Burhan İçgüleç

GENÇLER, ANALİTİK DÜŞÜNMELİ Mİ?

Burhan İçgüleç

Gençler, okullarda aldıkları akademik bilgilerin yanı sıra temel ahlaki değerleri de öğrenirler. Öğretmenlerimiz de haklı olarak öğrencilerinden; samimiyeti, çalışkanlığı, doğruluğu, yalandan uzak durmayı ve ön yargılı olmamaları gibi temel tutum ve davranışları beklerler.

Olması gereken de buydu zaten…

Bunu pekiştirmek adına, Yeşilçam ile Kemal Sunal’ın filmlerinde olduğu gibi hayata saf, doğal ve içten bakan insan portreleri çizilir bizlere. Yine aynı film karelerinde film kahramanlarının taşıdığı temiz duyguların hangi entrikalarla suistimal edildiği de senaryoda yer alır.

Özellikle 1950’lerden sonra teknolojinin merkeze alındığı ve yine 2015’li yıllardan sonra yapay zekânın hararetle konuşulduğu ve uygulanmaya başladığı, baş döndürücü bir hızda yaşamın şekillendiği bir dünya içerisinde sürüklenip gidiyoruz. Öyle ki saniyeler içerisinde binlerce yeni bilgi üretilmektedir.

Gazeteler, radyolar sonrasında ise televizyonlar ve sosyal medya araçları aracılığıyla toplumlar, çeşitli tasarım teknikleri, kelime oyunları ve mantık kurguları ile yönlendirilmeye başlandı. Dünya toplumları, olan bitenleri gerçeklik üzerinden değil de gerçekliğin kurgulanması yoluyla öğrenmeye başladılar.

Yalan haberlerin doğru haberlerden 6 kat daha hızlı yayıldığı dünyamızda, televizyon ve sosyal medya haberleri ile binlerce insan topluluğu çok rahat bir şekilde istenildiği zaman belirlenecek mecralara sürüklenebilecek bir pozisyona getirilebildi. Küresel yapılanmalar, ayar çekmek istedikleri devletleri hizaya getirmek için çeşitli iletişim ağlarından faydalandıktan sonra hedef aldığı devletin içerisindeki toplulukları karşıt gruplar haline getirerek bir tehdit unsuru olarak elinde tutabilmektedir.

Son yaşadığımız pandemi sürecinde de görüldüğü gibi kimi insanlara virüsün ortaya çıkış sebebi olarak laboratuar ortamında virüslerin genetiği ile uğraşan bilim insanlarının sebep olduğu inandırılmaya çalışılırken kimi insanlara ise 5G teknolojisinin virüs türü bir hastalık ortaya çıkardığı iddia edilerek inandırılmaya çalışıldı. Ne yazık ki doğrusunun bu sebepler mi yoksa başka bir şeyin mi neden olduğunu hala öğrenemedik.

Yapay zekânın etkin kullanıldığı ve anlık olarak takip edildiğimiz mobil telefonlar yoluyla hayat çok ta istediğimiz gibi yürümeyebiliyor. Gençlerin taşıdığı potansiyelin farkına varmış olan ve ekonomik gelirini insan kaynağı üzerinden sağlayan küresel medya ağları gün geçtikçe yeni yazılım ve uygulamalarla reklam ve satış döngüsünü sürdürmeye devam etmektedirler.  Bu durumda ise sanal ile gerçekliğin giderek iç içe girdiği dünyamızda gerçek olanı öğrenme şansımız daha da azalmaktadır.

Toplumların dinamik ruhu olan gençler her zaman olduğu gibi günümüzde de hayata renk katmaya devam ediyor. Gençlerimizin, olaylara yaklaşım sergilerken analitik düşünme becerilerini kullanmaları bir zorunluluk haline gelmiştir.

Analitik düşünmek, sorunlara sebep olan etkenleri sistemli bir biçimde tespit ederek çözüme ulaşmayı hedefler. Günümüzde analitik düşünmek gençlerin olmazsa olmazıdır.

Sorgulamadan kabullenen,

Olaylara tek bir pencereden bakan,

Her söyleneni doğru diye kabullenen, 

Her öğrendiği bilgiye balıklama atlayan,

Herkes böyle düşünüyorsa muhakkak doğrudur diye yaklaşım sergileyen gençler, kendileri ve çevreleri hakkında çokta sağlıklı kararlar veremezler.

Gençler; duydukları, gördükleri ve izlenimleri yoluyla edindikleri bilgileri muhakkak surette zihinlerinde ölçüp tartmalıdır. Tabi ölçüp tartmak için bolca kitap okumak,  seyahat etmek ve insanlarla iletişimi açık tutmak gerekir.

Bize anlatılanlar ya da gösterilenler ile ilgili analitik düşünme yeteneğini sağlayan en etkili yöntemlerin başında;

5N1K kuralı,

Münazara yarışmaları,

Olayı tersinden sorma tekniği,

Strateji kazandıran zekâ oyunları,

Tümevarım ve tümdengelim tekniği,

Araştırma yapmak ve veriler toplamak,

Kitap okumak (ayrıca önerilir: polisiye kitapları)

Gelmektedir.  Bu süreçleri işleterek kendimize göre olayı yorumlama ve çözümleme yoluna gidebiliriz. Analitik düşünce prensiplerini taşıyan bireyler daima sorgulayan ve dayatmaları kabul etmeyen toplumları oluşturabilir.

 Peygamberimizin buyurduğu gibi “Müslüman, bir delikten iki defa ısırılmaz.” Kalın sağlıcakla…

Yazarın Diğer Yazıları