Eğitimde istem, sistem
Eğitimci Yazar Bahri Yıldızbaş
Konuştuğunuz ve sohbet ettiğiniz eğitimci ve öğretmenler, sürekli sistemi kötülüyor ve bütün kabahati sistemin üzerine atıyorlarsa; Bilmenizi isterim ki... O kişiler çok bilinçsiz, beceriksiz, bilgisiz, sorumluluklarının farkında olmayan, günümü gün ederim, bir gün buradan giderim diyen sorumsuz eğitim suçlulardır!..
Çünkü; eğitimciler ve öğretmenler, sadece sistemin parçası değiller. Hem kurucusu, hem yürütücüsü, hem ahenk taşları ve hem de sistemin adalet terazisidirler.
Sistemden; vatandaşlar, bireyler, öğrenciler ve veliler ile paydaşların şikayetçi olma, sorgulama, hatta yargıya gitme hakkı vardır.
Evrensel değerlerin, kesintisiz, engelsiz, eşit, adil ve planlı bir şekilde; tüm bebeklere, ebeveynlere, vatandaşlara her yerde eğitim (1739 SK), çocuklar ile gençlere ise, okulda kesintisiz bir şekilde, müfredatlar (program) hazırlanarak sosyal devlet tarafından sunulmasıdır ve zorunludur.
Sistemdeki tıkanıklık, haksızlık, adaletsizlik, eşitsizlik ve eksikliklerin tümünü yapma işi ise; EĞİTİM Bakanlıklarının birinci, ikinci, üçüncü; bir, beş, on yıllık stratejik planları ile gerçekleştirilir.
Şuralar, çalıştaylar, seminerler, kurslar, konferanslar, paneller, münazaralar, yüce öğretmenler kurullarınca değerlendirilir, eksiklerin raporları yazılır ve üst makamlara sunulur. Dünyada ve ülkemizde, eğitim hiyerarşisi kabul görmüş bir silsiledir. Resmî iletişim ile birlikte bir milyon yüz bin öğretmenin, yaklaşık sekiz yüz bini sendikalı, dernekçi, vakıfçı ve STK’lıdır. Eğitimcilerin; iyileştirme, sorgulama, grev, uyarı gibi hakları olduğu gibi, basın toplantıları ve medya aracılığı ile kamuoyu oluşturma haklarını kullanabilir, ikili görüşmeler ile hükümeti ve MEB’i uyarma yetkilerine sahiptirler.
Açıkçası; eğitim yöneticileri, maarif müfettişleri, MEB ve MEM il-ilçe, okul ve kurum yetkilileri, eğitim sendikaları, dernekleri, vakıfları, STK’ları ve ve ve ve tüm öğretmenler; sistemin parçası, ortası ve ortağıdırlar.
Toplantı ve kursları desinler için, STK ve sendika üyeliklerini bilsinler için, seminerleri, rapor hazırlamaları, çalıştayları tatil ve görsünler için yaparsanız; sistem sistemlikten, çocuklar sevgisizlikten, gençlik kontrolden çıkar be İSTEM olur. İSTEM içindekiler de, istemleri doğrultusunda, kendi eksiklerini “Bu nasıl sistem!” diyerek, yerini ve adresini bilmediğimiz “bizden yeğinlerin üzerine atmış olurlar.”
Eğitim sistemini yaşatan veya öldürenler; Bakanlık, il, ilçe, okul, kurum yöneticileri ile öğretmenlerdir, maalesef. Geçmişten, günümüze biraz böyleydi ve katlanarak devam etmektedir. Özür dilenmediği, öz değerlendirme ve öz eleştiri yapılmadığı, sorgulanmadığı, gözden geçirilmediği, yönetici ve öğretmenlerin kendilerini eleştirmediği sürece, bilmediğimiz SİSTEM suçlanarak, kargaşa devam eder ve uzar gider. Uzun zamandır, okuldan ve öğrencilerinden uzak olan öğretmenler için neler yapıldı? Öğretmeler, öğrencileri için hangi yeni yöntem ve stilleri icat edebildiler. Bir çoğu, yine evden ders verecek veya ders yükü olmadan öğretmenliğine devam edecek. Peki; nerede bu sistemciler, sistemden şikayetçiler ve istemciler!.. Nasıl bu kadar rahatız ve kriz planlarımız nerede?
“Başarılı, mutlu, huzurlu, bilimin, sanatın, sporun, sağlığın ve güzelliklerin olduğu SİSTEM bizim...”
“Başarısız, kavgalı, kargaşalı, sporsuz, sanatsız, sağlıksız,bilimden uzak, güzelliklerden yoksun, plansız ve herkesi mutsuz eden sisteme ise ‘BU NE BİÇİM SİSTEM (İSTEM)’ diyen bir eğitim ailemiz var.” Çalışkan, öz verili, üretken ve sırtını bir yere bağlamayan birisi isen, İSTEM dışısın ve çekilmezsin.
O zaman; olmaz olsun, böyle İSTEM, İSTEMCİLER ve SİSTEM.