Ümran Öztürk

O Bir Çınardı

Ümran Öztürk

“Sizi bilemem, ben karıncaları çok seviyorum. 

Önce çok çalışkanlar... Yaşamlarını öylesine disipline etmişler ki, bir yaz mevsimi boyunca hiç kavga/gürültü yapmadan bir yerlere giderler, oradan ağızlarına aldıkları yiyecekleri yuvalarına taşır dururlar.

Hiç durmazlar.

Ben karıncaların birbirleriyle kavga ettiğini hiç görmedim. 

Hiç bir karınca, bir başka karınca yuvasına girip buradan bir şey aşırmayı/çalmayı düşünmüyor.

Nereden mi biliyorum bunları? Yaşam deneyimimden ve karıncalarla olan yakınlığımdan” demişti bir yazısında usta gazeteci Hikmet Aksoy.

Nazan Bekiroğlu da karıncalara olan sempatisinden ve onlar gibi çalışkan, disiplinli ve barışçıl olmasından dolayı olsa gerek "Karınca İzleri" adını verdiği kitabında Hikmet Aksoy’u anlatmıştı.

Nazan Bekiroğlu  “Karınca İzleri” adlı kitabında sadece Hikmet Aksoy’un ve bir dönem basın tarihinin değil Türkiye’nin de yakın tarihini anlatan bir kitap olarak bize ışık tutuyor.

Benim de yolum 2017’nin Ekim ayında Van’da kendisiyle kesişti. Hoş sohbeti, engin bilgileriyle önerilerini can kulağıyla dinledim. Gazeteciliğe muhabirlikle başladığı yılları anlatırken “Sabahın beşinde işe gidip gecenin yarısında eve döndüğüm için çocuklarımı çok göremiyordum. Zira ben giderken de gelirken de onlar uyuyorlardı buna çok üzülüyordum” demişti. Vansesi Gazetesi kadrosuyla birlikte bizlere armağan olarak getirmiş olduğu fındıkları yedik, çaylarımızı yudumlayıp kahvelerimizi sohbet eşliğinde içerken mesleğine ne kadar  âşık biri olduğunu anlıyorduk.

Vansesi Gazetesinin 80. yıl kutlamasından dolayı bizler Van’a davet edilmiştik. Hikmet ağabeyimizin de çok güzel bir tesadüftü ki 80. Yaş günüydü. Hem gazetemiz Vansesi’nin hem Hikmet ağabeyimizin 80. yaş gününü büyük bir kalabalıkla kutladık. Birlikte pasta kestik çok duygulandı, çok mutlu oldu defalarca İkram Beye teşekkür etti ona güzel bir sürpriz olmuştu.

O gün öğlen yemeğimizi Turan Haydaroğlu beyefendinin daveti üzerine Şeref Şahin’in lokantasına gitmek için İkram Kali, Erdal Perihan, Hikmet Aksoy’la birlikte yola koyulduk. Yürüyerek gitmeyi isteyen Hikmet Aksoy yol boyunca Van’a ne iyi etmişim de gelmişim diyerek fotoğraflar çekiyor, Erdal Bey den bilgi alıyordu. Lokantaya ulaştığımızda Turan Haydaroğlu ile birlikte Şeref Şahin amcamızı bizi bekler bulduk. Turan Haydaroğlu’nun asil ve kibar davranışı, Şeref Şahin’in geniş gönlü (orada Şeref amcanın babamın asker arkadaşı olduğunu ve sıkı dostlukları olduğunu öğreniyor babamı yad ederken göz yaşı döküyorum)Erdal Perihan’ın biran bile bizi yalnız bırakmaması, İkram Kali’nin Van hakkında sürekli bilgi vermesi, eski Van’ı anlatması ve Hikmet ağabeyimizin çektiği fotoğraflarla bu anları ölümsüzleştirme gayreti unutamadığım anılarımın arasında yerini aldı.

Ne mutlu bana ki Türk basınının değerli kalemi, gazeteci yazar, karikatürist, şair Hikmet Aksoy ile aynı gazetede uzun bir süre birlikte yazdık. Bugün duayen gazeteci Hikmet Aksoy’u anarken iyi ki tanımışım, keşke daha önce tanısaydım ve daha çok konuşma fırsatım olsaydı diyorum. Ruhun şad olsun güzel insan.

Hikmet Aksoy’un mesleki kariyeri:

Türk basınının değerli kalemi, Türkiye Gazeteciler cemiyeti Trabzon Temsilcisi, yazar, karikatürist, şair gazeteci Hikmet Aksoy İlk yazısını 1953’te Vefa dergisinde yazdı. 1959-62 arası karikatürleri Türkiye Spor, Son Havadis, Büyük Gazete, Şaka, Tef vb. dergi ve gazetelerde yayımladı. 1963-1965 yıllarında askerliğini yaptığı Simav ilçesinde Köy Raporu adlı bir gazete çıkardı.1959’dan bu yana Trabzon gazetelerinden Hizmet, Hâkimiyet, Son Haber, Türkçesi vb. gazetelerinde yayın yönetmeni ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Basın kuruluşlarından yirminin üzerinde ödül aldı. 1996’da Karadeniz Fıkraları Ajansını kurdu.

Eserleri:

Araştırma-İnceleme: Her Yönüyle Vakfıkebir (1965), Vakfıkebir İlçesi ve Çevresi (1973), Faik Ahmet Barutçu (1995), Trabzon Basını (1998), Karikatürün Trabzon Boyutu (1999).

Derleme: Made in Karadeniz - Fıkralar (1998), Kemençe Çalayim mi? (2000).

Yazarın Diğer Yazıları