Sonbahar

Şahbettin Uluat yazdı...

Eylül ayının son günlerini yaşıyoruz.

Dört mevsimin de bütün özelliklerini esirgemediği memleketimiz Van'da artık serin rüzgârlar esmeye başladı. Bunun arkasından gittikçe düşen hava sıcaklıkları ile yoğunlaşan yağmurlar gelecek.

Bütün kış ve ilkbahar boyunca deniz mevsimini bekleyen ve henüz Mayıs ayında kendilerini herkesten önce Van Gölü'nün serin sularına bırakan çocuklar şimdi de havalar serinleyip herkes çekildikten sonra bile kıyı köşe o sulara girmeyi sürdürecekler.

Yaşamakta oldukları başka şehirlerden tatillerini ve sıcak mevsimi geçirmek için Van'a gelmiş olan hemşerilerimizin son bölümü de çok geçmeden ata baba topraklarından ayrılmış olacak.

Edremit'in gittikçe daha dar alanlarda varlığını sürdüren bereketli bahçelerinin meyveleri manavlarda, bakkallarda, kapı önlerinde kendilerini çok iyi bilen müşterileri tarafından kısa sürede tüketilecek.

Karaağaçlar, söğütler, meşeler, akasyalar, akçaağaçlar, meyve ağaçları ve kaldıysa kavaklar vakitleri gelince sararacak ve çürüyecek olan yapraklarını dökecekler.

Çocukluğumuzun sonbaharlarında şalvarlarını giyip sekavül ya da süpürgelerini alıp, yüzlerini leçekle kapatıp bahçelerde kış tandırlarında yakmak üzere gazel toplayan hanımları artık olmasalar da doğal düzen devam edecek. Mevsimler birbirini izleyecek.

Bu arada dünyanın her yerinde olduğu gibi Van'da da küresel ısınma etkilerini göstermeyi sürdürecek, çocukluğumuzun uzun ve çok soğuk kışları yumuşayacak bir ucundan ilkbahara öteki ucundan sonbahara eklenecek.

Apartman dairelerinde yaşarken artık kavurma kavrulamayacağını, küp peynirlerinin toprağa gömülemeyeceğini söylemeye gerek var mı, bilmiyorum.

Elbette eskiden yaygın olarak her mahallede ve hemen her evde yapıldığı gibi balık ve turşu apartman dairelerinde de tutulabilecek. Ancak bunu kaç aile yapacak onu da bilmiyorum.

*

Sonbaharın, çocukların ve gençlerin dede ve nine ya da yaşından ötürü teyze, dayı ve amca olarak hitap ettikleri yolun yarısını geçmiş kimseler için başka bir anlam daha vardır.

Onlar bir zamanlar bugünün çocuklarının ve gençlerinin yaptıkları gibi kendi yaşamlarının ilkbaharlarının ve yazlarının tadını çıkarmış; ömür anlamında da sonbahara ulaşmış olduklarının herkesten daha çok farkındadırlar. Artık eski merakları, coşkuları, hareketlilikleri de kalmamıştır.

Onlar, yüzleşmeye başladıkları sağlık ve bellek sorunlarıyla sıklaşan doktor ziyaretleriyle yaşlandıklarını, yaşam ağacındaki yapraklarının sararıp düşmekte olduğunu yaşayarak öğrenmiş, kabullenmişlerdir.

Sonbahar onlara artık sıranın kendilerinde olduğunu düşündürmektedir.

*

Uzun yıllar Van dışında kaldıktan sonra memlekete dönen kardeşimin o günlerde küçük olan oğlu evlerinin yakınındaki cami minaresinden sık sık okunan salaları dinledikten sonra bir gün “baba bu Van'da vefat edenlere bakıyorum da, çoğu ya Karayollarından ya da Köy Hizmetlerinden emekli, neden?” diye sormuştu.

Bu sorusu bizi önce gülümsetmiş, sonra düşündürmüştü.

Sözü edilen kurumlar bir dönem devlet adına ilimizde en çok istihdam sağlamış, insanları aş, iş sahibi yapmış kuruluşlardı. Onlar sayesinde hem Van'ın ve bölgenin yol, su hizmetleri gerçekleştirilmiş,  hem de yoksul insanların çorbaları kaynamıştı.

Şimdi içimizden birileri özelleştirme ile o değerli kurumların da bir tür sonbahar yaşadıklarını söylüyor.

Mevsim artık sonbahardır. Ülke için de, kimi insanlar ve kurumlar için de.

Onların bir kısmı kışı atlatıp bahara erişecektir kuşkusuz, ancak az da olsa bir kısmının da bu kış son mevsimleri olacaktır.

Bakmadan Geçme