Cem Altaylı

Eskiye Özlem

Cem Altaylı

Merhaba
İki haftadır köşemde yazım yayınlanmadı. Çünkü birinci hafta Van dışındaydım, ikinci hafta biraz tembellik yaptım. Umarım bir yıldan beri yazılarımı okumak zorunda kalan kıymetli gazete okurları beni özlemişlerdir.
İki yıldan beri Van dışına çıkmamıştım uçak fobisinden dolayı. Ramazan Bayramı arife günü arabayla yola çıktım. Van Tatvan arası Kuzgunkıran'da açılan tünelden dolayı yirmi dakika kadar kısalmış. Her ne kadar tünelin yapısı ve işçiliği  hiç güven vermese bile tünel büyük bir nimet, bilhassa kış yolları için.
Duble oto yollar çok güzel olmuş.  Malatya'ya kadar olan yollarımız gibisi iç Anadolu da zaten yok. Bu yollar bir çok batı kentine fersah fersah  fark atacak güzellikte olmuş. Bilhassa Tatvan Solhan arası Muş karayolunu yapanların ellerine sağlık. Müteahhidine  helal olsun kazandığı para. Yapılan yol sanki hava alanı gibi, arabadan çıt ses çıkmıyor, aracınızın direksiyonunda olmaktan büyük keyif alıyorsunuz Muş, Bingöl, Elazığ arasında çok az yol çalışması kalmış. Bir zamanlar sürücülerin korkulu rüyası olan Bingöl Gabanlarındaki (Yokuş) virajlara 5. vitesle dalıp çıkabiliyorsunuz. Bu yollarda  eğer ecel gelmemiş ise  kaza yapmak yüzde yüz sürücü  eşekliğindedir. Bazı duble yollarda ise yüklenici firma hatasından dolayı bir taraf hizmete açılıyor, diğer yolun  yapımı bitinceye kadar. Bitmiş olan  tarafta bu kez çöküntüler oluşuyor ve sil baştan yine çalışma başlıyor. Bu durum bu güzel hizmete hiç yakışmıyor.
Kömürhan Köprüsü ayağında, Keban gölüne karşı bir kavurma ziyafeti sonrası 5,5 da Malatya  çevre yolunda ilerliyordum.  Oldum olası Malatya Darende arası Uzunyayla denilen bölümü hiç sevmem.  Yaz kış, git git bitmeyen  sanki dünyaya geldiğimden beri bu yolda gidiyormuşum gibi sıkıntı veren bir güzergâh. Ama Darende'ye ulaştın mı, hele Somuncu Babanın makamına uğradın mı bütün yorgunluğun biter. Orada çok huzurlu ve mutlu oluyorum. Orada ki evler Van'ın 40 yıl öncesini,  güzelliğini bana tekrar yaşatıyor. Somuncu Babayı bilmeyenlere, görmeyenlere tavsiyem; Darende'den geçerken mutlaka gidin. Camii, Ziyaret nasıl olurda bu kadar temiz, pırıl pırıl muhafaza edilir  görün ve bana dua edin.  İnşallah bir gün Van'daki camilerde bu temizlikten nasibini alır.
Neyse akşam beş sularında  Kayseri'ye ulaştım. Eşim oruçlu olduğundan yola devam etmedim. Bir otele yerleşip  lokanta sorduk, resepsiyondaki görevli Kayseri'nin en güzel yemeğini Elmacıoğlu'nda yiyebilirsiniz diyince oraya gittik.  Saat 15.00'da rezervasyonların kapandığını söylediler. Saat 18.30 olmuştu. Kendilerine 10 saattir yol geldiğimi söyleyince çok büyük incelik göstererek biraz beklememizi söylediler. Bu arada onlarca kişi yer yokluğundan kapıdan dönmek zorunda kaldı. Bizi on beş dakika sonra bir masaya aldılar. Ve zengin iftariyelik eşliğinde enfes bir mantı ve incecik sarılmış yaprak dolması ziyafeti çektikten sonra ertesi gün Ankara yoluna devam ettik. Ankara yolu her zaman olduğu gibi tamirat, bölünmüş yol ve yoğun trafik keşmekeşi içinde.  Bin şahit göstersen bilmeyen birine, bu yolun sonunda Türkiye Cumhuriyetinin başkenti var diye inandıramazsın.
 Bayram ertesi yine aynı yollardan Vana döndük. Van'ın dışına çıkığımda en fazla 5-6 gün kalıyorum. Sonra müthiş bir özlem başlıyor. Dostları ve Van'ın tozunu, toprağını özlüyorum.  Malatya çıkışında kayısı kurusu almak için durdum. 17 -18 yaşlarında bir genç ürünleri göstererek bu gün kurusu, bu karpitle sarartılmıştır, bu organik diye konuşurken ben kaçar kilo hangisinden kaç torba diye söyleniyorum.  O ara genç bana abi nerelisin diye sorunca bende Vanlıyım dedim. Hiç Vanlıya  benzemiyorsun diyince bende organik Vanlı olduğumu söyledim. Genç biraz güldükten sonra kendisinin Malatyalı ve Kürt olduğunu söyledi. Bak  aslanım söyleyeceğim sözleri iyi belle hiç unutma dedim: Ben Vanlı ve Türküm, sen benim Türk olduğumu öğrenince size kayısı satmam dedin mi?  Haşa öyle şey olur mu dedi ben devam ettim. Peki senin Kürt olduğunu öğrenince kayısı almaktan vazgeçtim dedim mi? Hayır. İşte biz buyuz,  bizi ne etseler de bu topraklarda birlikte yaşamaya devam edeceğiz dedim.  Malatyalı Kürt kardeşimize sarılarak veda edip yola devam ettik.  Birde dikkatimi çeken konu Elazığ Malatya, Kayseri planlı yapılaşmasıyla, binaları, geniş geniş bir çok yolu, başarıyla tamamlanmış sosyal, kültürel alt yapılarıyla Büyükşehir sıfatını hak ediyor.  Bizim memleketimiz neyi ile Büyükşehir oldu anlamış değilim. 
Sözün kısası memleketimiz, ülkemiz her yönüyle dünyada tektir.  Etrafımıza baktığımızda bütün Ortadoğu, daha doğrusu dini siyasete, ticarete, devlet idaresine basamak yapan, alet eden bütün İslam ülkeleri kan gölü ve ateş topuna dönmüş.  Hergün yüzlerce Müslüman birbirini boğazlamakta. Bize yıllar önce o bataklıktan ayrı pırıl pırıl bir ülke kurarak, bütün mazlum ülkelere örnek olacak demokratik bir yönetim şekli sunarak aramızdan ayrılan, Atatürk ve silah arkadaşlarına ne kadar rahmet okusak, minnet duysak burcumuzu ödeyemeyiz. Lütfen bu ülkenin kıymetini bilelim bilelim bilelim.
Hoşçakalın

Yazarın Diğer Yazıları