Dr. Mine Kılavuz Ongün

Kısa Kısa

Dr. Mine Kılavuz Ongün

YENİ DÖNEM BAŞLARKEN

Okullar tatil olduğunda, biraz olsun rahatlayan trafik, önümüzdeki günlerde atağa kalkacak. .Yeni eğitim döneminin başlamasıyla okul servislerinin aktif hale gelmesi, toplu taşımadaki yoğunluklar yine kendisini göstereceğe benziyor. Tatil dönüşleri, okul hazırlıkları, alışverişler günlük hayatın yoğunluğunu artırmaya başladı bile.

Yeni dönem, sadece eğitim öğretimde değil, buna paralel olarak birçok alanlarda söz konusu olur. Yeni tayinler, iş değişiklikleri, ikamet değiştirme, izin günleri hep buna göre ayarlanır. Anlaşılıyor ki eğitim öğretim sadece akademik anlamda değil, sosyal alanda da çok güçlü bir silah.

 

BAZI YANLIŞ DOĞRULAR:

Bildiğimizi sandığımız doğruları sorgulamak gerekiyor bazen. Mesela et, yumurta, tereyağı zararlı mıdır? Hastalıklarda diyetle alınan kolesterol mü, yoksa genetik olarak kolesterol yüksekliği mi rol oynar? Bir araştırma sonucu der ki, diyetteki kolesterolün kan kolesterolüne etkisi oldukça az. Diyetteki yağ miktarını azaltalım derken yerine karbonhidratı koymak, obezite başta olmak üzere, Diyabet gibi birçok hastalığı da beraberinde getiriyor. Açlık bastırmak için karbonhidratları tüketmek demek, 2 saat sonra daha güçlü bir şekilde açlık hissi ve kilo kontrolünün zorlaşması demektir.

Yeme içme davranışları kalp sağlığı üzerine ne kadar etkili değil mi? Oysa besinlere kolay ve hızlı ulaştığımız günümüzde bu durum bir tezat gibi gelse de, fabrikasyon besinlere yöneliş ve tabi ki beraberindeki stres, hareketsiz yaşam gibi faktörler, birçok hastalığın görülme riskini artırmakta.

YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ

Endüstrileşme, beraberinde gün ışığından daha az yararlanmayı getirdi. Suni ışık kullanımı ise arttı. Böylece eskinin aksine insanlar akşam saatlerinde daha çok vakit geçirir oldular. Geç saatlerde yemek yiyen, daha uzun süre televizyon seyreden ve bu sırada da bir şeyler atıştıran bir nesil oluştu. Tabi bu düzen, beraberinde yiyeceklerin oluşturduğu zararlı etkilerin artmasına da neden oldu. Araştırma sonuçları da bunu desteklemekte. Gece nöbetli çalışan kişilerde Kardiovasküler Hastalık riskleri artıyor maalesef. Bu alanlarda yapılan çok sayıda araştırma gösteriyor ki, yaşam tarzı değişikliği ile(doğru beslenme, sigara, spor, stresle baş etme, kilo kontrolü, uyku düzeni vs)  ilgili faktörlere dikkat ederek, risk faktörleri önemli ölçüde azaltılabilir. Modern tıbbın imkânları ile birlikte insan ömrü uzamış, bu da beraberinde ileri yaşlarda görülen bazı hastalıkların görülme sıklığını artırmıştır. Bu hastalıkların bazıları önlenmesi mümkün olmazken, bir kısmı da küçük bazı tedbirlerle engellenebilmektedir. Yani hayatımızın kontrolünü elimize alarak, yaşam tarzı değişikliği ile birçok hastalıktan korunmak veya etkilerini azaltmak mümkündür.

SEYAHATLER SEYEHATLER

Ulaşım kolaylığı arttıkça, tedbil-i mekân ferahlığını tatmak isteyenler artık yılın her ayında şehir değişikliği, seyehatler yapar oldular. Bu seyahatler sadece yaz aylarına sıkışmamakla beraber, günlük hayatın döngüsüne daha uygun olduğu için özellikle yaz ayları tercih edilmekte. Bayramların yaz aylarına denk gelmesi bu hareketliliği artırmaktadır.

Yaşadığınız şehirden başka bir yere gitmeyi, bir kahve molasına benzetiyorum. Kısa, bazen şekerli, bazen şekersiz, ama hep motivasyon sağlayıcı.

Eğer seyehatiniz sonunda günlük rutininize dönmek sizi üzüyorsa sanırım yeterli doyumu alamamış olmalısınız. Enerjisi yükselmiş olarak dönenlerdenseniz, uygun ve doğru bir seyahat olmuş. İyi de olsa kötü de olsa bu gezilerin tek bir ortak yanı var: Alıştığınıza dönmek güzel ve kolay gelir çoğu zaman.

 

VAN’DA NEDEN OLMASIN

Van dışında yaşayanların veya gezmeye gidenlerin sıkça kullandığı bir serzeniştir bu:”Van’da neden olmasın”. Hatta lafa gelince mangalda kül bırakılmaz bazen. Ben bunu biraz yurt dışında yaşayan, belli dönemlerde ülkesine gelenlerin orada gördüklerini buraya uyarlamalarına benzetiyorum. Mesleğim dolayısıyla en sık rastladığım da, sağlık alanındaki benzetmeleridir. Oysa ülkelerin uygulamaları birbirinden farklıdır, topluma uyarlanılabilirlik önemlidir, yani bu farklılık olmak zorundadır. Her şey, her yerde ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda uygulama alanı bulamayabilir. Bunu beklemek veya dillendirmek ukalalıktan öteye geçmez çoğu zaman.

 

Fakat öyle şeyler de vardır ki, o coğrafyada hazır bekleyen imkân zaten mevcuttur, tek bir kıvılcım beklemektedir. Bu doğal güzellikler karşısında hayal gücü hemen harekete geçiverir ve neden Van’da da olmasın dersiniz. Teknik ve ekonomik oluru düşünmeden. Şehrinde  olmayanları, yapay alanlar (şelale, gölet, plaj vs) şeklinde halka sunan yaratıcı   çalışmaları takdirle izlerken görüyoruz ki, Van’ın yeni şeyler  yaratılmasının yanı sıra, sahip olduğu zenginliğin değerlendirilmesine de ihtiyacı var. Sevindiricidir ki, Su sporları, kayak, tekne turizmi yapıla gelmekte.

Van’ın güzel bir üniversitesi var. Gölün kıyısında, büyük bir alana kurulu, Edremit ‘in karşı yakasında. . Ülkenin üç bir yanı denizlerle çevrili olmasına rağmen, denize kıyısı olan kaç üniversite var ki… İşte gölün sağlayabileceği imkânlardan sadece biri diyor hayal gücü: Üniversiteden Edremit’e deniz ulaşımını sağlayacak vapurlar. Sefer saatleri belli, İki yaka arasında vızır vızır işler vaziyette. Ekonomi canlanmış, sosyal hareketlilik artmıştır, öğrenciler daha bir mutludur, Van üniversite sınavlarında daha çok tercih edilen şehirlerarasındadır. Edremit’te oturan öğrencimiz vapurda çayını içip çöreğiyle kahvaltısını yaparak okuluna gitmektedir. Edremit’e gezmeye gelen turistler, bir de üniversiteye uğrayıp Van Kedilerini görelim derler. Yurtlarda kalan öğrenciler hafta sonları kahvaltı yapmak, köfte –ekmek yemek veya Edremit’teki kütüphaneye de uğramak için vapura binmektedirler.

 

İyi, güzel de, vapurun yakıtları gölü kirletirse ne olacak? Zaten buna sebep olan yeterince faktör varken bu da nereden çıktı değil mi? Hayal bu ya, arıtma tesisleri de geliştirilmiş bir halde. Hem bu hayalin içinde, teknik detaylarla ilgili çalışan uzmanlarımız bile var. Herşey hayal etmekle başlamıyor mu? Neden olmasın.

BEYİN TEMBELLİĞİ SEVER

Evet, insan beyni kolayı seçer, tembellikten hoşlanır. Fakat tüm organlar gibi, tembelliğin getirdiği olumsuz etkilerden de nasibini alır. Önüne sunulan alternatiflerden en kestirme ve kolay olanı seçer, karşılaştığı sorunun çözümüne bu şekilde ulaşmayı tercih eder. Bu yaptığınız işte de böyledir, yediğiniz yemekte de, seçtiğiniz ve yaşadığınız hayatta da. Çok acıktığımızda çabuk doygunluk sağlayan karbonhidratlar, beynin kolay seçimleridir mesela. “En  yakın yol bildiğin yoldur”  diyerek  kullandığımız yollar,günlük hayatta bize sorun çıkarmayacak tüm seçimler gibi.Buraya kadar tamam.Asıl sorun,beyni ara sıra şaşırtmadığımız zaman başlıyor.Her gün aynı şeyleri yapıp,araya farklı bir şey katmadığımız,aynı yolu kullandığımız,aynı şeyleri yediğimiz  veya aynı ortamlara gittiğimiz zaman  başlıyor..Bütün bunlara ek olarak bir de dijital tembellik var ki,günümüzde işlerimizi kolaylaştırırken,beyni hazıra alıştırıp,tembelliğe iten. Bütün bunlar bile, İleri yaşları beklemeden görülen zihinsel durgunluk ve unutkanlıkların sebeplerini açıklayabiliyor.

 

İşte bu noktada kişisel gelişimcilerin önerileri, beyni etkili kullanma yöntemleri devreye giriyor.

 

Sağlık ve huzurla kalın.

Yazarın Diğer Yazıları