Eğitimci Yazar Bahri Yıldızbaş

'ADALET İSTİYORU(z)M.'

Eğitimci Yazar Bahri Yıldızbaş

(Amasralı kadın)

Bu sözün sahibi, Amasradaki maden faciasında yanarak hayatını kaybeden, maden şehidinin yüreği yanık, evlatlarımızdan genç eşi.

— “Savcının suçlular İLE ilgili raporu devletin elinde var iken, suçlular hala makamlarında oturuyor. Zehirlenerek değil, yanarak vefat ettiği doktor raporu İLE ispat edilen şehit eşim konuşamayacak diye, müfettişler tarafından, “suçlu barutçudur” diye rapor yazılması, acımıza yeni acılar eklemiş ve şereflice yaşayıp ihmallerle hayatını kaybeden eşime iftira atılmıştır. Allah, onlara sorsun. ADALET İSTİYORUM, susmayacağım ve olayın peşini bırakmayacağım.” dedi.

Sevgili kardeşim ve kardeşlerim; eşlerini, çocuklarını, babalarını ve yakınlarını kaydeden sizlere sabırlar, tüm maden şehitlerimize Allah’tan rahmet dilerken, er veya geç adaletin tecelli edeceğine ve suçluların cezalarını çekeceğine inanıyorum.

TBMM Genel Kurulu Salonu’nda, milletvekillerinin oturdukları yerden hepsinin gördüğü, içeri girildiğinde görme engellilerin bile yerini ezberlediği, Cumhuriyet’imizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Egemenlik Kayıtsız ve Şartsız Milletindir” sözü var. Adaleti, milletin seçtikleri sağlasın diye, her gün hatırlatmak İçin oraya büyük puntolarla yazılmış ve asılmıştır. Adaleti sağlayacak olanları biz seçiyoruz ve hepimiz, kendimize lazım olunca adalet istiyoruz.

Kanser tedavisi gördüğüm 2013-14 yıllarında, on dokuz ay süren uydurma bir soruşturmamda, talimatlar üzerine didik didik taramalar ve incelemeler yapılmasına rağmen, hiç bir suç bulamayan iki tetikçi müttefişcik, “işte o bayramdan bu bayrama, davul çalmış seyrana” gibi, kuşların bile gülmeyeceği bir rapor sunmuş, birilerinin emri ile soruşturmayı başlatan milli eğitim müdürü, “böyle bir gerekçe ile alamam” deyince bekletmişler, o müdürü görevden aldıktan sonra, yeni atanan ve her tarafı şaibeli müdürcük hemen imzalamış beni görevden almışlar. İki yıldan fazla sürdü ve ben davayı tazminatlı kazanarak görevime geri dönüp, var olan onurumla işimi icra etmeye başladım. Bir yıl sonra, bana soruşturma açan müdür hastaneden telefon açtı “hakkını helal et” dedi, “etmem” dedim. Öldü. Rapor hazırlayan iki müttefişcikten biri sürünüyor, biri sürüm, sürüm sürünüyor. Göreve başladığı günün ikinci saati, görevden alma kararnamemi imzalayan müdür odama vicdana geldi, kovmaktan beter ettim gitti. 15 Temmuzda yakalandı, alındı, geri geldi daire başkanı olmuş. Esas rezilliğin başı, hırsızlıktan yargılandı, susmak İçin daire başkanı yaptılar, görevden aldılar ve malulen emekli olmuş. Durumu iyidir, yükü ağırdı maşallah. Esas oğlan, hala yuvaları yıkıyor ve emirlerini zayıf karekterlere yağdırıyor. İlçe, il ve okuldaki yalancı şahitler ile ispiyoncuların yüzüne tükürsen, “şükür” diye ellerini yıkarlar. Göründükleri her yerde, yıkatıyorum. Üç tanesi uzun boylu olduklarından, önce onlar beni gördüklerinden arazi oluyor ve maalesef ellerini yıkatmama engel oluyorlar.

Bizim eski bir komşumuz vardı, çok sevimli ve merhametli Hacı Ana. Kimsesi yoktu, fakat kimsesiz değildi. Önce İrfan Telli iki katlı eski Van evini ona vermiş, oğlu Faruk geceler onun yanında kalırdı. Sonradan, bizim bahçedeki iki odalı eve taşındı. Bizler bahçede top oynarken, evindeki son kıyma İLE köfte ve patates kızartır, oyunumuz bittiğinde bizleri çağırır, ayakta duramadığı İçin eşikte oturarak bir ekmeği dört eşit parçaya bölüp, ekmek arası yapar bizlere dağıtırdı. Hepimiz onu çok severdik, bakkal, fırın ve diğer tüm işlerini yapardık. Tatlı dilli, duacı ve Allahın komşulara bir emanetiydi. O zamanlar ben İmam Hatip Ortaokulu öğrencisiydim, tam onun odasının karşısındaki odada ders çalışırken, bazen de Kurandaki süreleri ezberler ve kıraatla sesli okurdum. Duyar duymaz gelir, bacımdan veya rahmetli annemden bir minder ister pencerenin önüne bir minder bırakırlardı, orada oturur ve beni dinlerdi. Gitmek istesemde, “Bahri yavrum Yasini, Ayete’l Kürsi’yi de oku derken, onun sayesinde tüm süreleri ezberlemiştim.

Hatta; eşler, aileler veya komşular arasında tartışma olduğu zaman, adil davranışları ve kısıtlı Türkçe nasihatleri ile insanları barıştırırdı. Adını, “Hacı Adalet Ana” bırakmıştık. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Adalet Ana öldüğü zaman, çok üzülmüştük.

Adaleti; adil, AHLAKLI, vicdanlı, merhametli, onurlu ve bağımsız, insan gibi yöneticiler sağlar.

Sağlıklı ve adaletli günlerimiz olsun.

 

Yazarın Diğer Yazıları