Van'da Yaşanan Üç Önemli Kirlilik...

Memleketimiz, doğunun incisi tabiri ile söylediğimiz, Vangölü çevresine kurulmuş, şirin ve doğal güzelliği olan bir şark vilayeti. Havasıyla, suyuyla ve insanıyla belki bir çok komşu ilinden farklı bir yapıya sahip bir mekan. Her zaman cazibe merkezi olmayı başarmış bir vilayet. Gel gör ki son zamanlarda İlimizde üç önemli kirlilik yaşanmaya başlamış, memleketimiz adeta eski yapısını korumaktan aciz bir hal almıştır. Ne yazık ki git gide daha kötü bir gidişata doğru hızlı bir ilerleyiş görülmekte ve Van'ımız o manevi güzelliğini ve tertemiz çehresini yitirmektedir. İşte tamda burada bu namzet ilin sakinleri olarak bizlere büyük görevler düşmekte ve Van'ımızın kötü gidişatına karşı bir şeyler yapmak ve memleket insanını uyarmak en büyük görevimiz olsa gerek. Tabii gereği bu satırları okuyanların zihinlerinde bazı endişeli merakların uyandığı kanaatindeyim. O zaman hemen bir kaç madde ile bu sıkıntıları siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum:
- Birincisi: Van halkı büyük bir zihin kirliliği yaşamaktadır. Yaşı müsait olanlar bilirler, olmayanlar ise büyüklerinden "Eskiden Van'da" sözü ile başlayan bir çok mazi ile ilgili anılar dinlemişlerdir. İşte eskilerin yerinde maziler esmektedir. İnsanımız sadece kendisi için yaşamakta bana değmeyen yılan bin yaşasın ilkesiyle hareket etmektedir. En önemlisi insanımızın birbirine yardım etme, onu ağırlama ve misafir etme örfü, yardımlaşma duygusu tamamen yok olmuştur. Artık herkes yalnız ve yalnız kendi dünyalık menfaatini için yaşamaktadır. Komşu hakkı yok, yardımlaşma ve güleryüz yok. En önemlisi karşındakini kendi yerine koyup, düşünme melekesi yok. Büyüklerimiz bize böyle mi öğrettiler. İnancımız, örfümüz ve adetimiz bizlere böyle mi emrediyor. Asla.
En basitinden bir esnaf kardeşimiz bir işyeri kuruyor. Basit bir nalburcu, manav, züccaciyeci v.s. Malını satabilmek için tüm malzemesinin teşhir alanını; dükkan önünde veya çevresindeki, vatandaşın yürüdüğü kaldırımı seçiyor. Sevgili esnaf kardeşim seslenmek istiyorum: Zaten Van'da arabaların yoğunluğundan yürünecek yol kalmamıştır. Bir vatandaşın güvenli bulduğu kaldırımı da sizler işgal ederseniz. Ne olacak bu memleketin hali denmez mi? Fırsatçılık, fahiş fiyata satma, yalan yere yemin etme ve bunun gibi bir çok örnekte bu işin cabası. Peygamberimiz: "Bir kimse, kendi nefsi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçek manada iman etmiş sayılamaz" buyurmaktadır.
- İkincisi: Ahlaki kirlilik. Soruyorum sizlere deprem öncesinde mi yoksa deprem sonrasında mı İlimizde Cafe-Bar tarzı eğlence merkezleri, argo tabirle gazino veya pavyon tarzı işletmeler mevcut idi. El-cevap: Deprem sonrası elbette. Artık bu tür ahlaksız mekanlar ulu orta her yerde açılmakta, hatta daha ileri gidilerek Van'ın Merkez Camileri'ne bitişik mekanlar bu tarz işletmelerle kirletilmektedir. Bu sebeple gençliğimiz büyük bir ahlaki çöküntünün içine çekilmektedir.
- Üçüncüsü: Çevre kirliliği. Van büyük bir çevre kirliliğine terk edilmiştir. Büyük şehir olmuş bir ilde halen çöpler sokaklarda yollar ortasına atılmakta. Atılan çöp poşetlerinden akan o pis sular ve yaymış olduğu kötü kokular her gün sağlığımızı tehdit etmektedir. Allah aşkına, hiçbir yetkilinin aklına gelmez mi her sokağa bir çöp bidonu koymak. Hangi çağda yaşıyoruz. Avrupa medeniyeti dediğimiz bitmiş ve kokuşmuş bir medeniyete abdesti, tahareti, çevre temizliğini, en önemlisi ahlakı öğreten mükemmel bir dinin müntesipleri ve şanlı ecdadımızın torunları olarak halen benim kendi yurdum insanı zihin ve çevre kirliliğinden arınamamış; ahlaki özünü yakalayamamıştır.
Bakın Mevlamız Kur'an'ın da: "De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabbi Allah içindir." (En'am/162) buyurmaktadır. Hayatımız ve ölümümüz onun rızası doğrultusunda olursa anlattığımız hiçbir sorun kalmayacaktır. Fazla söze hacet yok. Güzel Van'ımla ilgili üç önemli sorunu hatırlatmak, en önemli görev olsa gerek. Bizden söylemesi, gerisi güzel insanımın ve yetkili mercilerin takdirine.
Selam ve muhabbetle…

 

Bakmadan Geçme