Uzm. Ecz. Afşar Çelik

Kocaeli Parkı'nı Koruyalım

Uzm. Ecz. Afşar Çelik

Kocaeli Parkı, bir müddet üstüne serpilen ölü toprağıyla atıl durumda kaldı.

Ne zamandır yine cıvıl cıvıl…

Küçük kızımın okeyde benimle kıyasıya rekabeti, şıkırdayan taşların arasında onun kahkahalarıyla ayyuka çıkıyor. Ailece oturmanın keyfini dondurmalarımızla çıkarıyoruz.

Elbette bu çok sevindirici.  İnce gövdelerinin üstündeki birer avuç yapraklarıyla da olsa piknikçilere gölge veren ağaçları bana ümit veriyor.

Ailelerin minnacık örtüleriyle, kanaatkâr azıklarıyla çimenlere yayılarak dinlenmeleri benim de ruhumu dinlendiriyor.

Arada bir karşıdaki lunaparktan gelen halay veya misket seslerine, yolcularını alıp da gün batımına doğru süzülen teknenin şarkılarının cevap vermesi de ayrı bir şenlik.

 Gün boyunca ısınmış bir kayanın üstünde oturup da artık yorulup da veda etmekte olan güneşi seyrederken Van Denizi'ne neden "deniz" dendiğini açıkça görürsünüz.

Bütün bu güzellikleri lekeleyen tek şey çevre kirliliği.

Ayaklarınızın dibinde mırıldanan küçük dalgaların okşadığı beyaz kumların üstünde ne yazı ki sayısız plastik şişe ve kâğıt bardak görmek insanı üzüyor.

Kocaeli Parkı cumhuriyetimizin bayraklarıyla süslü bir huzur köşesi.

Bu huzur köşesini korumak hepimizin görevi. Hiçbir huzur ve rahatlık kendi kendine var olamaz. Huzur ve rahatlık her an gözetilmeli ve bilinçle korunmalıdır.

Bu yüzden de Van Denizi'mizin kıyısında beyaz bir inci tanesi gibi duran bu güzel parkımızın temizliğine dikkat etmemiz çok önemli.

Çevre kirliliği birikimli bir sorun. Bu yüzden de daha en başında küçük kötü birikimleri engellemek en ucuz ve etkili yöntem.

Vatan, askeri birliklerin, karakolların, resmi dairelerin binalarından, bahçelerinden ibaret değil. Vatan dediğimiz şey, üstüne gönlümüzce kilimimizi serip ailemizle keyif içinde çekirdek çinttiğimiz, arkadaşlarımızla okey oynarken kahkaha attığımız, sırtımızı güvenle dayayıp da bütün endişelerden azade gün batışı seyrettiğimiz yer demek.

Ama işte… O da "kendiliğinden" korunmuyor.

Bir parkın hangi emeklerle hangi bedellerle korunmuş bir yurt parçasından ortaya çıkarıldığını,  azıcık hatırlamazsak. Onu çere çöpe, pisliğe, yok oluşa terk ediyoruz demektir.

Sizce Van Denizi, sizce yüz yirmi Türk çocuğu, sizce her gün batışında o kızıl yorgunluğu hüzünle seyreden Zeve bu ihmalkârlığı hak ediyorlar mı?

Bu değerli eseri küçük çabalarla korumak mümkün.  Lütfen onun değerini bilelim, onu koruyalım.

Yazarın Diğer Yazıları