Dr. Muhammet Veysel Zortul

Aşkla Savaşmak

Dr. Muhammet Veysel Zortul

II. Bayezid Devri/1499

Durgundu Barak Reis. En sevdiği levendi Mehmet, ondan da durgundu. Her ikisi de Mora'nın güneybatı ucundaki Gallo Burnu açıklarındaki Venedik Donanmasına bakıyorlardı. Barak Reis derin bir nefes aldı ve sırf bir konuşma açmak için

-"Tüm dünya ile başa çıktık ama şu Venedik'le bir türlü başa çıkamadık." Dedi. Gülümsedi Mehmet.

-"Onlarla başa çıkmak kolay be Reis! Lakin şu aşk derdi ile başa çıkmak zor! Kaç zamandır bir Rum kızına vurgunum ancak babası Nuh diyor Peygamber demiyor!" Şaşırmıştı Barak Reis. Onu açıp konuşturmak isterken bu kadar erken döküleceğini hesaba katmamıştı. Ciddi bir tavra bürünerek bir teklifi olduğunu söyledi ve devam etti:

-"O halde şu sevdan ile nasıl başa çıkacağını ben anlatacağım; Venedik belasını da sana havale ediyorum, anlaştık mı?"

-"Anlaştık reis."

-"Şimdi dinle evlat! Müptela olduğunu iddia ettiğin aşk, iki türlüdür aslında. Biri ilahi diğeri ise mecazidir. İlahi aşk, Yaratıcıya olan aşktır ve aslolan aşk da budur. Yalnız maksadım mecazi aşkı küçümsemek değil. Mecazi aşkı bilmeyen, ilahi aşka eremez zaten. Mecazi bile olsa aşka düşünce önce yaralanacak sonra yanmaya başlayacaksın. Belki çok canın yanacak fakat çok geçmeden bedeninin daha doğrusu bedenini de taşıyan ve aslında özün olan ruhunun bu yanmaya intibak ettiğini göreceksin. Derken intibak eden ruhun ve ona uyum sağlayan bedenin, yandıkça yanacak ve ilginç bir şekilde bu yanmaları kâfi görmeyip daha çok yanmak isteyeceksin."

"Yanmayı istemek mi? Emin misin Reis?"

"Evet, Mehmed'im. Çünkü her yanmanın beraberinde ham taraflarını götürdüğünü ve seni biraz daha pişirip kıvama erdirdiğini göreceksin. Tam bu noktada, her gün aynada gördüğün aksinden başka bir aksin, daha doğrusu benliğinden öte bir benliğinin olduğunu fark edeceksin. Bunu fark ettiğin anda bir de bakacaksın ki maşukun(sevdiğin) tıpkı kelebekler gibi etrafında pervane olmuş. Ama o aşamaya geldiğinde yani vuslata erdiğinde, bu vuslatın sana yetmediğini daha doğrusu gerçek vuslatın bu olmadığını anlayacak ve bu fasıladan itibaren asıl açlığı daha doğrusu asıl aşkı hissedecek ve bulmak için yeniden yollara düşeceksin. Sözün özü; 'Bu yol uzundur, menzili çoktur, derin sular var…' Eğer pes edecekse bir insan hiç çıkmamalı bu yola. Şayet çıktı ise ne kadar sıkıntı çekerse çeksin taş basmalı yüreğine. Hatta gerekirse bir taş değil iki taş basmalı. Basmalı ki; ihtişamını taşlarından alan şu Mora Kalesi gibi güçlü olsun aşkı ve öylesine sevdalar gibi değil ölesiye sevdalara denk ilânihaye sürüp gitsin."

"Bağrıma bastığım taşların sayısını ben bile unuttum Reis!"

"O halde şöyle anlatayım evlat! Ben ilahi aşk dışındaki aşkların yalan olduğuna inanıyorum. Mecazi aşkta mutluluğu arayanların bulamayacağını, bulamadıkça da en hayati uzuvları yaralanıp avlanamayan yırtıcı hayvanların, çaresizlikten kudurması gibi kudurup dengesizleşeceğini düşünüyorum. Yani; insan kavuşamayınca duyguları nefrete inkılap ediyor, kavuşunca da tükenip sıradanlaşıyor. Büyük sevdalara dilbeste olan gönlü, kavuşup bir süre eğlendiği küçük nehirleri sıkılarak geride bırakıyor, sonrasında ise yüzdüğü nehirlerin hatta tüm denizlerin membaı olan nihayetsiz okyanusa yani Yaratıcısına doğru yelken açıyor."

"Belki haklısın Reis ancak okyanusa yelken açabilmem için önce küçük nehrime ermem gerekmiyor mu?"

"Evet. İnşallah tez zamanda kavuşursun küçük nehrine. Hadi şimdi sen anlat bakalım! Nasıl aşacağız şu Venedik engelini?"

"Ben ne anlatayım Reis? Sen zaten cevabı verdin ya! Biz de tıpkı ilahi aşk da olduğu gibi nehirde demirlemeyi bırakıp okyanusa açılacağız."

" Yani düşman donanmasına dalacağız! İyi de onca gemi ile nasıl başa çıkarız?"

"Her şeyi biz mi düşüneceğiz Reis? Biz dalalım dagerisini onlar düşünsün!"

  O gün Barak Reis'in gemisi,200 parçalık dev Venedik donanmasının arasına dalar ve içindeki mühimmat ile kendini havaya uçurur. Barak Reis ve 500 levendi ölürken Venedik, onlarca gemisinin infilak etmesiyle şaşkına döner. Psikolojik üstünlüğü ele geçiren Osmanlı Devleti, tarihe Sapienza Savaşı diye geçecek olan bu savaşta Venedik'i perişan eder ve denizlerde de etkili bir güç haline gelir. Mehmet'in küçük nehrine kavuşması ise öte tarafa kalır…

Yazarın Diğer Yazıları