'İNSANLARA TEŞEKKÜR ETMEYEN ALLAH'A ŞÜKRETMEZ'

Van Emekli Müftüsü Nimetullah Arvas yazdı...

Bugünkü köşemize başlık olarak seçtiğimiz sevgili Peygamberimizin çok anlamları ihtiva eden kısa ve öz hadisi şeriflerindendir. Bu hadisi şerifi Ebu Hüreyre hazretleri rivayet etmiştir. İyiliklere karşı şükretmek, teşekkür etmek İslamiyet’in güzel ahlak kategorisinde yer almaktadır. İki kısım ahlak vardır. ‘Ahlakı Hamide(Güzel ahlak)’, ‘Ahlaki zemime(Çirkin ahlak)’ şeklinde sınıflandırılmıştır. İnsanın kendisinde bulunan yeteneklerinden dolayı iyilik ve kötülük yapma eğilimi vardır. Ancak insan iyi ahlak ve davranışları sergileme ile yükümlü tutulmuştur. İyi ahlakın en güzel örneklerini Peygamberler sergilemişlerdir. Allah’u Teala tarafından sevilen ve seçilen Efendimizde engüzel ahlaki örnekler mevcuttur. Bir ayeti kerimede de Allah’u Teala ‘Peygamberden size güzel örnekler vardır’, ‘Efendimiz ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.Buyurmuştur.

Teşekkür etmek Allah’u Teala’nın övdüğü, Resulullah’ın örneklerle tatbik ettiği İslamiyet’in güzelliklerindendir. Yapılan her iyi iş, davranış için teşekkür etmek İslam’ın emridir. Yapılan iyilik ve güzelliklere karşı teşekkür etmez susarsa, söylem ve eylemiyle karşılık vermezse Kuranı Kerim’in ifadesiyle kefurdur. Kefur ise nankörlük ve vefasızlık demektir. Yaptığı iyiliği gizlemektir. İslam istilahındanimetleri gizlemeye ‘Küfranı nimet’denir. Yapılan iyilikleri inkar edenlere de kefur denilmiştir.

Nan-kör, verilen nimetlere kayıtsız kalmak yapılan güzel işlere karşı duyarsız ve ilgisiz kalmak, inkar etmek iyiliklerin üstünü örtmektir. Toplumumuzda bu kelime kullanılmaktadır. Nan kelimesi Farsça’da ekmek demektir. Dilimizde günlük konuşmalarımızda kullanılmaktadır. Hatta ekmeğe nan-ı aziz ifadesi kullanılmıştır. Ekmek nimetini görmemek, kıymetini bilmemek, görmemezlikten gelmek manasında nankör ifadesi kullanılmıştır. Nankör ifadesi bütün iyilik ve güzellikleri inkar edip, iyiliklere karşı gözünü yummak ve görmemezlikten gelmeği de kapsar.

Yapılan iyilikleri güzellikleri görmemezlikten gelmek, unutmak karşılığını vermemek vefasızlılıktır. Vefasızlık imanla bağdaşmaz. İslami ahlaktan değildir. Vefanın zıddı cefadır. Cefa ise bilindiği üzere sıkıntı ve eziyet vermek demektir. Vefa irfanı geleneğimizde çok önemli yeri vardır. Yapılan bir iyilikte iyiliği unutmamak, unutmamayı sürekli hale getirmek bağlılık ve sadakat göstermeği gerektirir.Allah’u Teala’ya KaluBela’da verdiğimiz sözde durmak bu söze aykırı hareket etmemek ahde vefadır.Vefa; fedakarlık, samimiyet, dürüstlük demektir. Vefa bir erdemliliktir. Nimeti inkar etmemektir ve yapılan güzel işlere teşekkür etmek demektir.Hikmet ehli zatlardan bazıları vefa ve sadakat için köpeği de örnek göstermişlerdir. Dinlerini yaşamak için Esha-ı Keyf’i terk etmeyip peşlerinden giden Kıtmir adlı sadık köpeklerinin de cennete gideceğini buyurmuşlardır. Gerçekten köpeğe bir parça ekmek verdiğinizde o sizi terk etmez, nankörlük etmez.

Allah’u Teala’ya karşı vefalı olmak: BezmiElestteAllah’u Teala’ya verdiğimiz evet Sen bizim Rabbimizsinsözünü unutmamak. Halk arasında buna Kalu Bela denir.

Peygambere karşı vefa:Ona uymak örnekliği ve rehberliğini kendimize yol, davranışlarımızda esas kabul etmek ve ona tabi olmak. Peygamberimizin bir adı da El Vafi’dir. Yani Sözünde duran mükemmel ahlak sahibi demektir.

Yaşadığımız topluma karşı vefa: Hiç unutmamak gerekir ki insan sosyolojik bir varlıktır. İçinde yaşadığımız fertlerin birbirlerine muhakkak iyilikleri dokunmuştur. Bu iyilikleri düşünerek hemcinslerimize karşı vefa duygusuyla yaklaşmamız vefa göstermemiz hem insani hem İslami görevlerimiz arasındadır.

Çevremize, doğaya, vefa: Yeryüzü bizlere Allah’ın emanetidir. Bu emanetlere de vefa gereklidir. Hor kullanmamalı, tahrip etmemeli ve bayındır hale getirmeliyiz. Kaynaklarını boşa harcamamalıyız. Denizlerine, kaynak sularına, göllerine, zarar vermemeli Allah’ın verdiği bu nimetlere karşı duyarlı olmak Allah’a karşı bir şükür bizler içinde bir vefadır.

Vatanımıza karşı vefa: Üzerinde yaşadığımız hür ve özgürce dolaştığımız yurdumuz bize emanettir. Vatanımız mukaddestir. Her yöresinde şehitlerin ruhaniyeti yansımaktadır. Maddi ve manevi güzelliklerle doludur. Vatanımıza sahip çıkmak ona karşı görevlerimizi yerine getirmek bir vefa borcudur.

Bize hizmet edip rahat yaşamamıza vesile olanlara karşı vefa:Hiç şüphesiz bize hizmet eden devlet büyüklerimize karşı vefalı olmak bizim için dini ve milli bir görevdir. Dünya milletleri arasında bizim yücelmemiz için çalışan onurumuzun rencide olmaması için çaba sarf eden dünya üzerinde aç ve biilaç olan fakru-zaruret içerisinde yaşayan insanlara yardım elini uzatan yöneticilerimize karşı da vefalı olup duyarsız olmamak vefa gereğidir.

Teşekkür ve vefa sadece sözle olmaz. Hem eylemle hem de söylemle icra edilmesi lazım. Övmek, methetmek vefa değildir. Kalben duyguyu yaşamalı dil ile izhar etmeli, eylem ile gereğini yerine getirmelidir.

Vefa, teşekkür ve şükür İslam’ın güzel ahlaki örneklerindendir. Nankörlük yapılan iyilikleri gizlemek Ahde Vefasızlık kötü örneklerdendir.

Ölülerden haber var, diri okur anlamaz.

Sorsan herkes Müslüman,Ne şükür var ne namaz.

 

 

Bakmadan Geçme