Mavi Şehrin Kalemleri

Mavi Şehrin Kalemleri

EBRUCU

 ÖZLEM ÇALLI

Bulutları geniş bir tepsiye dizmişsin.

Sen bu dünyadaki en iyi ebrucusun.

Zaten ebruda buluta dair değil mi?

Bulut renginde, buluta benzer, bulut gibi dalgalı

 

*

Seni tanıyorum eski zamanlardan.

Benim eski zamanlarımdan.

Çocukluğa eski diyorlar ya, onların yalancısıyım işte.

“Söyle hadi bakalım, bulut ne olsun” derdin.

“Birlikte hayal kuralım mı” diye de sorardın.

Alırdın eline fırçanı,

“İlk aklından geçeni söyle” derdin.

Aklıma buluttan başka bir şey gelmezdi ki.

Zaten su değil miydi bulut?

Her şekle giren.

 

*

Seni tanıyorum ben.

Yıllar sonra geldin yine.

Hem de bugün! Pazartesi.

İyi geçsin tüm hafta, güzel olsun her şey diye.

Seni yine tanıdım Ebrucu yine....

AH ŞU GÖZLERİN VARYA

AHMET KARDOK

ah.... şu gözlerin var ya,

deryasında boğulduğum!

belasından kurtulamıyorum kaç zamandır

devrik bir cümle gibi düşüyor sözlerime

 

gecelerime seni katıyor

bir avare gibi kıyılarında geziniyorum

biliyor musun?

hala son baktığın yerdeyim

ufkuna dalmışım zamanın kıpırtısız

 

ruhuma düşen bir cemre sanki gözlerin

gecemin firari uykusu

üşüyorum

kirpiklerinde uyut beni

sabahlarıma gözlerin doğsun

razıyım

varsın maviliklerinde kaybolayım

birazda güneş kıskansın!

 

kolay mı, gece de ay

gündüz de güneş olan gözlerine şiir yazmak

kifayetsiz kalıyor tüm kelimeler

cümleler çaresiz

 

gözlerin

yitik ülkem gibi

bilinmeyen dilim gibi

yasaklı şarkımda son nakaratım..

 

gözlerin

virane olmuş bu kentimde,

azrail'im olsun

bırak

bırak da gözlerinde öleyim...

 

ÇARESİZİM

ZEKİNE KARAKÖÇEK

Sözün bittiği gün bugün yokluğun içimde

Kör düğüm

Sustu yüreğim ağlama desende nafile gülüm

Çaresizim kurşun değmiş yaralı bütün sözlerim

Sustu yüreğim ağlama desende nafile gülüm

 

Aman vermiyor dertlerim yanar kor ateş içim

Divane gönlüm sensizliğin acısını çekerim

İki günlük dünya ben bu özlemle ölürüm

Sustu yüreğim ağlama desende nafile gülüm

 

Susan yüreğim sanarsın kalemim el ne bilsin

Sıralanmış arşa çıkmış benim dertlerim bilesin

Benden umudunu kesipte ne çabuk vaz geçersin

Sustu yüreğim ağlama desende nafile gülüm

 

Bir gün oldu gideli ayrılığın içimde ezeli

Aklım yerinde değil seninle el ele gezeli

İyi değilim ben yar sevda olup aklıma düşeli

Sustu yüreğim ağlama desende nafile gülüm

 

Kader kuyu kazmaz aşk ateş olup içime düşeli

Çaresizim kirpiklerimden süzülen yaş misali

Kış olup yağdın ayrılığı bana reva göreli

Sustu yüreğim ağlama desende nafile gülüm

GELMEDİN YÂRİM

DÖNDÜ ULUTAŞ

Söz vermişti bana ilkbahar sonu

Gözlerim her yerde arıyor onu

Rüzğâr savursada çevirse yönü

Bekledim yolunu gelmedin yârim

 

Hergün bak içime hasret doluyor

Bedenim sararıp solup ölüyor

Ellerim başımda saçım yoluyor

Bekledim yolunu gelmedin yârim

 

Sevdan yüreğimi yaktı kül etti

Bu ayrılık benim canıma yetti

Sol yanım çok ağır acılar çekti

Bekledim yolunu gelmedin yârim

 

Şu kara talihim ağlattı beni

Kaderim gülmedi çağlattı beni

Kor ateşin yaktı dağlattı beni

Bekledim yolunu gelmedin yârim

 

Denizde martılar uçuşup durdu

Döndü can düşünüp hayaller kurdu

Alemi cihanı dolandı yurdu

Bekledim yolunu gelmedin yârim

TEK CÜMLE

MERAL BAYAT

Artık yüreğim elimde gezeceğim

Kanayacaksada elimde kanasın

Artık insanlara vermeyeceğim

Değil bir tane on yüreğim olsun

 

Artık insanlara güvenmeyeceğim

Bir kırıntı bile olsa sevgiydi istediğim

Bana çok gördüler anne çok gördüler

 

Değil vermek hep aldılar

Değil yapmak hep yıktılar

Değil toplamak bin parçaya böldüler

Oluk, oluk kanıyor, kanıyor be anne!!

 

Şimdi bu perişan halimi görüyor musun?

Şimdi beni anlayacak mısın?

Gerçi tek yarim olan sen bile beni yanıltın

Offf offf

 

Tek cümle

Ben artık kimseye inanıp, güvenmeyeceğim

Onun için yüreğim elimde gezeceğim

Kanayacaksa da insanların açtığı yara olmasın

 

Tövbe yüreğim

Ben bir daha asla sevgi dilenmeyeceğim

Gerekirse yalnızlıktan kurusun

Gerekirse bir daha hiç atmasın

Gerekirse yerin dibine batsın.

SONBAHARIM

ŞİFANUR ÖZÇELİK ŞİRİN

İran’dayım...

Masallar şehri İsfahan’dan sesleniyorum sana...

Ey sonBAHARIM diyorum.

 

Derdi efsaneler yazdıran, gülüşü gülden güzel:

Nazende bir sevgilisin sen.

 Ve hergün birkere daha ölürmüş ya insan:

 Olgunluk derecesinde yeniden doğduğumsun sen...

 

Sonbaharsa eğer mevsim, insan ağır ağır üşürmüş ya:

Bak sana dondu kalbim, çözülmeyenimsin sen.

Monalya olmak kolay değil açmadan koku salan:

Şiirlerde ki sessiz sessiz okunan gazelimsin sen.

 

Sadece yarama iyi gelmeyen:

Güzde yaprak dökerken yüreğimde sapsarı çiçekler açanımsın sen.

Hep senden ötürü o yıldız gözlerinden ötürü:

Dediğim sonsuz gökyüzüne bakanımsın sen.

 

Mazhar Baba Hazretleri sesleniyor uzaktan kalbime kalbime...

''Sevgilim diye birine hitâb edersen, sakın ondan şikâyet etme! Çünkü; 'Sevgilim' Allâh sözüdür; Allâh kelâmının şakası olmaz!''diyor.

 

Ya Hay (c.c.) diye seslenenimsin sen.

Düşününce, insanın yarına ait bir beklentisinin,

Hayalinin, ümidinin ve masalının olmaması

Öyle garip, öyle acı geliyor ki bana...

 

Gel bir hikaye yazalım dediğimsin sen.

 

Şu yüreğimde ki hüzne benzeyen geceye:

Sabah olanımsın sen.

Ve sevdiklerimi bir bir kaybettiğimde:

Hasretime şükürler olsun dediğimsin sen.

 

Gramofondan sevdiğimiz o şarkı çalınır:

“Seninle doğan güldür bu gönül

Ah bu gönül şarkıları “

Uzun uzun dinleyenimsin sen.

Aşk ile Hû...

 

Bakmadan Geçme