Azmi İlvan

Rüyadan Uyanmak...

Azmi İlvan

Bir önceki makale de, Ağustos da Van  demiştim. Muhteşem geçen Ağustos ay'ını geride bırakıp gerçeklerle yüzleşmeye devam  ediyoruz, çünkü hayat devam ediyor.

Yazdan kalan birkaç gün daha var önümüz de, çabuk geçecek biliyorum ve soğuk havaların  gelmesi yakın. Havalar derken, yanlız Meteorolojik açıdan bakmamak gerekir.

Başta Ekonomik ve Siyasal, sonrada sosyal yaşam olarak ele almak gerekir.  Siyasette yine soğuk rüzgarlar esiyor, Ekonomi çığ altında kalmak üzere, Spor da  bazen kapalı bazen güneşli hava mevcut,  Eğitim de toprak kayması yaşanıyor, çalışanlar Bayram tatili sonrası sendroma girmiş durumdalar.

Hayatın gerçekleriyle yine başbaşayız anlaşılan. İnsanlarımız mutsuz Karamsar geleceği göremiyor.

Yol da, çarşı da, Pazar da gezerken insanların yüzüne bakıyoruz herkes karamsar.

Herkesin sıkıntıları farklı farklı ama genel de Ekonomik sıkıntı birinci sırada.  Alım gücü düşmüş, okulların açılmasına şunun şurasında birkaç gün kalmış, çocuğunun ihtiyaçlarını karşılama derdi, karabasan gibi çökmüş üzerlerine. Hele ki kayıt yaptıracağı okul evine uzak ise, servis ücreti için nelerden feragat edecek kim bilir. Eğitim müfredatına bakınca eğitim kalitesinin geçmiş yıllara nazaran daha kötü durumda olduğu ortada.

Değerlerimiz ders kitaplarından çıkartılmış, yakın tarih hakkında bilgisiz bir neslin yetiştirilmek istendiğini görüyoruz. Sadece Okuma Yazma öğrensin diye okula gider oldu çocuklarımız. Sorgulama yetisi olmayan, biat eden bir nesil ile karşı karşıyayız, tehlike büyük.

İşsiz Velileri düşününce daha bir kötü oluyorum. Nasıl üstesinden gelirim düşüncesinde olan bir veli, çocuğunun geleceği kaygısıyla nasıl hayata tutunabilir ki.

Şu bir gerçek '' Mutsuz insan mutsuz çocuklar yetiştirir''  ne kadar eğitim verirseniz verin problemsiz bir nesil yetiştiremezsiniz bu şartlarda.

*

Biliyorum içiniz karardı, bu kadar olumsuzlukları sıralarken. O nedenle biraz havayı değiştireyim,  Bohor (yalan) da olsa güzel şeylerden bahsedeyim. Gözlerimizi kapatıp hayal dünyasına dalalım.

Mesela;

Van'dayız ve 1960 lı 70 li yıllar. Babalarımızın hepsi iş güç sahibi, kimisi esnaf kimisi Memur kimisi işçi ama hepsinin işi var nihayetinde. Şartlar bazılarımız için zor olsa da mutlu insan sayısı daha fazla. Herkes birbirine saygılı, büyükler ile yolda karşılaşırsak hal hatır sormadan geçemiyoruz. Bir Merhaba, Günaydın demekten kaçınmıyoruz, insanların gözünün içine bakıp gülümsüyoruz. Karşıdan da, aynı tepkilerin geldiğini görünce daha bir mutlu huzurluyuz.

Sosyal yaşam  tek düze de olsa, insanlar hallerinden memnun. Gençler platonik aşk maceraları yaşarken, aman laf olur korkusuyla içinde yaşatır aşkını.  Cafeler yok, çay bahçeleri sadece erkeklere mahsus, en revaç da olan yer Akköprü mezarlığına yakın dere. Yeşili bol ağaçlı ve ıssız. Bazen kavgaların buluşma yeri, bazen de nadiren de olsa cesur sevgililerin gözlerden ırak romantik ortamı, her yıl hıdırellez zamanı olmazsa olmazımız olan mekanımız.

Ve;

Yıl 2017 o güzel uykudan uyanıp hayatın karmaşası için de gözlerimizi oğuşturarak, noluuur 5 dakika daha uyuyayım sonra kalkarım  yalvarmaları nafile. Hayatın gerçekleriyle yüzleşmeye devam.

Aze...

Yazarın Diğer Yazıları