Cem Altaylı

İsraf

Cem Altaylı

 Sayın Başbakan ülkemizde çok geç kalınmış bir konuya, ekmekteki israf konusuna toplumun ve yetkililerin dikkatini çekti.
Biz çok savaşlar görmüş, çok acılar çekmiş bir toplumuz. Atalarımız savaşlarda ve sonrasında bir lokma ekmeğin kıymetini ve yokluğunun acısını o kadar çok derinden yaşamışlar ki ekmeği kutsal kitabımızla eş tutmuşlar. Birinci Dünya  Savaşı'nın Kafkas  cephesinde  Ruslara karşı kaybedilmesinde en büyük  etken  kıtlık, açlık  değil mi? Biz  ekmeğe  nimet  demişiz.  Yeminlerinde ekmeğe ve Kuran'a and içmişler, yere düşen bir parça ekmeği yerden kaldırıp, öpüp temiz bir yere koymuşlardır .
Geçmişte evlerde aileler hiç bir  artık yiyeceği çöpe dökemez kümes hayvanlarına ve büyükbaş hayvanlara yedirirlerdi. Van'da bağlı, bahçeli evlerimiz zamanında, henüz kanalizasyon sistemi olmadığı dönemde her evin üç kuyusu olurdu; biri tuvalet için, biri banyo suları için ve biri de onlardan biraz uzakta  mutfak sularının akıtıldığı kuyular. Günümüzde modern yaşam adı altında, her yıl milyonlarca tok ekmek çöpe ve kanalizasyon sistemine gitmektedir. 
Zaranın neresinden dönülürse kardır. 
Cumhuriyet tarihimizde Atatürk'ten sonra, toplumun dikkatini her konuda tasarufa ve israfa çeken bir lider olmamıştır. Rahmetli Bülent Ecevit lüks araç yasağı getirip, benzin tasarufu yapmak istedi, ama resmi kurumların garajlarında atıl durumda bulunan eski, büyük motorlu benzini su gibi içen ne kadar otomobil, cip, pickup varsa hizmete sokuldu.  Bırakın yakıt tasarufunu, sarfiyat üç, dört katına çıktı. 
Başbakanımızın dikkatini çektiği ekmek israfı çok güzel ve önemlidir, ama ülkemizde israf edilen yanlızca ekmek değil ki.
Uzun  yıllar  binlerce genç evladımızı, vatandaşımızı sağ, sol, Türk Kürt, alevi sunni çatışmalarında israf etmedik mi?
Her yıl bir çok ülkenin yüzölçümü kadar verimli, toprağımızı erezyona kaptırmadık mı?
Her yıl binlerce hektar canım ormanlarımızı ya dikkatsizlikten, yada turistik tesisler adına, köylünün tarla açma hırsıyla yangınlarla israf etmedik mi? Bilhassa İstanbul'da yüzlerce yıllık tarih kokan nadide ahşap eser binalarımızı yakıp yerlerine  beton oteller dikmedik mi?
Yıllarca yer altındaki, yer üstündeki tarihi eserlerimizin yurt dışına kaçarılmasına göz yummadık mı?
Kentlerimizde, köylerimizde yanlış yapılaşma sonucu onlarca insanımızı, binalarımızı depremlere kurban vermedik mi? Nice bilim adamlarımızın, yazarlarımızın, aydınlarımızın başka ülkelere göçüp gitmesine seyirci kalmadık mı?
Hayvancılık ve tarım ülkesi olan ülkemizi israf ede ede en sonunda samanı bile yurt dışından ithal etmedik mi? Bu örnekleri sayfalar dolusu yazsak bitmez. 
YARADAN bütün kutsal kitaplarda defalarca israf konusunda uyarı yapmış, akan nehirler kullanıldığı zaman bile israf etmeyin demiş olmasına rağmen ne acıdır ki dünyada her konuda en çok israf Müslüman ülkelerde yapılmaktadır.
Hayalim bir gün dünyada örnek olacağımız toplum haline gelebilmektir.  
Hoşçakalın

Yazarın Diğer Yazıları