NUH ALEYHİSSELAMIN ASİ OĞLU

Van Emekli Müftüsü Nimetullah Arvas yazdı...

İnsanlık Allahü Teala tarafından topraktan yaratılan Hazreti Adem’den çoğalmıştır. Yüce Rabbimizin merhametinden dolayı ondan çoğalan insanları rehbersiz ve kendilerine Allah’ın vahyini tebliğ eden peygamberlerden mahrum bırakmamıştır. Hazreti Adem’den Hazreti Nuh’a kadar on nesil meydana gelmiştir. Bunların içerisinde de peygamberler  ve peygamberlerin yolunu takip eden onların varisleri olan salih kimseler de vardı. Hepsi de tevhid inancı üzerinde idiler. Aralarında salih insanlar vefat edince salih insanları temsilen şeytanın dürtüleriyle bazı ilahlar edindiler. Zaman ilerledikçe yaptıkları putlara daha önceki iyi insanların isimlerini verdiler. Böylece bir şirk topluluğu meydana geldi. Bu şirk topluluğu azdıkça insanlığın onur ve şahsiyetine aykırı davranışlarda bulundular. İyiliği kötülükten ayırma kabiliyet ve melekelerini kaybettiler.

Geçmiş ümmetlerin inançları, yaşayışları ve kendilerine gönderilen peygamberlere ve inanlara karşı yaptıkları kıyım ve işkencelerle alakalı Kuran-ı Kerim bizlere haber vermektedir.

Yüce ve mukaddes kitabımız geçmiş ümmetlerin kıssalarını, haberlerini bize bildirmektedir. Bununla beraber bazı peygamberlerin kıssalarından bahsedilmediğine dair ayet-i kerimede bildirilmektedir. ‘’Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana anlattıklarımız da var, anlatmadıklarımız da var…’’ (Mü’min 78)

İbret almak ve ders çıkartmak üzere çokça kıssalar mevcuttur. Peygamber Efendimiz Kuran-ı Kerim’i tarif ederken; ‘’Allah’ın kitabı Kuran’da sizden öncekilerin tarihi vardır’’ buyurmuştur.

Kuran-ı Kerim’de kendisinden, kavminden ve o dönemde meydana gelen olaylardan en çok bahsedilen peygamber Hazreti Nuh aleyhisselamdır. Hazreti Nuh ilk ‘’Resul’’ peygamberlerdendir. Dönemindeki toplum tamamen müşrik bir toplum idi. Hazreti Nuh onları Allah’a ibadet etmeye, iman etmeye davet ediyordu. Buna karşın onun kavmi onunla alay ediyor ve sözlerini kulak ardı ediyorlardı. Bu durumu Kuran-ı Kerim, Hazreti Nuh’un lisaniyle bildirmektedir. ‘’ Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Gerçekten ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim. Fakat benim davetim ancak onların kaçışını artırdı.” (Nuh 5-6)

Onlara tövbe edip istiğfar etmeleri halinde bolluk ve bereket içerisinde yaşayacaklarını müjdeliyordu. Kuran-ı Kerim, Hazreti Nuh’un bu nasihat ve çağrısını gayet açık bir şekilde bildirmektedir.  ‘’Dedim ki: "Rabbinizden bağışlanma dileyin; doğrusu O, çok bağışlayandır. Size gökten bol bol yağmur indirsin. ‘Sizi mallarla, oğullarla desteklesin ve sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin.’’ (Nuh 10-11-12)

Hazreti Nuh ile kavmi arasında geçen daha birçok olaylar mevcuttur. Kavminin taşkınlığına rağmen o yüce peygamber sabır ve teenniyle yaklaşmıştır. Onun bu durumu aslında kendisinden sonra gelenlere de örneklik teşkil etmiştir. Ancak yeryüzünde fitne, fesat, hak ihlali, zülüm ve şirkin yayılmaması için onlara beddua da etmiştir. Ve nihayet Allahü Teala gelecek azaptan etkilenmemek için onu ve beraberindekileri sahil-i selamete kavuşturmak üzere bir gemi yapmasını emretti. Yapılacak olan geminin bilgisi (projesi) bizzat Allahü Teala tarafından kendisine bildirilmiştir. Bazı kaynaklara göre geminin yapımı on yıl sürmüştür.

“Gözetimimiz altında ve vahyimize göre gemiyi yap. Zulmedenler hakkında bana bir şey söyleme. Çünkü onlar suda boğulacaklardır.” (Hud 37)

Kaynaklara göre Hazreti Nuh gemiyi yaparken müşrikler gelip ‘’peygamberliği bırakıp marangozluğa mı başladın’’ şeklinde alaya ediyorlardı. 

Kaynaklara göre Hazreti Nuh’un gemisi 3 katlıydı. Alt katında hayvan türleri, orta katında insanlar, üst katında ise kanatlı hayvanların yerleştirildiği rivayet etmektedirler. İnsanların sayısının 80 civarında olduğu söylenmektedir. Gemi bittikten sonra Hazreti Nuh ve inananlar gemideki yerlerini aldılar ve geminin ocağı tütmeye başladı.

‘’Nihayet emrimiz gelip, tandır kaynamaya başlayınca Nûh’a dedik ki: “Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift, bir de kendileri hakkında daha önce hüküm verilmiş olanlar dışındaki âilen ile iman edenleri ona yükle.” Ama, onunla beraber sadece pek az kimse iman etmişti.’’ (Nuh 40)

İsyankar oğul

Su her tarafı kaplamaya başlayınca Hazreti Nuh’un isyankar oğlu bir tarafa sinmişti. Peygamberlik ve babalık şefkatiyle ona seslendi.  ‘’Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nûh, ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna, “Yavrucuğum, bizimle beraber sen de bin, inkârcılarla birlikte olma” diye seslendi. O, “Ben, kendimi sudan koruyacak bir dağa sığınacağım” dedi. Nûh, “Bugün Allah’ın rahmet ettikleri hariç, O’nun azabından korunacak hiç kimse yoktur” dedi. Derken aralarına dalga giriverdi de oğlu boğulanlardan oldu.’’ (Nuh 42-43)

‘’Nûh, Rabbine seslenip şöyle dedi: “Rabbim! Şüphesiz oğlum da âilemdendir. Senin va’din elbette gerçektir. Sen de hükmedenlerin en iyi hükmedenisin.” Allah, “Ey Nûh! O, asla senin âilenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. O hâlde, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme. Ben, sana cahillerden olmamanı öğütlerim” dedi.’’ (Nuh 45-46)

Nuh’un  karısı ve kafir olan oğlu mürted olarak boğuldular. Allahü Teala yeryüzüne ve gökyüzüne emir buyurdu. “Ey yeryüzü! Yut suyunu. Ey gök! Tut suyunu” denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cûdî’ye oturdu ve “Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!” denildi.’’ (Hud 44)

Nuh tufanı ile alakalı ibretler ve alınacak derslerle ilgili yazımız haftaya devam edecektir.

Bakmadan Geçme