Uzm. Ecz. Afşar Çelik

Hava açık gönüller açıktı biz şarkı söylerken

Uzm. Ecz. Afşar Çelik

Haberleri yapıldı, söylenecek çok da fazla bir şey yok. Da…

Hepsi "dışarıdan" söylendi.

Fakir de "içeriden" biri olarak sözleri mayalansın diyebekledi…

Gölgesi karlı, güneşi harlı Van ikliminde konser veren koromuzun heyecanı o gün bir başkaydı.

Öncelikle… İlk kez açık hava konseri veriyorduk. Pek popüler sayılan şeyler söylemiyorduk belki ama   eski güneşlerinde  ısınmış,  eski mehtaplarında demlenmiş ezgilerini, eski ve hakiki duyarlılıklarını hatırlatmak için sunuyorduk, aziz milletimize.

Çetin bir işe giriştiğimizin hepimiz farkındaydık.

Çünkü Türk Klâsik Musikisi açık havadan, güzellikten ilham alan ama açık havaya pek de dayanmayan narin bir müzikti. Onun mayası ta Orta Asya'da ezgileri depderin düşünüp hmiş Türk bilgelerinin,  tohumlarını sükûnete ektikleri zamanlarda çalınmıştı.

İşin açığı önceleri gönlüm biraz kırılmadı değil. Elbette sevgili yerel yönetimimiz bizi onca taltif etmişken onun şerefine bir konser vermemek düşünülemezdi. Amma ve lâkin bu konser daha uygun, kapalı bir mekânda verilemez miydi?

Fakat sonra düşündüm ki biz bu yörede zaten biraz da Türk'ün mücadele azmini temsil etmekteyiz. Sesimizi ulaştırmak için her şartta görev yapmak bizim de kendimizce payımız, değil miydi?

Ben o zaman farkına vardım ki adımız "amatör" olsa da kıyısında durduğumuz profesyonellik, işin parasından apayrı  bir şekilde "şartlara yenilmemekti".

Biz de öyle yaptık.

Hava  sıcaklığı düşüktü ama heyecanımız yüksekti. Çetin şartları birlikte omuzlamak için bir araya gelmiştik ya bunun gururu hepimize yeterdi.

Bu azmi öncelikle şefimiz Ferhat Kılınçarslan'a borçluyduk, çünkü bütün bu zaman zarfında, ne yüzünü ekşitti, ne şikâyet etti. Kolonlardan  gıcırtılar  çıkıp sesimiz zaman zaman bozulurken dahi ilgisini bir an bile kaybetmedi.

Çok yetenekli bir koro üyesi değilim.  Ben şef olsam şahsen kendimi kenarda bekletirim. Ama kendini yaptığı işe bu denli veren bir şefle çalışınca insan elinden geleni şevkle ve zevkle yapıyor, doğrusu. Hele eksiğinin, gediğinin arkadaşlarınca kapatıldığını bilince insan daha da mutlu oluyor.

Biz o gün, halktan kopuk gibi görünen bir müziğin kendince seçkinci sanılan icracıları değildik. Biz o gün havaya, teknik imkânsızlıklara vs hep beraber direnen bir Türk Musıkisi müfrezesiydik.

Şartlar hep aynıdır ama aslında her şey bizim o şartlara nasıl baktığımıza bağlıdır.

Biz 25 Mart günü Edremit'ten Van'a bakıp İran'a doğru pek Türkçe yol aldık. Yaşa sen Van Türk Musıki Derneği!

Yazarın Diğer Yazıları