Cem Altaylı

Ya Barış Ya Barış

Cem Altaylı

Daha öncede bu konuda çok yazdım. Çok uzun meşakkatli, zahmetli ve zor bir kulvarda yürüyerek barışa ulaşacağız.  Barış yoluna içerden ve dışarıdan çeşitli engeller konulacak, ayaklara çelme takan olacaktır. Ancak Kürtle Türkün barıştan öte başka şansı bulunmamaktadır.
Samimi bir barışla çok oyunlar bozulacak, ihanetler açığa çıkacak ve bu ülkeyi uzun yıllardır ateş topuna, cehennem çukuruna çevirmek isteyenler süreci bozmak için her şey yapacak,  hatta yeni planlarını sahaya süreceklerdir. 30 yıldır süre gelen çatışma ortamında 70 milyon Türkiye çok ağır bedeller ödedi. 60-70 bin genç pise pisine hayatlarının baharında kara toprağa düştüler. Anneler babalar, tüm aile acıyla kavruldu., psikolojik olarak bu kirli savaştan herkes nasibini aldı. İki üç yeni Türkiye kuracak ekonomik kaynaklarımız 30 yılda dağa taşa havaya bomba kurşun olarak sıkıldı. Yıllarca Türkiye'nin gazeteleri, televizyonları da bu haberleri yaptı.  Tüm ülkenin enerjisi tükendi. Onun içindir ki barış kelimesi tüm insanlarımızı sevince boğdu.  İmralı'dan mektuplar gitti, İmralı'ya mektuplar geldi. Ve cumartesi günü Kandil'den,  Karayılan'ın ateşkes açıklaması geldi. Bunlar çok güzel, umut kokan gelişmeler ama benim gibi birçok insanın kafasında aynı soru işaretleri var: Süreç nasıl olacak?  Karşılıklı ne gibi tavizler verildi ve verilecek? 
Muhalefet partilerine baktığımızda, onlar Türkiye'nin genel menfaatlerinden ziyade, oy kaygısı nedeniyle barışa sıcak bakmıyorlar.  Zaten içerik hakkında da bildikleri birşey yok. Gelişmelerden bi haber duruyorlar.  
Dünyanın en kalabalık, parasal kaynakları bol ve kasası dolu, silah bakımından güçlü, kayıplarının yerini çabuk dolduran,  bulunduğu coğrafya itibariyle her türlü kaçakçılığı yapan ve yapanların kaymağını yiyen, tüm yabancı servislerle bir şekilde diyalogu olan,  tüm ülkelerin kol kanat gerdiği bir örgüt nelerin karşılığında "ben barıştım" diyecek!   Mesela örgüt elemanları sınır dışına çekilse bile silah bırakacak mı? Silahsız binlerce genç ne olacak? Bu gençler ailelerine geri dönebilecekler mi? Köyüne dönen genç yıllarca karşısında korucu olarak kurşun sıkan köylüsünü görünce sevinçle boynuna sarılacakmı?  Bu zor bölgede 6-7 ay görev yapan askerler terhis olup, memleketlerine döndüklerinde, uzun yıllar psikolojik sorunlar yaşıyorlar. Yıllardır dağlarda, mağaralarda yaşayan gençler, normal hayata nasıl uyum sağlayacak?  En küçük bir olumsuzluk ta " ben küstüm yine dağa çıkacağım mı" diyecek?  Bu olaylarda büyük rantlar elde edenler,  bu paralardan nasıl vazgeçecekler? Türkiye'nin hiç bir zaman iki yaprak olmasını istemeyen malum ülkeler bu barışın oluşmasını nasıl kabullenecekler?
Gerek yurt dışında,  gerekse dağlardaki örgütün üst düzey komuta kademesinde yer alan kişiler statülerinden nasıl vazgeçecekler?   Bunlar cevap bekleyen sorulardır.
İnsan bedeninin çağımızdaki en büyük belası kanser hastalığıdır. Kanser vücudun herhangi bir yerinde oluştu mu metestas ile her yere yayılıp ölüme sebep olmaktadır.  Son yıllarda tıp kanser tedavisinde kesip biçmenin anlamsızlığını çözdü. Tümörü küçültüp bulunduğu yere haps etmekle tedavide daha başarılı sonuç almaya başladı.  
Bu silahlı örgütün sınır dışına çekildikten sonra tekrar metastas yapıp daha güçlü bir şekilde saldırmayacağının garantisi nedir? 
Umarım önümüzdeki günlerde süreç biraz daha netleşir, kafamızdaki soruların cevaplarını almaya başlarız 
Allah hepimizin yardımcısı olsun

Yazarın Diğer Yazıları