Van Gölü Canavarı
Bestami Alkan
1995 yılında Van'da vali yardımcısı iken"Van Gölü canavarını gördüm" açıklamasıyla bir anda Van'ı Türkiye ve dünyanın gündemine taşıyan, Van'ın tanıtımına turizmine o dönem ciddi katkılar sağlayan, halen Muğla vali yardımcılığı görevine devam eden bulunduğu her ortamda canavar konusu açılan Bestami Alkan canavar ile ilgili ironi dolu bir yazı kaleme aldı.
Bestami Alkan'nın Van Gölü canavarı yazısı:
Bazı arkadaşlar hala, Bestami şu Van gölü canavarını anlat diyorlar...Ben de hatırlarını kıramadığım için anlatmaya çalışıyorum.. Size de anlatayım da , artık kapansın şu canavar işi diye yazıyorum...
Geçen milenyumda, yani geçtiğimiz yüzyılda, ben Van vali yardımcısı iken on cümleden oluşan ve on saniye süren bir beyanat vermiştim...tabii aradan bir yüzyıl geçtiği için tam olarak neler söylediğimi hatırlayamıyorum...''canavarı ben de gördüm.. sırtı testere dişleri gibiydi... çok hızlı bir şekilde yüzüyordu...on onbeş metre boyundaydı sanki... '' gibi şeyler söylemiştim...
O günlerde medya da haber kıtlığı varmış zahir... değil Türkiye adeta dünya gündemine oturuverdi... oturuvermek ne demek.. yankıları çin seddinden himalayalara , alaskadan güney kutbuna kadar uzanıvermiş meğerse...
Bir iki gün sonra sekreterim, '' efendim sizi İngiltere kraliçesi arıyor, görüşmek istiyormuş'' dedi.. Allah Allah hayırdır inşallah deyip bağla kızım dedim...
Dear Bestami diye başladı konuşmamız.. şimdi aranızda İngilizce bilmeyenleriniz olabilir.. Ben Türkçe olarak anlatayım.."Bestami' ciğim, nasılsın, iyi misin...nedir allahisen şu canavar işi.. diye sordu.. bizim gölümüzde canavar var sayın ekselansları.. Ama sizin İskoçlar yalan söylüyor, sizde yok... dedim.. yemin et dedi.. valla billa var deyince inandılar , sağolsunlar...(bizim bazı araştırmacı gazetecilere de selam olsun bu arada!!!).. peki Bestami' ciğim gözlerinden öperim dedi.. ben de ellerinizden öperim majesteleri, dedim...kapattık.. Hala görüşürüz kendileriyle.. bayramlarda arar , bayramımı kutlar.. ben de onu arar, noel 'ini, paskalyasını kutlarım..
Bir iki saat sonra sekreterim, efendim sizi Amerika' dan Bill Cilinton diye biri arıyor, deyince yine Allah Allah diyerek, bağla bakiiim kimmiş o dedim...
Meğerse ABD başkanı imiş.. nasılsınız sayın başkan, Hillary nasıl, Monika nasıl ..diye hasbıhal ettikten sonra.. Yav, Dear Bestami, şu anda beyaz sarayda nükleer bombaların kısıtlanmasıyla ilgili bir görüşme yapıyorduk.. senin haberin bomba gibi düştü önümüze.. nedir bu işin aslı astarı diye merak ettim ..Onun için kırmızı telefondan arıyorum seni...deyince.. Valla billa gördüm.. bizde var sayın başkanım dedim...isterseniz buyrun misafirimiz olun siz de kendi gözlerinizle görürsünüz ...dedim...en kısa zamanda ben de görmeye geleceğim, dedi.. ama gelemedi, işleri yoğundu garibimin sanırım..
Neyse, lafı fazla uzatmayayım daha sonra Yeltsin Bey, Papa Jean Pol, Vanuatu başkanı , Kiribati başbakanı, Kaddafi , Mübarek ve başka mübarekler de v.s de aradı...hepsini yemin billah edip ikna ettim...
Gülüyorsunuz değil mi !! ?? gülün bakalım gülün...
O zamanlar Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde yüksek bir görevi olan bir Profesör hocam da gülüyordu.. Ama sizin gibi değil.. Bıyık altından gülüyordu..
Van üniversitesinin lojmanları Van denizinin kıyısındadır ( Van'lılar göl demezler , deniz derler).. meğerse hocaların hepsi lojmanlarının balkonlarına dürbün,teleskop, kamera ne buldularsa yerleştirmişler.. canavar avına çıkmamışlar mı... çıkmışlar...çıkmışlar...
Profesör hocam ile birkaç gün sonra bir törende karşılaştığımızda, kolumdan çekti.. Kulağıma fısıldayarak , sayın valim biz de gördük, gerçekten canavar varmış, demez mi...der... dedi... yani..
Yanisi şu. .Benim canavarımın var olduğu bir bilim adamı tarafından da doğrulanmış oldu.. Bilimsel olarak da doğrulandı, kanıtlandı yani...
Ben gördüğümü söyledikten sonra ...bir çok insan da gördüğünü söyledi.. Hani bazı evlenmemiş kızlar söyler ya...beni kimler istemedi ki...doktorlar, mühendisler, subaylar, hakimler, savcılar... ama ben varmadım diye.. Kimler görmemiş ki... Hakimler, savcılar, subaylar, pilotlar, kaptanlar, doktorlar,gazeteciler, hocalar.... hepisi görmüş hepisi ama söylemekten korkmuşlar... Ama ben korkmadan söyledim.. İşte bu kadar...
