Burhan İçgüleç

Gençlik, Gelecek ve Yapay Zekâ…

Burhan İçgüleç

Geçenlerde çarşıda yürürken özel eğitim kurumlarından biri, reklam panosunun üzerine şu tarzda bir şey yazmıştı.  “21. Yüzyıla göre insan yetiştiriyoruz” her gördüğümde beni düşündüren bir yazıydı. Önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde bizleri nelerin beklediğini bilemezken hakikaten 21. yüzyıla göre insan yetiştirebilecek miyiz?

Gençlerimiz, geleceğimiz diyoruz. Peki, gelecekte bizleri özellikle de gençlerimizi neler bekliyor.

Yapay zeka, quantum bilgisayarları, hamanoidler, syborglar, byonic organlar, bilgisayar kontrollü çip yerleştirilen insanlar gibi kavramlar ve olgular konuşulur hale geldi. Peki, yapay zekâ en basit haliyle nedir?  Kısaca, algoritması oluşturulan ve önceki verileri (data) de dikkate alıp eşleştirme yaparak çalışan makineler olarak tanımlanmaktadır.

Yapay zekânın ilk ortaya çıkışında bilim insanlarından Alan Turing’ in büyük payının olduğu söyleniyor. Alan Turing II. Dünya Savaşı sırasında Alman şifrelerinin kırılmasında çok önemli bir rol oynadığı için savaş kahramanı sayılmıştır.  Bilgisayar biliminin kurucusu sayılan Alan Turing: “Makineler insanlar gibi düşünebilir mi?” diye bir soru işaretiyle yapay zekâ çalışmalarının önünü açtı.

Yapay zekâ programları artık sadece fabrikalarda, şirketlerde ya da güvenlikle ilgili kurumlarda bulunmakla kalmıyor. Telefonlarımızın yazılımlarında da kullanılır hale geldi.

Cep telefonları yoluyla milyarca insanın tercihleri takip edilir hale geldi. Telefonlarımızda, gezindiğimiz her alan kaydediliyor ve sonrasında analizi yapılarak karşımıza ekseriyetiyle satış amaçlı reklamlar olarak yansıtılıyor.

Herhangi bir kitap araştırması yapmışsak o kitap ile ilgili yakın içerikli kitaplar telefonumuzun ekranından kaymaktadır. Bunu gibi beğendiğimiz elbiseler, süs eşyaları, herhangi bir ev eşyası, ilgilendiğimiz videolar ve daha birçok seçenek karşımıza çıkarılmış durumdadır.

Cep telefonlarımız, vücut sağlığımızın koruması için gün boyunca nelere dikkat etmemiz gerektiğini hatırlatabilecekler. Yorgun olduğumuzda dinlenmemizi tavsiye edecek, yürüyüşümüzde anormallikler tespit ettiğinde doktora gitmemizi önerebilecekler. Bu anlamda cep telefonları en yakın rehberimiz, bilgi kaynağımız, yakın doktorumuz bir yerde ise yaşam koçumuz olmaya aday gibi duruyor.

Teknoloji destekli yapay zekâ, hayatımıza birçok kolaylıklar getirirken güvenliğimize dair ciddi endişeleri de beraberinde getirmektedir. Ses, görüntü, video gibi kişisel bilgilerimiz tehdit altında bulunmaktadır. Örneğin: Van’ımızın yerel kültürünün kodları analiz edildiğinde toplumsal olarak hangi türde saldırı ile karşılaşacağımız belirsizliğini korumaktadır.

Bir araç firması şoförü olmayan bir araç üreterek sinyalizasyon yoluyla koordinatları verilen adrese bir kargo paketini ulaştırabildi. Aracın arkasından inen yapay zekâlı robot, paketi alarak adreste belirtilen evin kapısına bırakabildi. Yine günümüzde doktorlardan daha iyi ameliyat yapan robotlar geliştirildi. Gelecekte, tahlil sonuçlarımızı bir doktora göre daha iyi değerlendirdikten sonra bizlere reçete sunacak bilgisayarların hastanelerde yer alması pekte uzak görülmemektedir.

Günümüzde birçok parlak mesleğin önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde önemini yitireceği ve yerini yapay zekâlı bilgisayar ya da robotların alacağı ifade ediliyor. Bu anlamda gelecekte insanların iş bulma noktasındaki sıkıntıları bir tür anlam krizine de dönüşebilecektir. Bugün seçilen mesleklerin gelecekte ne kadar geçerli olacağı konusunda belirsizlikler artacak gibi…

Tabi bu noktada gençlerimize en büyük tavsiyemiz, kendi kişilik özelliklerini her yönleriyle çok iyi tanıyabilmeli,  kendisiyle barışık olmalı ve yine kendilerini yenileyebilme potansiyellerini canlı tutmaları gerektiğidir. Buna binaen Ortaya çıkabilecek krizleri fırsata çevirme noktasında alan çalışmaları yapmaları faydalı olacaktır. Gençlerimiz her ihtimale karşı kendilerini bu sürece hazırlamalıdırlar.

Gençlerimiz ilgi ve alakalarına yönelik bölümleri tercih edebilecekleri gibi bilişim, yazılım, yapay zekâ, gen mühendisliği, biyomühendislik, nano teknoloji ve robotik kodlamalar gibi geleceği şekillendirecek alanlara da yönelmelidirler. Yeryüzünde kaos ve adaletsizliğin önüne geçebilecek güven, huzur ve merhametin kaynağı olabilecek çalışmalara imza atabilmelidirler.

Yine şunu da biliyoruz ki Rabbimiz, Kâbe’yi yıkmaya gelen Ebrehe’nin planlarını bozduysa bizler için ideal ölçülerde yarattığı dünyanın ve içindeki insanların yaşam alanlarını tamamen sekteye uğratacak yeni Ebrehelere de engel olacaktır. Kâbe’nin sahibi aynı zamanda dünyanın ve kâinatın da sahibidir.

Yazarın Diğer Yazıları