetin gölleri,Van Gölü gibi berrak ve turkuaz renklidir. Köşklerinin altından akan ırmaklar,Bend-i Mahi gibi pırıl pırıldır. Etrafa saçılan inciler, bizim Van Balığı'nın pulları gibi parlak mı parlaktır. Şelaleleri,Muradiye Şelalesi gibi gürül gürül ve de huzur vericidir. Hurileri,Tamara gibi güzelken, Gılmanları da Tamara'nın Aşığı gibi içtendir. Ve yine konakları,Van Kalesi gibi görkemli, yemekleri ise Van Kahvaltısı gibi nefistir…" Kısa kestiğime bakmayın sevgili okurlarım. Daha bir sürü şey sayıp anlattıkça anlattım.

Bardaklarımızdan son yudumlarımızı alıp kalkıyorken bu candan dostlarım, Van'ı çok merak ettiklerini ve bu yılın Ağustos ayında ziyaret etmeye niyetlendiklerini söylediler. Onlara 'Dünyada Van Ahrette İman!' atasözümüzü hatırlatıp geç bile kaldıklarını ve hemen bir bilet ayarlayarak gitmeleri tavsiyesinde bulundum.

Artık sıra sizde sevgili hemşehrilerim;

Gelecek olan ziyaretçilerimizi bir güzel ağırlayıp yüzümü kara çıkarmayasınız. Müsaadenizle yazımızı şununla bitirelim.Elbette cennet, dünyadaki hiçbir yerle kıyaslanamayacak kadar güzel ve de anlatılmazdır. Ancak yine de bir yer için 'Cennetten bir köşe' tabirini kullanacak isek her halde o yer güzel şehrimiz VAN olmalıdır.

Esen kalınız…

Yazarın Diğer Yazıları