Burhan İçgüleç

Şiddet Dili ve Gençler

Burhan İçgüleç

Tarihten günümüze kadar insanlar arası iletişim biçimlerinden biri olarak (tasvip etmesek de) saldırganlık türü davranışların da var olduğu kabul edilen bir gerçektir. Toplumsal problemlerin çözümünde şiddetin bir yöntem olarak kullanıldığı da ayrıca hepimizin malumudur.

Şiddet, genel olarak “sertlik”, “güç”, “duygu ve davranışta aşırılık” gibi tanımlarla izah edilmektedir. İnsanlarda bulunan iki ana duygudan biri cinsellik diğeri ise saldırganlık duygusu olarak değerlendirilmektedir.  

Şiddet kimi zaman sözün bittiği yerde devreye girer kimi zaman en kestirme yöntem olarak seçilir ve  “Adam kavga etmek için bahane arıyor.” deriz. Kimi zaman ise alışkanlık haline geldiğinden hemencecik tercih edilir ve “Hiç konuşmadan hemen daldı” diye ifade ederiz.

İnsanların yaşam sürelerini dikkate aldığımızda bireylerin ve toplumların yaşamını etkileyebilen şiddetvari yaklaşımları en çok sergileyen kesim gençlerdir. İnsanın fiziksel enerjisinin doruğunu yaşadığı gençlik yıllarını hesaba kattığımızda gençlerin sergileyeceği davranışlar arasında kaba kuvveti daha sık görmekteyiz.

“Gençlik her bakımdan güçtür.” sözü hiç de yabana atılacak bir söz değildir. Şiddetin her türlüsünü yadırgamakla birlikte gençleri saldırganlığa itecek etkenler nelerdir? Gençler kaba kuvveti niçin kullanmak isterler? Bu noktaları biraz daha açmamız gerekecek sanırım.

Grup içi etkileşimlerde bazı gençler, gerek yaşadıkları sorunları dile getirmek için gerek kendi bireysel egolarını tatmin etmek için gerek kız erkek ilişkilerinde güçlü rol edinme isteklerini karşılamak için gerekse ortam içerisinde bunun doğru bir yöntem olduğunu düşünerek sözlü ya da fiziksel davranışlarıyla “Şiddet uygulama potansiyeli taşıyorum” mesajını etrafındakilere vermektedir. Bu tür gençlerde ortam içerisinde baskı kurma isteği olabilir. Bu durum bazen bilinçli bazen de bilinçsiz bir şekilde ortaya çıkar.

Her insan için olmasa da şiddet uygulayan kişilerin aslında korkak karakterlere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Haklı olmadığı meseleyi ifade edeceği zaman haksız olacağını bildiğinden zayıf karakterli insanların tercihi saldırganlıktan yana olabiliyor. Yine duygularını kelimelere aktarabilmede yeterli cesarete sahip olmadığı için şiddeti çözüm olarak gören insanlar vardır.

Bu anlamda saldırganlığı bertaraf etmek için duygu eğitimine ihtiyacımız vardır. Duygularımızı saldırganlığa dönüştürmeden kontrol edebilmeyi ve öncesinde sözsel ifadelerle iletişim kurabilme süreçlerini güçlendirmemiz gerekmektedir.

Bununla beraber aile içerisinde şiddete seyirci kalan ya da maruz kalan çocuklar/gençler, rol modelleme yoluyla kaba davranışları çevresine yansıtmayı, normal bir davranış gibi görebilmektedir.  Şiddet halkımız arasında her ne kadar onaylanmasa da pratik yaşamda olağan karşılanan bir durum olarak görülüyor.

Şiddeti doğuran sebeplerden biri de sanal âlemde oynanan silahlı oyunlardır. Sanal ortamda elimize aldığımız bıçak, silah ya da kullandığımız uçaklarla insanları yaralayabiliyoruz bazen de öldürebiliyoruz. Hatta sanal savaşları grup halinde de oynayabiliyoruz. Ayrıca gençlerin grup halinde kaba kuvveti tercih etmeleri de kendi aralarında “Çete” türü oluşumlara kadar gidebiliyor.

Her ne kadar şiddet içerikli oyunların strateji kazandırıyor gibi yararları ifade edilse de bu tarz oyunların etkisiyle gerçek hayatta yaşanan saldırganlıkları sıradan karşılamaya başlıyoruz. Akşamleyin haberlerde yaralı veya ölü haberlerini aldığımızda sıra dışı bir tepki vermeden normalmiş gibi tepki veriyoruz. İçimizde hafif bir sıkılganlık yaşayıp diğer haberlere geçiyoruz.

Yaşanan depremler, terör olayları, uyuşturucu ve yabancı göçmen trafiği, şehir merkezine başka il, ilçe ve köylerden göçler ile şehrimizden başka büyük illere doğru iç göçler gibi etkenler şehir kültürünün oluşmasını zorlaştırmaktadır. Bunun sonucu olarak ta şiddete davetiye çıkaracak ortamlara alan açılmaktadır.

Şunu çok iyi bilmeliyiz ki, şiddet mesajını veren duygu ve davranışlardaki aşırılık, insani bir tutum olmayıp gençler arasında dışlanılması gereken, istenilmeyen yaklaşımlar arasında değerlendirilmelidir. Gençler, problemlerini nezaket ölçüleri içerisinde konuşarak çözebilecek inceliğe sahiptirler. Çünkü nezaket en çok ta gençlere yakışır. Mevlana: “Her şey incelikten, insan kabalıktan kırılır.” der. Kalın sağlıcakla…

Yazarın Diğer Yazıları