Mağrur olmak varmış meğer..

Mustafa M. Atilla yazdı...

Hayatımızın’’ BAZI ANLARINDA’’ herşeyden uzak,başımı biraz dinlemeliyim dediğimiz saatlerin içinde, bilhassa siyasi gündemleri,her zaman olduğu gibi, bir an kargaşadan başka birşey olmadığını,sürekli puslu havanın cereyan ettiğini düşündüğüm anın bitmezinde,iç huzuruma dönük karşıma çıkan; nesne,durum,eylem,olay,kişi,söz,düşünce,inanç, vs gibi şeyleri, genellikle hayrını gözetme hususunu da ön planda tutmam gereken olaylar, yardımlar, yaratılmışlar; dünyanın içindeki güzelliklerin bir parçası olarak sunulanlar beni defalarca düşünmeye ,araştırmaya itenler bazen tesadüfen oluşan, benim zihnimin taramasına da kolaylıkla takılabilecek konulardan biri olarak kaleme aldığım, ayın 14’’ü, tamda dolunayın yuvarlağı oluşturduğu,geceyi gündüze çevirdiği gece vakti..

Bu ara; sokağımızda bir hareketliliğe sebep olan, Güzel mi güzel bir misafiri var. Oradan oraya uçuyor, insanlar yakalamaya çalışıyor, belli ki yaşadığı ortamı sevmemiş veya biraz araştırmacı içgüdüsünü merakına telek açarak etrafı kolaçan etme düşüncesi ile bahçe duvarını aşmış, insanı hayran bırakan görünümü ile, sokağın diğer kümes hayvanlarını da kıskandıracak,ayakları ve sesi hariç muhteşem güzel bir hayvan tavus kuşuydu sokağımıza uzaklardan gelen ziyaretçimiz.

Ne yediği,ne içtiği, üremesi,hastalıkları ayrı bir konu.Ben bu kuşun diğer kuşlara göre çok fazla anlatılması gereken yönlerinin içinde saklı olan ibretleri ve rivayetleri hakkında, düşünülen düşüncelerimi irdeleyerek biraz yazmak, köşeme taşıyacağım resimleri de siz değerli okurları mın gözlerine büyüleyici yaratılışın  renk tonlarının mayasını çalacak,  sanatsal büyünün keyfini tattırmak için güzel bir akşam,yazıyı yazdığım bu an.

Yeryüzündeki en güzel tüylü hayvanın tavus kuşu olduğu söylenir. Rengarenk kanatlarını açtığında ,bu güzelliğe hiç kimsenin kayıtsız kalamayacağı dile getirilir. Bu nedenle de ilgili tasavvuf metinlerinde söz edilen konunun birazını özetliyor.

Güzelliği ile bunca şöhrete sahipken ve bütün kuşlar onun yerinde olmak isterken,O sürekli mahzun ve başını öne eğip durması, oysaki bu güzelliğe sahip birinin çok mutlu, çok havalı olması gerekirken bizim kuş adeta yas tutar gibi ara ara başını kanatlarının altına sokup günü geçirme derdinde. Kocaman kanatlarını açtığında adeta gökkuşağını andıran hayvanı böylesine hüzünlendiren iki beğenmediği, kendince kusur saydığı siyah ayakları ve itici ses tonu herkesin hayranca bakışının buruk arka fonunu anımsatıyor muş kendine. Kanatlarını açtığında mutlu olduğu anı bacaklarına baktığı zaman kaybediyormuş.

Açıldığında edalı bir tavır, sanki bütün gözler üzerinde, sağa sola bakıp tüylerini titreten,etrafı hayranlarla dolu,başı dik,kuyruğu arkada fon oluşturmuş’ ken,rengarenk abiye elbisesinin altında siyah çizmelerine bir an gözü takıldığında, sönermiş podyumda havalı havalı yürüyen topuğu kırılmış,sendelemiş mankenler gibi.

Kendi familyasında,kendi çevresinde vardır her canlıda bu hal, yaradılış özelliği mi,yoksa sonradan kazanılmış’ mıdır bilmiyorum.

Yaşayış ve derin düşünceleri ile özel donatılmış insanlarında aynı kanıda birleştikleri hiçbir varlık eksiksiz yaratılmamıştır. Eksiksiz yaratılmayan insanoğluna da kusur daima artı değer sağlamıştır. tabiki sebebinin farkında olabilmek kaydıyla.

Ünlü roma imparatoru Sezara çevresindekiler hep tanrı diye hitap ederlermiş.Bu hitap şeklinden sıkılan büyük komutan,devlet adamı bir gün en yakın arkadaşına dert yanmış.Bunlar bana tanrı diyorlar ama,Tanrı olmadığımı hergün oturağımı döken adam bilir.

Darwin’in tavus kuşu hakkındaki evrim teorisinin kanıtı nı ortaya koymadığı için, bunlar beni hasta ediyor, bir tavus kuşu gördüğünde midem bulanıyor,çıldıracak gibi oluyorum,tavus kuşunu görünce hasta olan tek yaratık o olsa gerek,Görebilme gönül evi ile ilgili olduğu için,olmayan evlere de kanat açmaz tavus kuşları.

ALLAH; Sanatını en güzel gösterdiği insan gibi birkaç eserden biridir tavus kuşu,ayakları siyah ve sesi tırmalayıcı olsa bile.

Bir çok konuda olduğu gibi rivayetler yok değil, Tavus kuşu şeytanın cennete girmesine ve adem aleyhisselamın yasak meyve yemesine sebep olduğu için cennetten çıkarılmış ve onca güzelliğe rağmen Allah tarafından ayakları ve sesi çirkin kılınmıştır.

Sık sık rivayetlerde bahsi geçen tavus kuşu, Uşak karacaahmet sultan türbesinin giriş kapısının üzerinde sembolik olarak iki yanına yerleştirilmiştir.TÜRKAN ACAR araştırması ile bu iki tavus kuşu figürü bazen öleni öteki dünyaya taşırmış,bazen ona eşlik edermiş, yada ölenin ruhu tavus kuşuna dönüşürmüş.

Yani; tavus kuşu ile biz insanoğluna bir şeyleri anlatıyor mevlam. bir kere nasıl yaratırsam yaratayım kusursuz yaratmadım, bir yerden vermişsem öbür taraftan almışımdır, güzel yaratım sa karşılığı korunmaktır, zordur gömleği arkadan yırtılan yusuf misalleri,!!  saklıdır güzelliğin içinde övünmek, ta ki yerde yürüdüğünü,takılıp düşeceğini fark ettiğin ana kadar.

Nice insanlar vardır, cakasından,fiyakasından yaklaşamazsın yanına, benim kim olduğumu biliyormusun,? sanki küçük, büyük dağları O yaratmış. bir gurur bir kibir, alır başını gidebildiği kadar gider uzaklara,düşebileceği yükseklere çıkar, yaşar ta ki önce türbülans sonra irtifa kaybedene kadar.

KİBİRLENME,BÜYÜKLENME,BÖBÜRLENME.Ne yeri delebilirsin neden boyca yüksek dağlara erişebilirsin.Sende olan hiçbir şeyin sahibi sen değilsin çünkü.Güç de, güzellik de bilgi de,servet de sana ait değil,yalnızca birer emanettir. Nice güçlüler,güzeller,bilginler geldi geçti yeryüzünden.Bensiz olmaz diyen niceleri unutuldu gitti ama dünya yaşanmaya devam ediyor.

Divan şiirlerine de tavus hep konu olmuştur. pek çok şair tarafından tavus; iffet,renk,gösteriş,güzellik,itibar,ihtişam ve kendini beğenme sembolü olarak kullanılmıştır.

Keyifle resimlere bakarken, evet RABBİMİZ işaret ediyor diyorsak bağımız kopuk değil demektir…

Vansesi Özel Haber

Bakmadan Geçme