VANLILIĞA DAİR BİR BAŞKA YAZI

Allah insana akıl vermemişse akılcı bir dayı vermeli.
Van okuru belki bıktı ama hakkı ödenmez dayımın… Nereden çıktı gene bu sohbet?
Önce şunu  belirtmem lâzım ki iki belki üç defa düşünüp bir kere yazmanın önemini öğretmiştir.
İnanılmaz bir sabırla sizi dinler, ne hissettiğinizi  anlar.
Aslına bakılırsa başka bir yerde  ünlü bir siyasetçi, yazar vs olabilirdi.
O burayı seçmiştir. O, elma ağaçlarıyla kucaklanmış, mahremiyetleri yeşille sarılmış  evlerin hatırasını seçmiştir.
O kapısından misafir eksilmeyen kocaman ailelerin sevgisini seçmiştir.
 O yüzden, Van'a yolunuz düşerse, dükkânda çörek veya taptapa ile otlu peynir yediğiniz anda Cumhuriyet Caddesi'ne farklı biri olarak çıkarsınız…
Ruhunuzun keskinlikleri azalır…
Büyük şehirlerde sizi geren kaybolmuşluktan kurtulur ve daha  şehre geleli bir hafta bile olmamışken kendinizi buralı saymaya başlarsınız.
Eski TEKEL binasından, yıkılmış Ziraat Bankası'na kadar, oradan Göl Apartmanları'nın  eski  ve uzak anılarına bir bisiklet yolculuğunu ağzınız açık dinlerken bütün bunların aslında sizin de çocukluğunuzun birer parçası olduğunu anlarsınız.
Duygusal bir insansanız, gözleriniz yaşarır. O zaman bir şehri sevmenin ne demek olduğunu anlarsınız.
Van'a bir gün yolu düşeceklere tavsiye edeceğim şeyler:
  Sabah sıcak açık ekmek çıkaran bir kahvaltıcıya kapağı atmanız…
Edremit'te  mutlaka gün batımını seyretmek…
 Ve asla dayımın dükkânına uğramamaktır. Çünkü Van'dan giderken içinizin sızlamasını istemiyorsanız, bir şehri sevmenin ne demek olduğunu hiç bilmemeniz, sizin için en iyisi olacaktır.
Vanlı olmak nedir derseniz… İyilik, samimiyet ve hoşgörüyü dayımın dükkânında, her dem taze ve balıklı çaylarla içmek demektir.

Bakmadan Geçme