Dr. Mine Kılavuz Ongün

Ahde Vefa-Zeve

Dr. Mine Kılavuz Ongün

Ahde vefa; sözünde durmak, yaptığı anlaşmaya sadık kalmak, özünde ve sözünde doğru olmak anlamlarına gelmekte. Aynı zamanda hukukun temel ilkelerinden biri. Bu ilke, bağlayıcılık sorununda mucizevî bir çözüm yolu sunuyor. Yani günlük hayata uyarlandığında " hiçbir şey verilen sözün tutulmasına engel değildir." İlkesinin garantisi ve bu ilkenin adıdır. Ahde vefa sadakat demektir. Sözüne bağlılıktır, sonradan ortaya çıkacak beklenmeyen olaylara rağmen sözünde durmaktır. Yaşananları unutmamaktır.

Hukuki sözleşmelerde olduğu kadar, insanlar arasındaki ilişkilerde de "ahde vefa"nın önemi büyük. Ahde vefa tüm bağların koparılacağı yerde imdada yetişir, yadsınmayacak gücüyle yaraları sarar zamanla. Tabi başlangıçta bu ilkeyi unutmayıp, vefa duygusunu ona da göstermişseniz…

Son zamanlarda Van gündeminde olan, aynı zamanda ulusal basına da yansıyan dikkat çekici bir tartışma var:

Van’ın büyükşehir olmasıyla birlikte, merkez ilçe bölündü ve iki yeni ilçe daha kuruldu: Tuşba ve İpekyolu. Buraya kadar her şey normal görünse de, tarihsel hassasiyetleri bilen insanlar "Zeve " isminin bu adlandırmada yer almamasına tepki gösterdiler. Bunu hem tarihi, hem coğrafi sebeplerle de açıkladılar. Şimdi milletvekillerinden, meclise sunulacak bir kanun teklifi bekleniyor.

Zeve ismi neden önemliydi? Tuşba ile neden değiştirilmeliydi? Tuşba ismi de kullanılmaya devam edilmeli miydi?

Zeve isminin kullanılması, tarihi geçmişe, yaşanan acılara, gönül borcuna yönelik bir ahde vefa örneği olacaktır. Sosyal yönüyle insan ilişkilerinde ahde vefaya, hatıra gönüle önem veren Van insanına, bu yönüyle yakışacak, mutlu edecektir.

Tuşba  ise kökeni yine tarihe, hatta milattan önceye dayanan, yıllardır birçok alandaki adlandırmalarda kullanılmış bir isim. Bu ismin de belediye ismi olarak kullanılması tabi ki yerindedir. Ancak şu anki haliyle coğrafi olarak doğru yeri işaret etmemekte. Şimdiki Van kalesi yani Tuşba bölgesi, İpekyolu belediyesi sınırları içinde kalmakta. Uzmanların önerisi de bu bölgenin isminin Tuşba olarak değiştirilmesi, İkinci belediyenin ise, konum olarak şehitliği ve bölgeyi içine alması bakımından, Zeve olarak adlandırılması yönünde.

Hani, Birinci Dünya Paylaşım savaşından da önce, Berlin konferansında masaya oturan Avrupalılar, bazı devletler hakkında çeşitli kararlar almışlardı da, bunlardan biri de Osmanlı Devletiydi ya… İşte, Osmanlı Devletinde olacak toprak kaybını bir yana bırakırsak, bu konferansta anlaşma hükümleri içinde yer eden Ermeni meselesi de, Osmanlıda XX. Yüzyılın önemli bir sorunu olacaktı. Hem siyasi hem sosyokültürel bu sorunun, daha sonra nelere mal olduğu ortadadır.  Kabul edilmesi mümkün olmayan en önemli yanı neydi? , Masaya oturup karar alan, çizip bölüp parçalayan, kendi emelleri uğruna burunları bile kanamayan emperyaller; bu yanlış uğruna can verenler ise masum halklar… Halklar üzerinden yapılan siyaset. Evet, proje üreten emperyaller; düğmeye basılmasıyla göç eden, savaşan, ölen, tutsak edilen ise bir zamanlar kardeşçe yaşayan halklardı. Ne kadar zavallı bir çelişki ve alçak bir uygulama olduğu, zaman içinde daha çok anlaşılacaktı.

Ahde vefa ise yaşananları unutmamaktı, sözünde olmaktı. Van’da 1915’te yaşananları unutmamıştır. Belediyelerinden birinin ismini "Zeve " olması da küçük bir vefa örneği olacaktır. Burada yazılanlar da,  daha öncekiler gibi bir çağrıdır.

Vanlılar olarak, konuyla ilgili hassasiyetimizi, beklentilerimizi milletvekillerine, sivil toplum kuruluşlarına, kurumlara ve hemşerilerimize duyurabilirsek bahtiyar oluruz.

 

Yazarın Diğer Yazıları