Ümran Öztürk

Depremde mucizeler ışık oldu

Ümran Öztürk

Yunanistan'ın Sisam Adası ile İzmir'in Seferihisar İlçesi arasında Ege Denizi tabanında 30.10 2020 günü saat 14.51 ‘de gerçekleşen deprem, can kayıplarına ve  yıkımlara neden oldu. Depremin şiddeti farklı kaynaklardan farklı dillendirilse de Kandilli Rasathanesi 6,9 büyüklüğü ile son noktayı koydu. Ve İzmir tarihin de gördüğü en büyük depremlerden biri olarak kayıtlara geçti. 30 saniyeden fazla süren deprem İzmir Bayraklı ve Bornova’ da can ve mal kaybına neden oldu. İzmir’in  Bayraklı ve Bornova ilçeleri depremden büyük yaralar aldı.  

Sakin şehir olarak bilinen Sığacık’ta da alışık olmadığımız görüntülere tanık olduk. Binaların yıkılmadığı ancak depremin hemen ardından meydana gelen tsunamiden dolayı Sığacık’ta can pazarı yaşandı. Deniz suyunun sokaklara taşması ve önüne geleni sürüklemesi korkutucu bir manzara olarak hafızalarımıza kazındı bile.

Denizin çekilip tekrar geri gelmesi ile küçük çaplı yaşanan tsunami adeta  Sığacık sokaklarında korku ve  panik yarattı. Suların yükselmesiyle limandaki teknelerin alabora olması ve daha sonra karaya oturması sakin şehir unvanlı Sığacık’ı bir anda öfkeli şehir görüntüsüne bürümüştü. 1 can kaybının olduğu Sığacık’ta deniz suyunun ev ve işyerlerine girmesiyle mal kaybı çok fazlaydı.

Depremin üzerinden saatler,günler geçtikçe can kayıplarının ve yaralıların artışına ekran önünde üzülerek tanık olduk. Can kaybı ve yaralı sayılarına saatler geçtikçe yenileri eklendi. Kurtarma çalışmalarını ekran karşısında hüzünle izledik. İzmir’de yaşayan ailemizle, dostlarımızla sürekli telefonla iletişimde kaldık, durumları hakkında bilgi akışı sağladık. Dualarımız bu şiddette ikinci bir depremin olmamasıydı. Bunun en acısını Gölcük ve Van depremlerinde yaşamıştık. Her iki yerde de şehir hayalet şehre dönmüştü. Gölcük depreminin gece olması ilk müdahaleleri de geciktirmişti ne yazık ki.

Bu enkazda acı, gözyaşı, kaygı vardı ama mucizeler de gerçekleşti. 65 saat sonra minicik bir el uzandı kurtarılmak üzere enkazın arasından. 3 yaşındaki küçük Elif parmağını sıkıca tuttuğu kurtarıcısının yanından ayrılmaması için uzun süre bırakmadı. Elif’in bu kareleri yılın fotoğrafı olmaya aday bir görüntüydü. Umutların tükendiği anda başka bir mucize gerçekleşti. Bu kez 4 yaşındaki Ayda 91 saat sonra enkaz altından kurtarıldı. Deprem anında annesinin hayat üçgeni alanına bıraktığı Aydan kurtuldu ama annesi Fidan Gezgin o kadar şanslı değildi. Aydan’ın kurtarılmasından sonra annesinin cansız bedenine ulaşıldığı haberleri ekran başında milyonlarca insanı derinden üzdü. 

Kurtarma ekipleri canlarını dişlerine takarak tek bir canın kurtulması için uykusuzluğu,yorgunluğu hiçe sayarak  adeta zamanla yarıştı.   Koordineli çalışma, zamana karşı yarışma, ülkenin dört bir yanından gelen yardımlarla bu süreci iyi yönetmelerine sebep oldu.   

Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’na ivedi bir şekilde çadır kent kuruldu. Kurulan çadırlar Coronadan dolayı düzenli olarak  dezenfekte edilse de bu alanda bir iki vakaya rastlandı. Günlerdir  Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in  sosyal medya hesabından ve İzmirtube’dan deprem raporu adı altında, yapılan tüm çalışmaları , ihtiyaçları halkla paylaştı, sık sık canlı yayınlarla Afet Güncel Durum Değerlendirmesi yaparak milyonlarca insanı bilgilendirdi.

Bizizmir.com üzerinden “Halkın Bakkalı” aracılığıyla dayanışma kampanyası başlatıldı. Hijyen paketleri, gıda paketi, uyku tulumu, çocuk bezi, battaniye gibi elzem ihtiyaçlar çadır kentlere ulaştırıldı.

Bu deprem bize Gölcük, Düzce, Van, Elazığ depremleriyle bir karşılaştırma olanağı sundu. İzmir’in  depremden hemen sonra izlenen süreci çok iyi yönettiklerini gördük. Birlikte bilinçli hareket etmeleri, ihtiyaç sahiplerinin yanında yardımseverlerin hazır olması İzmir depremzedelerinin bu konuda diğer şehirlerden daha şanslı olduğunu gösterdi bize.

Depremin hemen ardından yapılan yardımlar iyilik hareketine dönüştü. “Hemşeri İletişim Merkezi” adı altında “Deprem Yardım Hattı” kuruldu. 81 İlden adeta yardım yağdı. İzmir Büyükşehir Belediyesi çalışanları halkla birlikte el ele verip sürdürülebilir bir süreç yönetti ve hala bu süreç başarılı bir şekilde devam ediyor. Sürecin  iyi yönetilmesine, yaraların çabucak sarılmasına gayret gösteren vatandaşların duyarlılığı da eklenince bu sahada çalışan ekiplerin motivasyonunu yüksek tuttu.

Yardımlar çığ gibi büyüyor

Bu iyilik hareketinde BİZ VARIZ dedi 81 il 7 kıta. İzmir’in depremzedesine yardım yağdırdı. 

Bu kampanyalarda İzmir’deki dayanışma ruhu tüm ülkeyi olumlu düşünmeye sevk etti. Acıların yanında insanlığı kardeşliği de gördük. Ülke insanının kenetlendiğini, insani yardımların en üst düzeyde yapıldığını, otel sahiplerinin otellerini depremzedelerin hizmetine açtıklarını gördük. Ege Üniversitesi Kan Bankası’ndan yapılan kan bağışı kampanyasına vatandaşlar koşarak gittiğine tanık olduk.

Depremde yaşamını yitirenlere üzülürken her deprem sonrası yine insanlığımızı sorguladık. Sistemi sorguladık. İmar affının getirdiği sonuçları irdeledik.  Kaçak yapılara imar affının gelmesinin sonucunda ağır bedeller ödendiğine şahit olduk. Tarım arazilerine , akarsu yataklarına yapılan binalara  verilen izinleri, ruhsatları sorguladık. Ama hiçbir yetkili, kurum, kuruluş, kişi  burada hata yaptık demedi.  İsteriz ki tüm bu yaşananlar unutulmasın ve suçlulardan adalet önünde hesap sorulsun.

Deprem Öldürmez Bina Öldürür Gerçeği

Her geçen saatte ölü ve yaralı sayısının arttığı depremde 114 can kaybı,1035 kişi yaralandı.  Yine bu depremin  sorumlusu  çürük binalar ve İzmir’in bostanı olarak bilinen çok verimli bir tarım arazisine sahip Bayraklı’nın  gevşek zemini, yetkililerin duyarsızlığı, müteahhidin bilgisizliği oldu .

Etrafı sulak bostan olan 8 katlı Rıza Bey Apartmanının yerle bir olmasının en büyük nedenlerinden biri tarım arazisine bina yapılması olarak gösterildi. Yerbilimci Cem Yaltıran bu konuda 2000 yılında uyarıda bulunduğunu  “Tarım alanları, akarsu yatakları içinde değişken zemin yaratır. Buraya yapılan binalar en ufak hatayı affetmez”diyerek uyarıda bulunduğunu ama kimsenin bu öneriye aldırış etmediğini, binalara oturma ruhsatları verdiklerini bir kez daha öfkeyle okuduk.

İlk günlerde vatandaş hırsızlığa, talana yol vermedi ancak birkaç gün sonra gelen şikayetler ve paylaşımlardan Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’na gelip Kızılay çadırında yemek yiyip, yardım malzemeleri çaldıkları ve onları il dışına götürüp satmaya  başladıkları ihbarları sosyal medyada yer aldı. Her afatta tanık olduğumuz çirkinliklere az da olsa bu depremde de rastladık. Bu gibi talanların önüne geçilememesi çok yazık

Bu depremden de geriye öksüz çocuklar, yok olmuş aileler, yıkılan binalar suçu birbirine atan yöneticiler, hız kesmeden yeni binalar yapan cahil, vicdansız, denetimsiz müteahhitler kaldı.

Yazarın Diğer Yazıları