Ümran Öztürk

Cumhuriyet Kadınlarına Selam Olsun

Ümran Öztürk

Kadınlar cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar olan süreçte cesaret ve azimleriyle, üretkenlikleriyle, sanatsal çalışmalarıyla, siyasal mücadeleleriyle birçok konuda liderlik yaparak bu memleketin kalkınmasında önemli roller oynamışlardır.

Kurtuluş savaşı sürecinde Şerife Bacı'lar, Kara Fatma'lar, Nene Hatunlar ve daha nicelerinin göstermiş oldukları kararlılık, inanç, cesaret ve azim hiç de küçümsenecek bir mücadele değildir. 

 Birçok kadının idolü haline gelen, kendilerini eğitime, bilime adayan Sabiha Gökçen'ler, Necla Arat'lar, Muazzez İlmiye Çığ'lar, Afet İnan'lar, Halide Edip'ler, Rafet Angın'lar, Türkan Saylan'lar hepsi birer neferdir. Geçmişte canla başla,  korkusuzca mücadele eden bu isimler bugün cumhuriyetin aydınlık yüzü olan birçok kadının idolü olmuştur.

İşte Mustafa Kemal Atatürk;  29 Ekim 1923'te Ankara'da yaktığı cumhuriyet ateşi ve beraberinde getirdiği birçok yenilikle kadına büyük bir pay vermiştir.

Birlikte omuz omuza yürümeyi isteyen Atatürk;  kadınların cesaretine, azmine, zekâsına güvenen ve onları sosyal bir varlık olarak gören bir liderdi.  Bu yüzden üretimde, siyasette, eğitimde, bilimde ve birçok alanda kadının yer alması gerektiğine inanıyordu.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyeti ilan ettikten sonra modernleşme kapsamında bir dizi yenilik getirdi. Bu yeniliğin içinde kadın yine yerini almıştı. Kadının kendine olan özgüvenini kazanması ve ona biçilen bu değeri anlaması, kavraması, toplum içindeki yerini bilmesi, toplumu şekillendiren gelecek nesilleri yetiştiren değerli bir varlık olduğuna inandığı kadın çok önemliydi Mustafa Kemal için. Kadının toplumsal alandan dışlandığı bir ortamda sosyal ve siyasal alanlarda kadınların önemli yerlere gelmeleri için çabaladı.

Mustafa Kemal Atatürk kadının toplumun bir mayası olduğunu, özünün de sevgi, şefkat, üretim, ilim olduğunu biliyordu bu yüzden modernleşme hareketinin içinde kadına yer verdi. Zira toplumda kadınının hak ettiği değeri görmesi, çağdaş uygarlık için gerekli olduğunu düşünmüştü. Türk Medeni Kanunu'nun kabul edilmesiyle Türk tarihinde kadına çeşitli haklar verilmiş oldu.

Cumhuriyetin ilanından sonra Medeni Kanunun kabulü ile kadının aile ve sosyal yapı içindeki yeri önem kazanmıştır. Zira Medeni Kanun resmi nikahla erkeğe tek kadınla evlilik hakkı verilirken sadece erkekte olan boşanma hakkını kadına da vermişti. Mal mülk konusunda kadın erkek eşitliği sağlanırken kadınlara mirastan eşit şekilde faydalanma hakkı getirdi.

1930 'da Belediye Kanunu'nun kabul edilmesiyle kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı verildi. Böylelikle kadınlar siyasal haklarını ilk kez 1930 yılındaki Belediye seçimlerinde kullandılar ve bu hakkı veren ilk Avrupa devleti olarak tarihe geçti.

1934'te Türkiye kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı verdi ve kadın bu yeniliklerin içinde Cumhuriyet Kadını olarak kendi kimliğini buldu. İş kanununda kadınların çalışma şartları belirlendi 1935 ILO sözleşmesi ile kadınların tehlikeli işlerde çalıştırılması yasaklandı.

 Kadınlar toplum içinde saygın bir yer aldılar, yücelip değer gördüler. Aynı zamanda bütün dünya kadınlarına gerek mücadeleleri, gerek sosyal statüleri, gerek zarafetleriyle ulusumuzun aydınlık yüzü oldular, dünya tarihine geçtiler.

Mustafa Kemal Atatürk'ün bu modernleşme hareketi bugün Cumhuriyet kadınının var olma sebebidir.

Bugün kendi yaşam tarzını belirleyebiliyorsa, eline kalemi alıp her konuda yazabiliyorsa, sanatını icra edebiliyorsa,  istediği okulda eğitim hayatını sürdüre biliyorsa,  bu cumhuriyetin ona verdiği hakları doğru bir şekilde kullanmasındandır. Üretimin her alanında olan kadınlar kimi imkansızlıklar içinde mücadele sonucu,  kimi kendisine sunulan imkanları iyi değerlendirip sosyal alanda ve iş hayatında önemli yerlerde söz sahibi olmuşlardır. Bundandır ki her eğitimli kadının cumhuriyete bir borcu vardır. Borcunu da cumhuriyetin değerini bilerek ona sahip çıkarak ödeyecektir. 

Yıllar önce Atatürk'ün kadına verdiği haklar büyüyerek, genişleyerek artmalı, kadının toplumdaki yeri de çağdaş cumhuriyete yakışır nitelikte olmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları