Neler Oluyor?

Cezayir asıllı Fransız yazar Albert Camus 1947 yılında 'Veba' adlı bir roman yazar. 1913 yılında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir, çocukluğu 1. Dünya Savaşı'nın çalkantılı dönemine rastlar.

Cezayir asıllı Fransız yazar Albert Camus 1947 yılında "Veba" adlı bir roman yazar. 1913 yılında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir, çocukluğu 1. Dünya Savaşı'nın çalkantılı dönemine rastlar. Bu sırada babasını kaybedip İspanyol asıllı annesiyle Fransa'ya yerleşir. Kitabın konusu Cezayir'in Fransız işgali altındaki Oran şehrinde geçer. İnsanlar Nisan ayında sokaklarda fare ölüleriyle karşılaşırlar.

 

Bu durum giderek daha yaygın bir şekilde fabrikalarda, iş yerlerinde, evlerde görülmeye başlar. Ardından insanlar boyun, koltukaltı ve kasıklarındaki şiddetli ağrılarla hastaneye koşmakta, giderek benzer sorunlar yaşayan insan sayısı da artmaktadır. Yetkililer birtakım önlemler almaya başlarlar. Ancak bazıları bunun ilahi bir ceza olduğunu düşünür. Hikâyenin başkahramanı Dr. Rieux ve bir grup arkadaşı bu hastalığın veba olduğunu anlar ve tedavi için bazı çalışmalar yapmaya başlarlar.

 

Ancak papaz ve çevresindekiler ise halka bunun ilahi bir ceza olduğunu, kabullenmekten başka çareleri olmadığını söylerler. Aslında genel anlamda kitap o dönemin Fransız işgaline karşı halkı bilinçlendirme anlamında sembolik bir değer taşır. Bilim ve dinin çeliştiği görülür. Bir yanda din adamının halkı bu salgını kabullenmeye çağırması diğer yanda doktorun bunun tedavi edilebilecek bir hastalık olduğuna, kabullenmek değil mücadele etmek gerektiğine inandırması iki farklı düşünce olarak ortaya çıkar.

 

Sonunda insanlar büyük acılar çekerek ölmeye başlar, sağlık kuruluşları ve çalışanları yetersiz kalır, şehir koruma altında olmasına rağmen büyük bir panik ortamı yaşanır. Yiyecek sıkıntısı başlar. İnsanlar birbirleriyle, şehrin giriş çıkışını kapatan görevlilerle çatışır. Bu durumu gören papaz da artık mücadele etme konusunda doktor ve ekibinin yanında yer alır. Uzun çalışmalar sonunda üretilen serumla insanlar tedavi edilmeye başlanır ve yaklaşık bir yıllık bir süre sonunda hastalıkla yapılan bu savaş kazanılır. Şehrin kapıları açılır.

 

Romanın yayımlanmasından yetmiş üç yıl sonra, yani şimdi de başka bir virüs salgınıyla karşı karşıyayız. Herkesin bildiği yeni korona virüsü. Bu sefer önce Çin'in Wuhan şehrinde yarasalardan bulaştığı söylendi. Ardından farklı söylemler çıktı. Bizden çok uzakta, buralara gelmez, bize uğramaz derken, bir de baktık ki şimdiden ülkemizde saptanan hasta sayısı 191 olmuş. Dünya çapında yaşadığımız bu süreçte başta yönetenlerimiz olmak üzere yine herkesin önemli bir rolü var. Ancak en büyük görev sağlık çalışanlarımıza düşüyor. Hem kendilerine hem de hastalara bakmak durumundalar.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme