Onuncu Kalkınma Planına Kısa Bir Giriş

Onuncu Kalkınma Planı Temmuz ayı içinde TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.2014-2018 yıllarının ekonomik planlamasını ve programını artık bu plan üzerinden izleyeceğiz.50 yıllık bir planlama tecrübesi olan Türkiye'nin geçmişteki müsteşarlık düzeyinde temsilden bugün artık Kalkınma Bakanlığı düzeyine ulaşmış   olan yaklaşımı Planlamanın geçmişin sosyalizme özenen planlı ekonomi dönemlerinden bugünün serbest piyasa ekonomisine geçişte bile hala önemini koruması açısından manidardır. Ekonomide devletçilik kalkmıştır evet ama dün olan planlama bugün de var olmaya devam etmiştir. Planlamanın gereği de bahsedeceğimiz üzere planın içinde zaten ifade edilmiştir.
Hemen söyleyelim öyle ise; planlamanın gereği raporda şu şekilde ifade edilmiştir: küresel ekonomide geleceğe dönük risklerin ve belirsizliklerin sürdüğü, dünya ekonomisinde değişim ve dönüşümlerin yaşandığı, yeni dengelerin oluştuğu, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında güç dengelerinin yeniden şekillendiği bir ortamda bulunmamız planlamanın temel sebebidir.
Plan sadece toplumun tüm kesimlerine yol gösterecek bir araçtır. Aslolan tabi ki insan unsurudur ve plan ancak doğru ellerde topluma bireylere ve devlet aygıtına bir fayda sağlayacaktır. Aksi takdirde zaman kaybından gayrı boşa çabalamanın ötesine geçmeyecektir.
Bu planın işleyiş mekanizması ise en çok programlar eliyle olacaktır. İlimizin de içinde olduğu DAKA TRB2 bölgesi de planın yürütücü aracı olan programlara bu şekilde bağlanmaktadır.
Planın kapsayıcı gücü dört ana başlıktan oluşmaktadır: Nitelikli İnsan, Güçlü Toplum; Yenilikçi Üretim, İstikrarlı Yüksek Büyüme; Yaşanabilir Mekânlar, Sürdürülebilir Çevre ve son olarak da Kalkınma İçin Uluslararası İşbirliği.
Planın içinde 25 adet program mevcuttur. Her bir program için sorumlu kurumlar ve hedefler belirlenmiştir. Planının etkin uygulanması amacıyla orta vadeli programlar, yıllık programlar, kurumsal stratejik planlar, bölgesel gelişme ve sektör stratejileri, Kalkınma Planı esas alınarak hazırlanacaktır.
Küreselleşen dünyanın yeni yapısı planın temel yapısını belirlemiştir. Planlama bu temel varsayım üzerinden şekillenmiştir. Yeni ekonomik dünya düzeninde üretimin yeni tarz örgütlenmesi yani üretimin tek bir işletme çatısı altında değil de farklı bölge ülke ve işletmelerde oluşarak parçaların tek tek toplamından daha büyük bir değer yaratarak meydana gelmesi ana mevzu olmuştur artık. Üretim tarzı bu şekilde değişince uluslararası ticaret, uluslararası lojistik uzmanlaşmış ara mallar ticareti artık kendi başlarına devasa hacimlere ulaşmıştır.
Planın girişindeki önemli bir tespit şöyledir:
Gelişmiş ülkeler değer zincirlerinin yüksek katma değer yaratan aşamalarına hâkim olup, zincirin diğer aşamalarını ve üretim ağını da yönetmektedir. Daha düşük katma değerli aşamalar, çoğunlukla gelişmekte olan ülkeler tarafından gerçekleştirilmektedir. Türkiye henüz yüksek katma değer yaratan halkalar içerisinde potansiyeli ile orantılı bir biçimde yer almamaktadır.
Bu aslında bizim de içinde bulunduğumuz İslam aleminin gelişememe döngüsünün de net bir açıklamasıdır.Biz hala bir kamyon domates satıp bunun karşılığında da örneğin sadece bir kaç adet bilgisayar çipi satın alıyorsak boşa çalışıp çabuk tüketiyoruz demektir.Aslında sorunu  doğru ortaya koymak lazım: Son beşyüz senedir İslam alemi teknoloji adına bir şey üretemiyor.Bunun çeşit çeşit sebepleri olabilir fakat sonuç asla değişmiyor.İçinde bulunduğumuz bu mübarek Ramazan ayında ibadetlerimizi yaparken aynı zamanda bu konuyu da düşünürsek toplumumuzun  refahı için neleri değiştirmeliyiz neler yapmalıyız ki bu az gelişmişlik zincirini kırabilelim diye kafa yorarsak muhakkak ki bizim için daha hayırlı olacaktır.Tek tek veya kollektif çalışmalar yapan bilim insanları muhakkak bu coğrafyadan çıkmaktadır fakat bunlar da batının bilim ve teknoloji üretim halkasının içinde yer aldıklarından yarattıkları katma değer onların hanesine yazılmaktadır.İslam alemi maalesef kan ve gözyaşı içinde birbirleriyle didişirken, sekteryan hizipçi anlayış adeta kanser gibi tüm yaşam hücrelerini öldürürken kaybeden sadece bu toprakların sahipleri oluyor.
Planlama konusunu özellikle saydığımız bu sebeplerden dolayı ve tarihsel coğrafyayı da işin içine katarak ve her yöne derinlemesine açarak incelemeye devam edeceğiz. 

Bakmadan Geçme