Cüneyt Kulaz

KURBAN AÇIK MEKTUPTUR

Cüneyt Kulaz

Kurban İslam’ın şiarındandır. “Kurbanların ne etleri ne kanları Allah’a ulaşır. Allaha ulaşan ancak takvanızdır” (el-Hac 22/37).

Kurban kesmek, Allah’a teslimiyetin ifadesidir. Kurbanın hakikati fedakârlıktır. Hz. İbrahim, ciğerparesini fedakârlık ve teslimiyetle kurban etmeye götürdü. Hz. İsmail, hem babasının teslimiyetine, hem de cananına (Allah’a) canını vermek için kurban olmaya razı oldu.

Kurban, inanç kirliliğinden, düşünce eksikliğinden ve hırstan kurtulmaktır. Sayısızca nimetleri lütfeden Allah’a can borcunu bilmek, Hz. Muhammed’e feda olmak, O’na ve yoluna muhabbet beslemek, O'nun yoluna turab olmak, mutlulukların en güzeli olmalıdır.

Kurban, aynı zamanda benlikten vazgeçme, marifete erişme, sahip olduğumuz maddi imkânlarımızı kurban fedakârlığıyla marifet deniziyle buluşturma, maddeyi mana deryasında ebedileştirme gayretidir.

Kurban, İsmail gibi teslimiyet göstermek, ihlâs ile kurban olmaktır. Zulmün pençesinden kendisini kurtaramayanların, haram ile iştigal edenlerin, düşünce ve niyetleri İslam’a aykırı olanların kurbanları kabul edilemez. Kurban İslam’ın şiarındandır. Canlara can katıp, yetimi, yoksulu, kimsesizleri sevindirmek ve hakka teslimiyet için kurbanda arayış vardır. Paylaşmak vardır. Teslimiyet ve mutluluk vardır.

Kurban, helal kazancın ürünü olmalıdır. Kurbanda; sabır, mükâfat, dua ve mağfiret vardır. Kurban ile gönüllerde yer tutma vardır.

Kurban, toplumsal hayatımızda güzel ahlak ile yaşamanın yolunu bize göstermektedir.

Tarihimizde, İslam'a ve Hz. Peygambere fedakârlık göstererek hizmet edenler unutulmayarak gönüllerde yaşatıldılar. Onlar, daima dualarla anılmaktadırlar.

Kurbanın, gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizin de dualarını bizlere kazandırmakta olduğu unutulmamalıdır.

Kurban, nimetlere şükrün ifadesidir, Şükür; zikrin mayasıdır. Zikir, Allah’a kavuşmanın inancı, aşkı ve heyecanıdır. Kurban, aynı zamanda bunu hatırlatmaktadır.

Kurbanın kanı, Allah katında damla ile ölçülür, deniz gibi engindir, özgürdür. Yere dökülürken manası semada değer bulur, ruhlara manevi hayat kazandıran gıdadır. Kurban, hak rızasını kazanmak, O'nu hoşnut etmektir.

Kurban, marifete kavuşmaktır. Marifete ancak manevi duygularla ulaşmak mümkündür.

Kurban; hisleri, duyguları, korkuları, umutları adeta bir damla kan ile toprağa yazmak; Allah'a olan sevgimizi, malımızı feda etmekle ispata gayret etmektir.

Kurban; dünyayı kuşatan gönül duygusuyla, Ukba hayatında ki vuslata, Cemalullaha kavuşma sevdasıdır. Sevdası olmayanın canı, canı olmayanın cananı olamaz. Canı da malı da Allah'a ve Muhammed’e (a.s) feda edebilmeli ki Onlara vuslatımız olsun.

Kur’an ve Sünnet bağlamında inanç sahibi olmak, kurbanı ibadet ve ameli salih olarak değerlendirmek, hayatımızı bu sevda ile süslemek gerekir.

Kurban; sevdayı, sevgiyi, sevgiliyi, sevdiğini; fedakârlık, teslimiyet ve ihlâs ile Allah'a kan damlasıyla ifade edebilmektir.

Kurban, tekbirle karşılandığımız bu dünyadan, tekbirle asli vatanımıza, ahiret yurduna yol almaktır.

Kurban, ölümü bayrama, bayramı Cemalullah ile güzelleştiren, İslam’ın şiarından olan bir ibadettir.

Hz. Mevlana (K.S) “Keçinin gölgesini kurban etmeye kalkışma. Kurbanın hakikatine er, onu et bayramı zannetme. İbadetlerin zahirini elde etmek asıl değil, asıl olan manasını kavramaktır” buyurur. İbadetlerde asıl olan niyettir, ihlâstır. Mahşerde bize şahitlik edecek olan da asıl niyettir.

Kurban, sırat köprüsünden geçmeye, marifete ulaşmaya vesile kabul edilen bir ibadet olduğu düşünüldüğünde kurban, Allah’ın verdiğini Allah’ a sunmaktır.

Kur'an-ı Kerim de; “Allah müminlerden canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır" (tevbe 9/111) buyrulmaktadır.

Kurban, hayatımızın anlamını ibadet haline dönüştüren, bize fedakârlık ve teslimiyet gibi hasletler kazandıran ve ulaşmak istediğimiz gayeye açık mektuptur.

Yazarın Diğer Yazıları