İkram Kali

Van'da hamam kültürü

İkram Kali

Mimari karakter olarak Roma dönemine uzanan Selçuklu Osmanlı dönemi Türk hamamları insanların özellikle yıkanma ve temizlenme ihtiyaçlarının daha ötesinde sağlık, sosyal ve kültürel etkinliklerin yaşandığı merkezler olmuştur. 

Osmanlı Devleti döneminde hamamlara özel bir önem verilmiştir. Van Kalesi güneyindeki eski Van şehrinde Osmanlı döneminde 6 hamam bulunmaktaydı. 1915 Rus işgali ve Ermeni isyanında şehrin tüm yapılarıyla birlikte hamamlar da yakılıp yıkılmıştır.  Şehirden ve hamamlardan geriye kalıntıları kalmıştır.  

1918 Van'ın kurtuluşu ve Cumhuriyet sonrası yeniden kurulan şehir merkezinde Osmanlı mimarisiyle iki hamam yapılmıştır. Bunlar Türkoğlu, Hacı Kadri Saydan ve Cumhuriyet hamamlarıdır. Seferberlik sonrası 1930'lu yıllarda Osmanlı mimarisiyle yapılan Türkoğlu Hamamı Van Belediye başkanlarından Salih Türkoğlu tarafından Cumhuriyet Caddesi İş Bankası sokağında hizmete açılmıştır.

İkinci hamam Hacı Kadri Saydan hamamdır.  Siirt kökenli Vanlı Saydan ailesi tarafından 1940'lı yıllarda Tepebaşı bugünkü adıyla Vali Mithatbey Mahallesi Çavuşbaşı Sokağı girişinde eski devlet hastanesi karşısında ailenin büyüğü Hacı Kadri Saydan adına inşa edilmiştir.  Türkoğlu hamamından büyük olan Saydan Hamamı inşasında ustalık yapan annemin ve babamın amcalarının oğlu, annemizle sütkardeşi olmasından dolayı Dayı dediğimiz muhacirlik döneminde Irak Kerkük doğan rahmetli Mecit Balak (Mecit Hoca/Usta)'tan hamamın yapım öyküsünü dinlemiştim. Hamzapaşaoğlu ailesi tarafından Dere Mahallesi Cumhuriyet İlkokulu karşında bir hamam daha bulunmaktaydı.

Türkoğlu, Hacı Kadir Saydan ve Cumhuriyet hamamlarının kubbelerinde soğuk ve sıcağı geçirmemesi amacıyla kullanılan 20 cm boyunda iki tarafı kapalı toprak bardaklar Bardakçı köyünde özel olarak yaptırılmıştır. Önceleri odun yakılarak suyu ve göbek taşı ve içi ısıtılan hamamlarda daha sonra kömür kullanılmıştır.  Hamamlar ilk yıllarda kehriz suyundan yararlanmıştır. H Bu hamamların tamamı yıkılarak yerlerine beton bina dikilerek yok edilmiştir.

İlerleyen yıllarda artan nüfus ile birlikte bazı çok katlı otel ve binaların zeminleri Zeki Güzel ve  Bayram hamamı gibi  aslında banyo/hamam olarak işletilmiştir. Binaların zemin katlarının hamama dönüştürülmesi günümüzde yaygınlaşmıştır. 1990'lı yıllarda valilik arkasında, Sanat Okulu yolu üzerinde Başak Hamamı tek kubbeli hamam olarak hizmet vermektedir.

Hamamlar câmegâh (soyunma yeri), soğukluk (kurulanma ve peştamal değiştirme yeri), sıcaklık (yıkanma yeri) küllük (ateş yanan yer), göbek taşı (terlenen yer), kurna ( hamamlarda, musluğun altında bulunan ve içinde su biriktirilen, yuvarlak mermer)  nalın ( tahta terlik) kese (hamamda kir çıkarmaya yarayan keçi kılından yapılan el boyu torba), lif (banyoda yıkanırken sabunlanmak için kullanılan bitki telleri yumağı ya da türlü ipliklerden yapılmış örgü)., hamam tası (banyo ve hamamlarda çeşmeden veya kurnadan su alıp dökünmeye yarayan yayvan  bakır, gümüş,metal, naylon kap), tellak (hamamda insanları keseleyip yıkayan erkek),  natır (kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın), peştamal (, hamamda belden aşağısını örtmek için kuşanılan bez), külhan (hamamın altında bulunan, hamamı ve suyunu ısıtan, kapalı ve geniş ocak), havluları, sabunları ile önemli bir kültür yeridir.

 Van'da leğen, çal,  hamam sobası ile (üstündeki kazda suyu ve ortamı ısıtan saçtan yapılan soba) bulunan mini ev hamamları, şofben kullanılan banyolarda yakınılarak bedenler temizlenirdi. Ama bunun yanı sıra kadınlar- erkekler ter atarak yıkanıp rahatlamak için 10-15 günde bir de çarşı hamamına giderlerdi. Çok eski zamanlardan beri hamam kültürü Van'da hep var olmuştur. Hamamlar sosyalleşmenin, buluşmanın, sohbetin özel mekânlarıdır. Perşembe akşamları hamama gitmek, bayramlardan önce arife gecesi hamamların sabaha kadar açık olması bugünde devam eden kadim gelenektir.

Van'da kadınlarda "gelin hamamı", "damat hamamı", "loğusa hamamı", "bebeğin kırk hamamı", "adak hamamı", "yas alma hamamı" erkeklerde ise "damat hamamı", "asker hamamı", "bayram hamamı" gibi özel hamam günlerinin hamam kültürümüzde çok ayrı bir yeri vardır.

Hamam yıkanmanın yani sıra oğluna evlenecek kız arayan kadınların gelin adaylarını tepeden tırnağa inceleyip yakından gözlediği yerdir. Bazı kadınların hamam sefaları eğlence havasında olurdu. Yiyecek, içecek, kese, lif ve havlularını hazırlayarak hamama giden kadınlar 4-5 yaşından büyük erkek çocuklarını beraberlerinde hamama götürmezlerdi. Götürme gafletinde bulunan kadınlar diğer kadınlar tarafından "Bari babalarını getirseydiniz" ironi yapılarak uyarılırlardı. Hamamlarda çay, gazoz, soda içilir, meyve yenilirdi.  Damat ve gelin hamamı yiyecek içecek, çalgılar ile şenlik yerine dönerdi. Şakalaşmalar eşliğinde yıkanan damadı arkadaşları davul zurna ve bahşişler eşliğinde hamamdan çıkarırdı. Van'da acemi askeri birliğinin olduğu yıllarda askerler de bölükler halinde Saydan hamamında yıkanırlarmış.

Erkek ve kadınlar için hizmet veren hamamlara kadınlar öğlenden sonra,  cumartesi günleri, arife günleri giderlerdi. Erkekler ise gün ışıkları doğduktan sonra öğlene kadar, akşam da gecenin ilerleyen saatleri, pazar ve arife günleri hamama giderdi.  Van'da bugün 50 ye yakın hamam hizmet veriyor.  Yıldızlı otellerin hamamlarının dışında bina zeminlerinde olan bu hamamlardan büyük bir kısmı yalnızca erkeklere, bir kısmı kadın ve erkeklere,  bir iki hamam yalnızca kadınlara hizmet vermektedir.

 

 

Eski Van şehrinde hamamlar

Selçuklu ve Osmanlı eserleriyle bezeli XVI. Yüzyılda Nefs-i Van denilen surlarla çevrili Van şehri 1915'e kadar sokakları iş yerleri, camileri, kiliseleri, hanları ve hamamlarıyla ortak yaşam alanıydı.  Yukarı kaleye (Van Kalesi) su çıkarılması zor olduğu için bütün hamamlar aşağı kalede şehir merkezinde bulunuyordu.

 1655 yılında Van'da bulunan Nakışlı Hamam ve Tebriz Kapısı yakınındaki Çukur Hamam o günlerin en önemli hamamlarıydı. Bu hamamlar ve Çifte Hamamı, İskender Paşa Hamamı, Rüstem Paşa Hamamı, Sultan Hamamı şehir dokusuyla beraber 1915'te Ermeni çeteleri tarafından yakılıp yıkılarak yok edilmiştir.

Giden kent hafızasıyla birlikte gitti ve bitti. Turizm kültür kenti Van'ın günümüzde Osmanlı mimarisine sahip kubbeli modern hamamlara büyük ihtiyacı var.  Vizyon sahibi girişimcilere duyurulur.

 

 

Hamam denilince

Hamama gidip de anısı olmayan yoktur.

Çavuşbaşı sakinleri olarak Saydan hamamına gitmek bizim için her yaşta tutkuydu. Maç, çalışma sonraları arkadaşlarımızla, babamızla pazar günleri ve arife günleri hamama gitmek keyifti.

Saydan hamamının önünden gidip gelirdik.  Gidip gelirken valiliğin arkasında hamamın yakınında evi olan merhum Avukat Burhan Koçak'ın yaz kış her sabah bornozuyla hamama gidişi veya dönüşü dikkatimizi çekerdi.

Aynı şekilde hamamdan davul zurna ile damat çıkarılmasını, hamamın kapsında paytonların taksilerin kadın müşterilerini beklemelerini, yıkanmaktan yanakları al al olmuş kadınların kızların mahcubiyetle yürümelerini, akşamdan kalan erkeklerin hamamda kendilerine gelme çabalarını,  çoluk çocuk hamama gelen dedelerin babaların çocukları yıkarken gösterdikleri ihtimam ve şefkatlerini, Urartu otelinde kalan turistlerin gruplar halinde hamama gidişlerini hatırlamamak mümkün mü?

 

 

Men giderem hamama

Hamam halk kültürümüzde de önemli yere sahiptir.

Hamam üzerine "Aynı tas aynı hamam",  "Hamama giren terler", " "Kendini hamamda sandı"  deyimleri ve çeşitli fıkraların, bilmeceler var.   Ayrıca Van'ınmızın Toycular türküsünde " Men giderem hamama demeyin kaynanama…" , Yeni hamamın üstüyem türküsünde ise " Yeni hamamın üstüyem ergen gızların dostuyam…"  dizleriyle hamama vurgu yapılır.

Yazarın Diğer Yazıları