Azmi İlvan

Organ Bağışı...

Azmi İlvan

Hassas bir konu. İnsani açıdan çok önemlidir, mutlaka organ bağışında bulunulması  gereklidir. Bir cana can katmak kadar kutsal ne olabilir ki. Yıllarca bu konuda yanlış bilgilendirilen bir toplum olarak hep ihmal ettik. Derman arayan insanları yanlız bıraktık. Kimisi günah dedi, kimisi sevap dedi kimileri de siyaseti gereği doğru ve yanlış dedi.

Okumayı araştırmayı sevmeyen insanların çokluğunu göz önüne alırsak bu konuda çok bilgisiz kaldık.

Tıp geliştikçe insan yaşamı daha sağlıklı ve uzun ömürlü olma şansı veriyor. Bilim adamları bu konu üzerinde beyin patlattılar, önce kalp nakli ile başladı ve geliştikçe de tüm organların nakli yapılır oldu.

Ama organ bağışı yapılmamasının yetersizliğinden nice canlar yitip gitti. Medeni ülkeler de bu konu artık insani bir görev olarak kabul görmüştür.

Organ bağışı nedir..?

Organ bağışı, bir insanın organlarının bir kısmının veya tamamının, henüz sağlıklı iken, beyin ölümünün ardından başka insanlarda yararlanılmak üzere bağışlanması.

Bir bakış açısıyla; organ bağışının, kan naklinden farkı yoktur. Hayat kurtarma anlamında, sağlıklı olan her organ bağışlanabilir. On sekiz yaşını doldurmuş ve doğru ile yanlışı ayırabilme yeteneğine sahip herkes, başta kalp olmak üzere, akciğer, böbrek, karaciğer ve pankreas gibi organlar; kalp kapağı, göz kornea tabakası, kas ve kemik iliği gibi dokuları bağışlayabilmekte, ve bunlar günümüz tıp teknolojisinde nakledilebilmektedir.

Yasal dayanağı

Türkiye'de 1980 tarih ve 2240 sayılı yasa gereği organ bağışı yapılabilmesi için 18 yaşını doldurmuş olmak ve bu dileğin, iki tanık önünde, sözlü olarak yapılması,genişletilmiş gönüllülük ve ayrıca bunun bir hekim tarafından tasdik edilmesi yeterlidir. Bunun için en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak "Doku ve Organ Bağış Belge"si alınabilir. Bu belge, genellikle nüfus kimlik cüzdanı yanında taşınarak, herhangi bir kaza durumunda doktorların, gerekli organları kurtarması sağlanmaktadır.

Organ nakline ihtiyacı olan çok insanımız var, Yaşama umudunu yüreğinde taşıyan bu insanlarımızın sesine kulak vermek gerekir. Kimsenin başına gelmesini istemeyiz ama hayatta ne olacağımız belli değil, bugün başkasınaysa yarın bize de olabilir. Bu açıdan bakarsak organ bağışı konusunda daha duyarlı olmalıyız.

''Allah hiç kimseye dermasız dert vermesin'' deriz, ama her nedense sadece deriz. Ateş düştüğü yeri yakar misali başımıza gelmediği sürece anlama güçlüğü çekiyoruz.

Organ bağışı konusu inançların baskısıyla hep yanlış yönlendirildi. Cahalet önümüzde büyük bir engel, Dinimiz Yaşat diye emretmişken tam tersi anlatılarak günah diye insanımızı bu konudan uzak tutmuştur. Vicdanını bir tarafa atarak, saçma sapan ipe sapa gelmez gerekçelerle karşı çıkmışlar.

Evet canlar, yakınlarımızda hatta kapı komşumuzda ne dramlar yaşanıyor ne acılar yaşanıyor bilmiyoruz. Neler htiklerini ne kadar anlamaya çalışsak da yaşamadan bilemeyiz.

Gelin canlar organ bağışı konusuna biraz daha duyarlı olalım. Üzülmek çözüm değil, çözüm organ bağışında bulunmaktan geçer.

Bugün başka bir cana ise, yarın kendi canına da lazım olabilir. Cana can katmak için sadece bir form dolduracağız. İnsani görevin gerekliliği de budur.

Esen kalın, sağlıcakla kalın, vicdani sorumlulukla kalın. Aze...

Yazarın Diğer Yazıları