Dr. Mine Kılavuz Ongün

Van'da bayram sofraları

Dr. Mine Kılavuz Ongün

Bayramlar bir kavuşma, barışma, kucaklaşma vesilesi olduğu kadar, ağzımızın tadıdır da aynı zamanda. Yaklaştıkça bir telaş alır herkesi. Bayram alışverişi, temizlik ve en çok da yapılacak yemekler. Bayramlar özel günlerdir ve kurulacak sofralar, her günkünden biraz daha farklı ve özel olur haliyle. Bayram ziyaretine gelenler, dışarıdan gelenler, ihtiyaç sahipleri ve tabi ki ev halkını düşününce, miktar ve çeşitte olabildiğince cömert davranılır.

İster Ramazan Bayramı olsun, ister Kurban Bayramı, Van sofrasında mutlaka olan, değişmeyen şeyler vardır. Tercihe ve mevsime göre yapılan yemekler dışında, bu değişmezlerden kısaca bahsedelim:

İlk akla gelen her zaman Etli Kuru Fasulyedir.  Yanındaki pilav ona yoldaşlık ederken, Kurban kesilmişse, kavurma da başköşeye kurulmuştur. 

Adettendir, bayram tatlısız olmaz. Tatlıların şahı baklavalar bağlanır, çoğunlukla fırınlarda pişirilir fakat şerbeti bayram sabahı dökülür. Bu, tatlının taze kalması ve çıtır çıtır kıvamını kaybetmemesi içindir.

Üzüm Aşı, alışık olduğumuz aşurenin Vanlılar tarafından yapılan farklı bir yorumudur. Kuru üzüm, Den, nohut, fındık ve cevizin muhteşem buluşmasıdır. Bu üç malzeme şeker ve pekmezle birleştirilir. Besleyici özelliği ve biraz da sulu kıvamıyla" Aş" adını hak eder. Daha eskilere baktığımızda, şeker yerine pekmez tercih edildiğini de görüyoruz.

Sofranın başrol oyuncuları arasında etli yaprak sarması ve Kadınbudu Köfte vardır. Sabah kahvaltısında kesilen hayvanın kuyruk yağından yapılan cızlık da sofraya ayrı bir lezzet katar. Cızlığın yeşil soğan ve maydanozla karması, kahvaltıya çok yakıştırılmıştır.

Sütlaç, Van'da bayramlarda sıkça yapılan bir tatlıdır ve bunca ağır yemeğin üstüne hafif bir tatlı olarak doğru seçimdir.

Gelelim o meşhur tatlı Baklavaya. Baklava Türk Mutfağının en özel tatlılarından biridir. Mahir ellerde, usulünce yapılan, kıvamında kızartılmış ve şerbeti doğru hazırlanmış bir baklava, eser sahibine her zaman övünç kaynağı olmuştur."Falancanın baklavası çok güzel olur. Bayram ziyaretinde ikram ederse mutlaka ye" söylemlerini duymak mümkündür.

 Eskiden Van'da odun külünden elde edilen su, baklavanın hamurunda kullanılır ve bu yöntem baklavanın daha gevrek olmasını sağlardı. Kül suyu öncelerde daha çok temizlik malzemesi olarak kullanılırdı. Baklava, Kalburabastı gibi tatlıların daha gevrek olması, için kullanılmıştır. Elenmiş meşe odunu külü, soğuk su ile karıştırılır. Bu karışım bir süre bekletilince kül tabana çöker, üst kısmında berrak kül suyu kalır. Bu su tülbentten geçirilerek kullanılır.

Bizim Sargı Burma diye adlandırdığımız, hemen hemen her yerde farklı isimlerle de bilinen ve yapılan Burma Tatlısı,  Baklava hamuru gibi hazırlanıp, oklavanın sihirli dokunuşları ile burgu haline getirilir. Bu tatlı da hem görselliği, hem lezzeti ile ikramlarda yerini alır.

Bayramlarda baklavalar, sadece misafire ve ev halkına ikram etmek için yapılmaz. Tatlı başlangıçlar için, Gelin Kızın evine de tepsilerle gönderilir.

 Sözünü ettiğimiz lezzetler, sofralara sınır koymazlar, ancak değişmeyen elemanlar olarak her zaman hükümlerini sürdürürler.

Bunca yeme içmenin sağlığımıza etkilerine gelince, farklı bir tartışma konusu olmakla beraber, üzerinde düşünülmesi, dikkat edilmesi, ancak fazla dert edilmemesi gereken bir durum. " Taşı delen, suyun gücü değil, sürekliliğidir" misali, her gün bayram yemeği yemediğimize göre, tedbiri de elden bırakmamak adına, yapmamız gereken: Dozunda ve kararında yemek, bayram ziyaretlerine giderken mümkün oldukça yürüyüşü tercih etmek.

Bayramınız tatlı ve mutlu geçsin.

Yazarın Diğer Yazıları